1. memleketin kasaba büyüklüğündeki bir şehrinin, şehre yakın bir köyünde doğdum.doğar doğmaz ailemin ve çevrenin telkinleri ile olsa gerek erdemli insan olma yoluna girdim. herkesin erdem tanımı farklı muhakkak.bizimki özetle dindar, dürüst, saygılı ve bilgili olmak üzerine bir erdem anlayisiydi.küçük yaşta girdim bu yola haliyle.gereken herşeyi yapıyordum kendimce.elime geçen her kitabı okuyor, ogrenebilecegim şeylere aklım erdigince kulak veriyor kendimce bu doğru yolun taşlarını dosuyordum.en nihayetinde bu süreç buyuksehirde iyi bir lise ardından da üniversite ile neticelendi.doğru bildiklerimi uygulamış iyi bir bölümde okuyan bilgili kültürlü çocuk diye adlandirilacak noktaya gelmiş kendimi de öyle hisseder olmuştum ( elin yumruğunu görmeyen kendininkini balyoz sanirmis :) ) üniversitenin ilk yıllarında da malum yolda ağır aksak da olsa ilerlerken aniden birşey oldu. dunya durdu sanki. evet evet bildiğin durdu.ne yaptığımı nereye gittiğimi bilemedim bir anda.amacım neydi? tüm bu çaba ne içindi? okunan kitaplar, sözde edinilen birikim neye yarayacaktı? birdenbire bu sorular belirdi ve bir daha da hiç gitmedi. sonrasında da dünya bir daha ilerlemedi benim için.mutluluk ara ara uğrayan bahar yeline, kitaplar gereksiz yığınlara, filmler basit görüntülere donusuverdi.mutlu olsam, o kitapları okusam, filmleri izlesem ne olacaktı ki?dünya yine tüm münbitliği ve ketumlugu ile durduğu yerde duracaktı, hiçbirşey degismeyecekti.neyse böyle böyle vakit geçti, okul bitti meslek hayatına adım atıldı.on yıl önce böyle bir yerde çalışacaksın deseler mutluluktan çıldıracağım bir yerde işe başlandı.yanlış anlaşılmasın cernde filan değil üçbin kişilik şirin bir beldede çalışıyorum.yemyesil, kapkara, masmavi gözlü çocuklar öğle aralarında okul çıkışında koşa koşa gelip bana o gün yaşadıklarını anlatıyorlar.birbirlerine taktıkları lakaplardan veya o gün girdikleri komik iddialardan bahsediyorlar.onların olmadığı zamanlarda camdan baktığımda yemyeşil bir ova, bezgin bezgin sürünen bir posta treni görecek kadar şanslıyım üstelik. işte normalde beni kulak tuylerime kadar mutlu edecek yer burası.ama ben o lanet sorular geldiğinden beri mutlu olamadığım gibi, burada da mutlu olamıyorum. mutluluğun kovalanmasi gereken bir olgu olmadığını anlayali çok oldu, ama her konusulanin her görüntünün talk showda playback yapılan şarkı kalitesizliginde bir tat vermesi de artık çekilir gibi değil, herşeyden her sorumluliktan istifami bildiren dilekcemi bir kavak dalına asıp çırılçıplak soyunarak kendimi nemrut dağına vurmama az kaldı gibi hissediyorum...

mesaj gönder