1. herhangi bir dine mensup olup daha sonra size göre saçma gelen bazı inançlarından ötürü, o dinin buyruklarını yerine getirmeyip, din alimlerinin veya dine mensup sosyal çevrenizin size söylediğidir.
  2. insanın aklını başına devşirmesidir. bununla birlikte
    hz. adem'i yani dünya'ya ilk gelen insanı reddetmektir. (bkz: evrim) (bkz: ilk insan diye bir şeyin olmaması)
    hz. nuh'un öyle bir gemiye öyle bir tayfa toplayamayacağını mantıken kavramaktır.
    kesinlikle küfürle boğulmak demek değildir.
    hz. lut'un uyarılarına kulak vermek yerine kendi bildiğini okuyan ve azapla gölün dibine batanlarla alakası olmamaktır.
    hz. yunus'un sözlerine önem vermeyen ve belki anlattıklarıyla alay eden kesimle de alakası olmamaktır.
    hz. isa'nın her şeye rağmen yaptığı elçilik masalını yutmamaktır.
    hz. muhammed'in peygamberliğini kabul etmemektir.
    tüm kutsal kitapları, peygamberleri, melekleri, emir ve yasakları reddetmektir, yaşam biçimini doğruluğu her zaman belirsiz kalacak bir din kitabına göre değil kendi benliğinin ve evrensel ahlakın doğrularına göre belirlemektir.

    tarih boyunca bu tür insanların gül gibi yaşayıp gittiklerine şahit olmaktayız. demek ki olay dinden çıkmakta değilmiş. tüm kutsal kitapların teyidiyle bir yere varılmayacağını bilmek gerek. yazılanların değiştirilmemiş ve korunmuş olduğuna inanmak naifliktir arkadaşlar.
  3. doğru kullanıldığı zaman çok mantıklı bir eylem.

    şimdi dinden çıkıyorsun ama sonra geri giriyorsun. ne oldu? her şey sıfırlandı hacı. çık-gir yapınca sıfır günah. ama bunun yolda, kalabalık yerlerde, metroda falan yapılması tavsiye edilmez. allah korusun çık gir yaparken öldün e ne oldu? boku yedin ne olacak, giremeden öldün. dikkat etmek lazım.
  4. aslına bakılırsa birçok açıdan da aşırı mantıklı olan olaydır. mensupları arasında bu kadar çok cahil varken olası başka bir eylem düşünülemez.

    öfkeli, sinirli, kibirli ve cezalandırıcı bir ilahın insan hayatını tamamen karartması gerektiği düşünülürken, yarattığını seven, ödüllendirici ve muhteşem iyi bir ilahın insan hayatını neden toz pembe yapmadığı düşünülmemektedir.

    ilk insan yoktur şeklindeki evrim tabanlı açıklamaların bilimsel olanları öğrenilirse, anlaşılan öğrenilmemiştir, birçok konu anlaşılabilir aslında. ilk insan yoktur ile bahsedilen yıllar içindeki insan nüfusunun artıp eksilmesi arasında nasıl bir bağ kurulmuştur acaba çok merak etmekteyim. sanırım evrim denen biyolojik doğa yasası hakkında bazı akıllarda hiçbir bilgi bulunmamaktadır. eh, dini kaynaklarda atlanmış sanırım bu konu.

    insan ırkının düşünüldüğü kadar muhteşem olmadığını, muazzam bir sanat eseri olmadığını fark edemeyen beyinlerin, kuran ile ilgili gerçekleri fark etmelerini beklemek de benim naifliğim olsun.
  5. her insanın istediği şeye inanma hakkı olduğu gibi inanmama hakkı da vardır.
    dün birkaç arkadaşla konuşurken, tanrının varlığını kanıtlamak yerine bilime bok atıp, karbonun varlığını kanıtla demelerinin ardından bol bol kahkaha attığım, cevap veremedikleri her soruya allah yaptı, allah sırrı demeleri ile beni ciddi anlamda korkutmuş ve insanların cevap veremedikleri her soruya ilahi boyutu yüzyıllar boyunca dayattığını göstermiştir. binlerce dinin sebebinin insanların aptallığı olması oldukça komik iken, dinden çıkan (oyundan çıkmak gibi bir şey galiba) kişinin dışlanması, dövülmesi hatta ve hatta öldürülmesi mubah olan dinler söz konusu iken, çok sık cesaret edip de ben inanmıyom yea dememeniz gerekir. aman dikkat recm ederler.
  6. din bir dernek yahut topluluk değildir ki girip çıkılsın. kişilerin dine girmeleri (islam için konuşuyorum) arapça anlamını bilmediği birtakım sihirli sözcükleri (kelime-i şehadet) tekrarlamak ile olmadığı gibi ben çıktım deme ile de çıkılmaz. islam'ın künhünde var olan evrensel ilkeler vardır. teolojik, teorik düşünceleriniz ne olursa olsun siz eğer bu ilkelere sahipseniz ve bu ilkelere göre yaşıyorsanız (sevgi, merhamet, kul hakkı yememek, harama el uzatmamak, yaratıcı ile arana aracılar koymamak vb.) siz farkında olsanız da olmasanız da islam sınırları içinde yer alırsınız ve yaratıcı katında müslüman muamelesi görürsünüz. zahiren inkâr etmeniz bu hakikâti değiştirmez.
    yahut zahirde her türlü inanç esaslarına sahip olsanız bile (7/24 allah diye gezseniz, namazdan alnınız nasır tutsa, orucu hiç kaçırmasanız vb.) islam'ın evrensel ilkelerine zıt bir yaşam sürüyorsanız kendinizi müslüman olarak tanımlasanız bile yaratıcı katında müslüman muamelesi görmezsiniz.
    not: bu satırları yıllardır yaptığım kur'an araştırmalarımdan elde ettiğim sonuçlara göre yazıyorum.
  7. ancak bir şeyleri öğrenerek, öğrenmeye heves ederek başarılabilecek bir şeydir.

