1. korkut boratav'ın şu yazısını referandum tarihine günler kala yapılmış önemli bir değerlendirme olarak gördüğümden daha önce de paylaşmıştım. @karanlık adam arkadaşın (bkz: korkut boratav/#206825) yorumu üzerinden tartışmanın güzel olacağını düşünüyorum:

    kısaca, dilim döndüğünce ben de bu yazıdan ve genel olarak bu referandum saçmalığından ne anladığımı sade şekilde anlatmaya çalışayım:

    1- korkut hoca bahsi geçen yazısında @karanlık Adam'ın bahsettiği şekilde "türkiye, cumhuriyetçiler ve islamcılar dediği iki büyük kampın siyasi mücadele alanına dönmüş durumda" tespiti yapmış değil, aksine iktidar partisinin ülkeyi Müslüman kardeşler tipi bir rotaya sokmak için bu başkanlık hamlesini yaptığını anlatmakta. hatta bu tespiti yaparken Anadolu Müslümanlığı ile siyasal islam arasındaki makasın daraltılarak, rejim değiştirilerek halkın anladığı/yaşadığı islamın /Müslümanlığın fethedilmeye çalışıldığından bahsedilmiş. bence tespit çok açık. kitlelerin korkut hocanın tespiti ile iki ayrı kampa çuvallanması söz konusu değil, bizzat iktidar partisinin islam şemsiyesi altında çuvallamaya çalıştığı kitleler için ne yapılmalı sorusu sorulmakta. önümüzdeki önemli sorulardan biridir bence.

    2- akp bu rejim değişikliğini neden istiyor? birincisi yukarıda bahsi geçen neden. ikincisi ise tek adam rejimi ile yargılanmanın önünü keserek ömür boyu elde tutulacak monarşik bir iktidar. sanırım hepimiz bu isteklerinin de farkındayızdır.

    3- korkut hoca akp'nin 15 yıllık iktidarı döneminde muhalefet nasıl yapılmalıdır ya da muhalifler hangi eksende birleşmelidir sorusuna benim bildiğim ve yazılarından anladığım kadarıyla aydınlanma ekseninden bakar. bence de doğru olan budur. cumhuriyetin temel ilkelerinin savunulması bugün elzemdir. kürt meselesine de bu eksende bakılabilir hatta...kürt hareketi dediğimizde içinde laiklik karşıtı, İslamcı unsurların olmadığını iddia edebilir misiniz? bu unsurların akp ile dönem dönem ortaklaştıklarını reddedebilir misiniz? meselenin temelleri, önümüzdeki tehlikenin boyutları ve savunulacak değerler bellidir. yöntemler değişebilir.
    mesut
  2. boratav'ın makalesi üzerinde dönüp durmak istemem çünkü referandum gerçekliği ve aciliyeti yanında ufak tefek fikir ayrılıkları önemsiz. bu sebeple tek bir noktaya değinip, daha genel bir sonuca bağlayacağım (ve muhtemelen birileri yine kızacak).

    sevgili @mesut'un "...bizzat iktidar partisinin islam şemsiyesi altında çuvallamaya çalıştığı kitleler..." demesinden, toplumu yaran fail öznenin akp olduğunu anlıyorum. bu bir iddiadır, aklı başında herkes de buna bir ölçüye kadar katılır. ne var ki korkut hoca sadece bunu demiyor. yazısından kelime kelime alıntılayacak olursak: "daha önce savunduğum görüşü tekrarlayacağım: referandum, türkiye toplumunun iki büyük blokunu karşı karşıya getirmektedir. islamcı ve cumhuriyetçi bloklar…" diyor. yani korkut hoca'ya göre toplum zaten bölünmüş durumdadır, referandum sadece bu iki bloku karşı karşıya getirmektedir.

