1. seri fallout 2'yle izometrik perspektifi terk etti edeli; first person shooter saçmalatma, aksiyon, kavga dövüş, hır güre boğuldu. fallout new vegas ile biraz toparlar gibi olmuştu. en azından - nispeten de olsa - kapılabileceğin muhabbetler, peşinde koşabileceğin yardım ve yataklık çağrıları, kankalarla dayanışma keyifleri bulabiliyordun. pek mümkün olmasa da kimseye ateş etmeden efendi gibi oyunu oynamaya kasabiliyordun.

    fallout'u fallout yapan; kişiye özel deneyim sunabilen açık dünya rol yapma oyunu olmasıydı. on kişiye "ee, başına neler geldi moruk?" diye sorsan, on farklı senaryo dinlerdin.

    fallout'u fallout yapan; çelimsiz olduğun için kulübe kabul görülmeyip, her parasızlıkta türlü yalan dolanla tekrar tekrar kapısını çaldığın boksörden tokat gibi "bu sadece oyun, bu kadar hırs neden? gerçekliğe geri dön." cevabını almaktı.

    fallout'u fallout yapan; water chip'i bulup dünyayı kurtardıktan sonra açacak locker, kovacak gecko kalmamış rekreatif gezilerde, bu yolda başın her sıkıştığında yönlendirildiğin ve defalarca dürtüp iki çift laf edemediğin sarhoş rahibin ilk ayık anına denk geldiğinde "ya hacı sular geldi anca ayıldım, senle de pek ilgilenemedik. ne lazımdı?" demesiydi. ekranın ardından suratına suratına söverken verdiği "fallout manuel" adlı kitabı okuduğunda, oyun boyunca yüzde 10 dahi artması için günler harcadığın tüm kişisel özelliklerinin yüzde 300'e çıkmasıydı.

    fallout'u fallout yapan; üzerinden tek bir suit olmasına rağmen "dışarıda bekle" komutuna tepki vermeyerek radyoaktif mağara seninle birlikte girmek isteyen silah zoruyla evlendiğin hatunun "ama aşkım seninle ölüme bile varım." demesiydi. göz yaşları eşliğinde ölüme dalarken pipboy'un "kadınlar... bunları evlenmeden önce düşünecektin delikanlı" tribi çekmesiydi.

    umarım e3'te görücüye çıkardıkları supersonik oyuna samimiyet, özgürlük ve özgünlük perklerini yeniden yüklemişlerdir.

    war. war never changes.

mesaj gönder