    evrim gibi hakkında yığınla yazılar yazılan bir konuyu okumayı bilmeyip gelip burada "ilk insan yoktuysa insan hayatının başlangıcı nasıl olmuştur?" şeklinde sorular sorarak, pişkinlik yaparak olmaz bunlar. bilimsel makaleleri arayıp bulma gibi bir uğraş içinde değilse bir insan, getirip önüne koyulsa bile o cehaletin düzeltilebilir olduğunu düşünmemekteyim.

    daha newton'un yerçekimini değil yerçekiminin nasıl işlediğini keşfettiğini bilmeyen akılların bilmedikleri konularda yorum yapmalarına da bir türlü anlam verememekteyim. dini kaynaklar kestirip atma yöntemiyle der ki, her kanun allah tarafından koyulmuştur. bilimin bu şekilde kendilerine hizmet edeceğini sananlar varsa o sanrılarını alıp yallah arabistan'a gidebilirler. yine de ben konularla ilgili kısa açıklamalar yaparak, çok düşük bir ihtimal olduğunu düşünsem de, araştırma kıvılcımlarını oluşturmaya çalışacağım.

    öncelikle şunu açıklığı kavuşturalım, newton yerçekimini keşfeden kişi değildir. insanlar ondan çok daha önce de cisimlerin birbirlerine doğru hareket etmeye (birbirlerini çekmeye) meyilli olduğunu biliyorlardı. newton'un tek yaptığı bunun neden böyle olduğunu açıklamaya çalışmaktır.

    "hali hazırda teori olarak ta kabul edilen evrim teorisi bir kanun hükmündeyse de bu allah'ın kanunudur." ben bu kadar yanlış kurulmuş cehalet dolu bir cümle görmemiştim daha önce, ilgili kaynaklara teşekkürlerimi sunuyorum öncelikle. anlaşılan teori kavramı bilimsel olarak ne demektir bazı kimselerin haberi bile yoktur. evrim teorisi kanun hükmünde olamaz çünkü kanun olan evrimin kendisidir. evrim teorisi de bu kanunun nasıl ve neden böyle olduğunu deliller, gözlemler ve deneyler ışığında açıklamaya çalışmaktadır. (bkz: evrim mekanizmaları) bu gözlemler ve deneyler ışığında açıklanan evrim mekanizmaları da bilimsel birer gerçektirler ve mutlaka bilinmesi gerekir ki, evrim teorisinin tamamını oluşturmazlar. ve bunun kanunlaşmasını bekleyenler varsa daha fazla beklemesinler. evrim teorisi asla bir kanun olmayacaktır çünkü bu konunun ilgili kanunu evrimdir.

    son olarak insanın ve doğanın ne kadar kusursuz ve muhteşem bir ahenk içinde, mükemmel bir şekilde yaratılmış olduğu sanrısına birkaç kelime etmek istiyorum. evrende herhangi bir şeyin bile kusursuz olduğu söylenemez. dil açısından anlatmak gerekirse kusursuzluk veya mükemmellik şeklinde bahsedilen olgu öncelikle evrensel bir şey değil, kişiden kişiye değişebilecek öznel bir tanımlamadır. öte yandan, evrim gibi bir biyolojik doğa yasasının doğruluğu konusunda şüphemiz yoktur. ve insanın evrim geçirdiği bilinmektedir. yani biyolojik olarak değişmekte ve gelişmektedir. kusursuz ve mükemmel olduğu düşünülürse bir sistem neden değişmekte ve gelişmektedir acaba? her an her şekilde bir değişim söz konusuyken, sadece insan hakkında da değil, doğa ve evrenimiz konusunda dahi nasıl böyle bir düşünce geliştirilebilir?