    bu tasavvur, yani cumhuriyet tarihinde (hatta ikinci meşrutiyetin ertesindeki 1909 karşı devriminden beri) iktidar mücadelesinin ilerlemeciler ve gericiler arasında cereyan ettiğine dair tasavvur, gerçekliğin sadece küçük bir kısmına tekabül eder. bu "hikaye", elbette ki gerçeklikle bir takım bağları olmakla birlikte, nihayetinde bir ülküye, bir ideale ulaşma arzusuyla ilişkilidir. nedir bu ideal? kemalizmin çeşitli yorumlarına göre verilecek cevap değişecek olsa da korkut boratav'a göre muhtemelen çağdaş bir hukuk sistemi ve gelişmiş bir kapitalist ekonomiye sahip, sosyal devletin tüm gücüyle hüküm sürdüğü, sosyalizme göz kırpan bir modeldir.

    bu modelin ne kadar arzu edilir olduğu ayrı bir tartışmanın konusudur ama şu tespitte bulunmak lazım: bugün türkiye'ye baktığımızda bu modelin tam tersi bir resimle karşı karşıyayız. cumhuriyet bu ülküye ulaşmakta neredeyse tamamen başarısız olmuştur. bunun tüm sorumluluğunu akp'nin üzerine atmak ise, gerçekleri gizlemek demektir. çünkü neticede akp'yi kuran, şimdi yöneten ve bugün onlara oy veren insanlar yurt dışından ithal edilmemişlerdir. onlar da cumhuriyetin çocuğudur. cumhuriyet, kuruluş ideallerine yakın bir ülke tasavvuru geliştiremediği gibi, bu ideallerin taşıyıcısı kitleler yaratmakta da başarısız olmuştur.

    konuyu laiklik ve islamcılık açısından ele alırsak, cumhuriyet'in siyasal islamla bugüne kadarki (görünürdeki) mücadelesinin tamamiyle iflas ettiği konusunda sanırım herkes fikir birliğine varır. yoksa bugün "laikliğin korunması" gibi bir gündemimiz olmazdı. hatta şu bile iddia edilebilir ki, islam'a karşı daha yakın zamana kadar takınılan resmi tavır (örneğin üniversiteye türbanlı giriş yasağı) işe yaramadığı gibi, aksine, mağduriyet yaratmıştır, ters tepmiştir ve islamın siyasallaşmasına neden olmuştur.

    bu gerçek apaçık ortadayken, türkiye sol hareketine ümit vadeden bir ivme kazandıran hareketi görmezden gelmek ve hala chp'nin neden daha militer laik bir pozisyonu sahiplenmediğine hayıflanmak, iyi niyetinden şüphe etmediğimize göre, gözleri kör eden bir aydınlanmacılığın eseridir diyebiliriz.
  3. öncelikle@karanlık adam ve @mesuta güzel analizleri ve yorumları için içtenlikle teşekkür ediyorum.

    korkut boratav, türk markist solunun duayenlerinden biri olmakla beraber fikirlerini ve siyasi ideolojisini cumhuriyet aydınlanmasından alan çok önemli bir iktisatçı ve entelektüeldir. yani onun önceliği sınıf hareketi ve laikliktir. hatta son dönem yazılarında ve demeçlerinde mülkiyedeki hocaların khk ile tasfiyesini de akp'nin sembolize ettiği siyasi islamlaşma hareketinin üniversitelerdeki kadrolaşması olarak yorumlamaktadır.

    çok değerli hocamız Korkut Boratav ve benzeri aydınlanmacı sol entelektüellerin "cumhuriyet ve laiklik" çerçevesinde bir ideoloji geliştirmesi bilindik bir gerçek iken atıfta bulunulan yazıya bu kadar yüklenmeye gerek var mı sorusu aklıma takılıp kaldı günlerdir.

