1. kötülük de iyilik de kimsenin tekelinde değil elbette. hepimizin içinde hem kötülük mevcut hem de iyilik. salt kötüler ve salt iyiler de yok. siyah ve beyaz yok yalnızca. griler de var. insanların ideolojilerinden, inançlarından, dünya görüşlerinden bağımsız bu gerçeklik. bunu bir kenara koyalım öncelikle.

    sonra olaya dönelim. tacizciyi teşhir etmek tacize uğrayanın hakkıdır. taciz nasıl ispatlanır diye sorarsanız bunu bilmiyorum. mahkemeye başvursaydı tacize uğrayan kadın ispat edebilir miydi peki? onlarca kişinin sistematik tecavüzüne uğrayan çocuklar bile tecavüzü ispat edemiyorlar. biliyorum gereksiz bir cümle oldu çünkü hepiniz bunu biliyorsunuz. türkiye'de adalet mekanizmasına güvenen var mı peki? kısasa kısas filan demiyorum ama haksızlığı ifşa etmek haktır.

    daha kritik bir noktaya geleyim uzatmadan. herkes intihara kalkışan arkadaşın "suçsuzluğu" üzerinden değerlendirmiş meseleyi. neden kimse, hakkaniyetli olup, bu kadınlar durduk yere neden kendilerine de zarar verebilecek böylesi bir eyleme girişmişler, acaba gerçek olması ihtimali var mı demiyor? neden peki? arkadaş intihara kalkıştığı için mi gerçek mağdurun o olduğunu düşünüyoruz? ya vicdan azabı ve utançtan böyle bir eyleme kalkıştığını düşünmek çok mu zor? evet çok zor farkındayım. böyle fırsat başka nasıl bulunur feminizme ve feministlere saldırmak için. vurun abalıya…

    "gerçek feminizm" nedir bilmiyorum. ancak, hiçbir ideoloji, akım ve öğretinin uygulayıcı ve takipçilerinin zaaf ve sorunlu yanlarından bağımsız değerlendirilemeyeceğini biliyorum. yanlış yapan bendense sesimi çıkarmam diyecek insanlardan değilim. yanlış olduğunu düşündüğüm her eylem ve edime haksızdır diyebilirim. aramızdaki fark bu sanırım. kadınlar tacize ve şiddete maruz kaldığında "bütün erkekler tacizcidir" veya erkekler tarafından öldürüldüklerinde "bütün erkekler katildir" demiyorum.

    son olarak; ben de tacize uğrasam ve tacizi durdurmak için başka çarem olmasa, susmam ve kabullenip sineye çekmek yerine tacizciyi ifşa ederim.

mesaj gönder