    ha illa kusur görmek istiyorsanız... google kutucuğuna doğum kusuru yazıp bakabilirsiniz. ayrıca hastalık denen olgunun tanımına da bakmanızı öneririm. kusursuz olduğu düşünülen bir sistemin yılda birkaç defa düzgün çalışamaması ne anlama gelmektedir diye de eklemek isterim.

    bunların ışığında umarım bir yerlerde, "ilk insan yoktuysa insan hayatının başlangıcı nasıl olmuştur", hangi bilimsel makaleler bu konuyla ilgili neler demektedir araştırılır ve bulunur.
  8. bilim, dinden çıkmıştır ve çok büyük oranda dini inancı olmayan kimselerin tekelindedir. gerekli istatiksel araştırmalara bakarak bu oldukça net bir biçimde görülebilir. ama sorun da işte tam burada başlamaktadır. evet, kanun veya teori değil, sorun, konu hakkında bilmeden konuşmaktı. sorun, yukarıda verdiğim bilgileri körlemesine okumaktı. sonra da gelip tekrar pişkin pişkin "bilgi paylaşırsınız." diye laf kalabalığı yapmaktı. sorun, anlatım konusunda bilgisizlikten dolayı başarısız olup bu başarısızlık ortaya çıkınca karşı tarafı egosunu tatmin etmekle suçlamaktaydı.

    her neyse... konu şudur ki, evrimi kabul eden benim bildiğim hiçbir bilim adamı ilk insan gibi bir ifadede bulunmaz, bu yaradılış hikayesine inanmaz. ha, inanan ve bu yolla evrimi inkar edebilen bilim adamları varsa... umarım bilimsel teorilerle desteklebiliyorlardır bu görüşlerini, görmeyi oldukça isterim. umarım bu konuda bilgi paylaşılır, istifade etmeyi çok isterim. türk eğitim sisteminden evrim öğrenmeye çalışanlara duyurulur.

    başlığın amacını kaybetmemesi adına bu tartışma içindeki son diyeceğim basit bir soruya cevap vermek ve cahil kalınmış bu konuyu aydınlatma çalışmaktır. "normal bir insan vücudunda gereksiz olarak gösterilebilecek herhangi bir organ, organel, hormon, yapı, doku mevcut mudur?"

    körelmiş organlar diye bir tanım vardır evrimsel biyolojide. evrim yavaş bir süreç içinde ilerlediğinden ve insan da bu süreçte değiştiğinden, değişim sonucu bazı organları işlevini kaybederek körelmiş ve hızlı bir süreç olmadığından bu bazı organlar da kaybolana kadar körelmiş, "gereksiz" ve zarar verici olarak vücutta kalmaktadır. bunların günümüzde en bilinen örneği de yirmi yaş dişleridir. şu an insanların yüzde bilmem kaçında bu dişler çıkmamakta ve kişiye bir sorun yaratmamaktadır. bu süreç ilerleyerek yakında bu körelmiş ve "gereksiz" parçamızdan kurtulacağımızı bilmekteyiz. bunun gibi birçok körelmiş ve körelmekte organ bulunmaktadır, araştırılarak bulunabilir.

    gerekli araştırmalar ışığında en bilgili insanın bilgisiyle değil, çok daha azını bilerek farkındalıkla yapılan eylemdir.
  9. şu günler de eğer ülkenin durumuna bakıp hassas bir yapıya sahip iseniz mümkün olan durum. tabi mecazi anlamda diyorum.
  10. arada bir görüyorum bu başlığı. hakkında bir şeyler karalamak isteyip de bir türlü yanaşamıyorum. 1- din nedir? 2- terk edilen şey dinin kendisi midir yoksa kendi din algısını mı terk ediyor? 3- dinin kendisi yani insanın algısından öte bir din düşüncesi absürd mü?

    tanım: bir tür vazgeçme eylemi.
    kavramlar, olgular, kavramların insanın anlayışında deforme olması(ya da süzülmesi, içselleşmesi ya da her neyse) tanımlanmadan "dinden çıkma" olgusu bence tanımlanamaz/açıklanamaz. bu sebeple kültür ve alışkanlıklarla yargılanamaz da. ve hatta göreceli olduğu için ancak mutlak olan yargılayabilir.

    islami açıdan dinden çıkmanın cezasının idam olduğunu söyleyenler olmuş. peki dinden çıkan, kendisine "dinsiz" diyenlerin "dinsiz" olduğunu iddia ediyorsa?
    yok