    şimdi bu durumda korkut hoca, türkiye'de siyasi muhalefet temsiliyetine laikliği ve doğal olarak onun bu ülkede en net temsilcisi olan CHP'yi almış, hatta onu da bu noktada eleştirmekten geri kalmamıştır. kendisinin de içine dahil olduğu "haziran" grubunun gezi olaylarından beri kürt siyasi hareketine olan mesafesi, ötekileştirme yada dahil etmeme çabaları süreci izleyen herkes tarafından bilinmektedir. kürt hareketi ve hdp onlar için afacan, ele avuca sığmaz, güvenilmez bir üvey evlattır. adı pek anılmaz, planlara dahil edilmez. hatta bu konu ile ilgili yazıldığı dönemde tartışma yaratan korkut boratav yazısını da paylaşmak istiyorum izninizle burada

    kürt hareketine mesafe almayan, açıktan destekleyen pek çok sol, sosyalist oluşumun yıllar içerisinde küçümsediği, tu kaka ilan ettiği, tabiri caizse dalga geçtiği "cumhuriyetçiler" e bel bağladığını gören sadece ben değilim öyle değil mi ? o sebeple; yıllarını bu ideolojiye adamış, her daim inandıklarını söylemeye ve yazmaya devam etmiş bir hocanın yazısını bu çerçevede irdelemeye gerek var mı, bilemiyorum. bu yazı ister suya sabuna dokunsun ister dokunmasın çok güzel bir analiz yazısıdır benim gözümde. bana yanlış gelen beni ikna edemeyen tarafları olsa da "hayır" diyecek herkesi bir şekilde içine alan bir yazı olduğu aşikar.
  4. sahtekarlıklar bir bir nete düşmeye başladı. bakalım sonumuz ne olacak!?
  5. çok net şekilde hile olduğu buram buram kokan referandum olmuştur bugünden itibaren hepimiz için ben; benim hala umudum yok diyorum.
  6. açıkçası hiç umudum yoktu ve beklentiyi hep düşük tuttum, çünkü bizim ülke insanı daha dibi görmedi.

    ysk'nın açıklaması tamamen skandaldır oralara hiç girmek dahi istemiyorum, bunlar seçimle gitmezler bir kez daha görmüş olduk

    kendinizi, çevrenizi iyi koruyun bu devirde; ya sabrederek birşeyler değiştireceğiz ya da hep beraber batacağız gerisini zaman göstericek artık..(ki bunun kırılma noktası erdoğan'ın siyasi sahneden çekildiği zaman olacaktır)

    bir yanım ülkeden gitmek istiyor çünkü adamlara gerçekten birşey anlatamıyorsun, diğer yandan ulu önderimizin yaptıkları aklıma geliyor ve kendimden utanıyorum bilemiyorum kafam çok karışık.
  7. %55 hayır, %45 evet olarak sonuçlanacağını düşündüğüm referandum.
    ancak %60 üstü evet çıkarsa da şaşırtmaz.

    gerçek olan şu ki; sonuç ne çıkarsa çıksın farketmez, kaybeden türkiye olacaktır.
  8. bugün ankara metrosu'nda bir grup öğrenci khk ile ihraç edilen akademisyenlerinin yüksel caddesi'nde yaptığı açlık grevini duyuruyorlardı. oturanlardan biri "çorba paraları yok mu?" diye soruyor. sonrasında ise bir grup soruyu sorana müdahale ediyor. olaya dışardan bir kişi daha dahil oluyor ve ılımlı yaklaşıyor olaya sakinleştirmeye çalışıyor, aslında olay böyle değilmiş amacı çorba paraları yok mu diyeni savunmak imiş. kimse sakinleşmeyince söylem aynen şu: bu metro nimet değerini bilene. ( nimet dediği metro murat karayalçın döneminde yapıldı. karayalçın tarafından demiyorum döneminde sebebi ise vergilerle yapılmış olması. ama şahsa göre img tarafından yapılmış.) sonrası mı metro nimet diyen zat yarın 18:00'dan sonrası için milleti tehdit etti, görürsünüz diyerek...
  9. evet mührü ve mühürsüz oyların da geçerli sayılacağı çooook demokratik oylama.türkiye tarihinin rezilliğidir.bunun seçim esnasında yapılması şaka gibi.hayır çıkarsa iptal de ederler.evet çıkarsa kimse gündeme getirmez.