1. dil, biz insanları evrimin zirvesine çıkartan iletişim aracıdır. o zaman önce dilin nasıl geliştiğine ve bizi evrimin zirvesine nasıl taşıdığına sırayla değinelim.

    öncelikle insansı canlıların beyninde broca alanı (beynin ses çıkartmayla ilgili bölümü) ve wernicke alanı (beynin yazılı ve sözlü dilin anlaşılmasıyla ilgili bölümü) adında, ses çıkartma ve konuşmadan sorumlu bölgeleri vardır. bazı paleonörobiyologlar 1.65 milyon yıl öncesine kadar yaşamış olan insansı homo habilislerin beyin yapılarının konuşabilmek için uygun olduğunu iddia etmektedirler. homo habilisler dik yürüyen, hatta belli bir amaç için ilk defa alet yapan insansılardır. peki beyinlerinin altyapı bakımından uygun olması konuşabilmeleri için yeterli miydi?

    günümüz şempanzelerinin beyinleri incelendiğinde wernicke alanlarının gelişmişlik bakımından fena sayılmayacağı ama, broca alanlarının az gelişmiş olduğu gözlemlenmiştir. peki bu ne demek? etrafınızda olup bitenleri kapasiteniz ölçüsünde analiz edebiliyorsunuz, vücut dilini okuyabiliyorsunuz, yaptığınız analizler doğrultusunda iyi kötü sesli iletişime de geçiyorsunuz, hadi az daha zorlasanız cümle de kuracaksınız ama çıkartabildiğiniz sesler çok kısıtlı. belgesellerde şempanzelerin abartı dudak hareketleri şimdi daha anlamlı oldu mu? en azından kendi aralarında anlamlı.

    insanlarla ortak ataların uzak olduğu şempanzelerde de gelişmiş bir wernicke alanının varlığı evrimsel açıdan şu sonucu ortaya çıkarıyor. önce wernicke alanı gelişti, sonra broca alanı. insansı canlılar içinde de broca alanı en gelişmiş canlı biz olduğumuz için konuşma dilini geliştirebilen tek canlı da biziz. peki gelişmiş bir broca alanı konuşabilmek için yeterli midir?

    konuşma dili geliştirebilmek için vokal sistemin de çok gelişmiş olması gerekmektedir. iyi bir nefes kontrolü için gelişmiş diyafram, diğer primatlara göre daha aşağıda yer alan ve daha gelişmiş gırtlak, çok etkin kıvrak bir dil, akciğerler, soluk borusu, ses telleri, kafa içi boşluk, burun, sinüsler, damak, diş ve dudaklar. bunların hepsi konuşma dili geliştirebilmek için tek tek çok önemli fakat diyafram ve gırtlağa ayrıca değinmekte fayda var. önce gırtlağa değinelim.

    gırtlak ses tellerinin bulunduğu, ön soluk borusunun üst kısmında yer alan ses ve soluk organıdır. ayrıca soluk borusunu sıkıştırarak yeme ve içme sırasında soluk borusuna yiyecek ve içecek kaçmasını da önler. diğer insansı canlılardan gırtlağımızın boyun omuru hizasında daha aşağıda yer almasıyla ayrılıyoruz. bu şu demek: biz hariç diğer primatlar su içerken nefes alıp verebiliyorlar, çünkü gırtlakları daha yukarıda. biz de daha aşağıda olması sayesinde konuşabiliyoruz. fakat insanlarda da şöyle bir durum var: küçük bebeklerde de gırtlak ilk başta yukarıda olduğu için, anne sütü emerken bir yandan da nefes alabiliyorlar. daha sonra büyüdükçe gırtlak aşağıya doğru iniyor ve küçük çoçuklar da anlamlı bir şekilde konuşmaya başlayabiliyorlar.

    konuşma dilinin gelişiminde diyaframın önemi biraz daha varsayımsal. varsayımsal kısmını şöyle açalım. öncelikle insansı canlıların ilk ne zaman su ürünü tükettikleri net olarak bilinmiyor. kenya'da kurumuş bir göl veya nehir yatağında, kemiklerinde taş kesik izleri taşıyan bazı balık, kaplumbağa ve timsah fosilleri bulunuyor. fosiller bizi 1.80-1.95 milyon yıl öncesine götürüyor. yani alet kullanabilen homo habilis dönemine. su ürünleri içerdiği omega-3 ve omega-6 asitleri ile hızlı bir beyin gelişimine ışık tutuyor olabilir. bu canlıları avlamak için suyun içine dalıp çıkma da zamanla iyi bir diyafram ve nefes kontrolüne sebep olmuş olabilir. iyi bir diyafram ve nefes kontrolü de doğal olarak anlamlı sesler çıkartabilmeyi kolaylaştırmış ve hızlandırmış olabilir. olabilir mi?

    ispatlanamıyor olmasının sebebi de her hangi bir insansı canlıya ait fosilde, bu kadar eski tarihe uzanan su ürünü tüketildiğine dair net bir ize rastlanmamış olması. yani taşla ezilip kesilen balık fosili orada ama onu herhangi bir insansının yediğine dair ortada fosil yok. kemik kalıntılarında tatlı su balığı yediğine dair net izlere rastlanan ilk insan ise tianyuan insanı dediğimiz doğu asya'da yaklaşık 40 bin yıl önce yaşamış insandır. ispatlı bir bilgi olduğu için balık tüketimi olarak başlangıcı mecburen bu şekilde kabul ediyoruz. belki bir gün homo habilisin de balık tükettiği bilimsel olarak ispatlanır. belki de ispatlanmıştır da benim haberim yoktur.

mesaj gönder