• izledim
    • izliyorum
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.98)
mr. robot
mr. robot, gündüzleri siber güvenlik mühendisi olarak çalışırken geceleri kanunsuz bir hacker olan elliot adındaki antisosyal genç bir programcıyı merkezine koyuyor.
bir gün, gizli bir hacker grubu liderinin kendine çeşitli çok uluslu şirketleri çökertmesinde yardım etmesi için iş teklifi aldığında yol ayrımına düşüyor. çünkü bu adamın elliot’u bu kadar çok istemesinin nedenlerden biri çalıştığı şirketteki konumu.


  1. sezon finaline geçmeden önce bir şeyler yazmak istedim. eğer dokuzuncu bölümü sezon finali olarak sunsalardı hiç kimse sesini çıkartmazdı. hatta çok büyük alış alırdı. hele o son sahne yok mu ? şu zamana kadar izlemiş olduğum en güzel mind-fuck kurgulardan birisi.

    !---- spoiler ----!

    hayır bunu mr.robot ve elliot aynı kişi çıktığı için söylemiyorum. zaten bu durum daha ilk bölümden tahmin edilebilir durumdaydı. önemli olan bu durumu gözümüzün içine sokarlarken , aynı zamanda bu kadar etkileyici şekilde sunabilmeleri oldu. mind-fuck olmasının nedeni içerdiği karakterler , diyalogları , sizi sürekli ikileme düşürmesi. sürekli bir karar vermek zorunda kalıyorsunuz diziyi izlerken. bir türlü taraf seçemiyorsunuz.

    !---- spoiler ----!

    ayrıca pek çok dizi , film , kitap Psikanaliz yapar. ama mr. robot bunu en iyi şekilde yapanlardan birisi. al belirli karakterleri ders niyetine okut.

    bu arada dokuzuncu bölümün sonunda where is my mind çalmaları ise güzel bir sürpriz olmuş , fight club'a çok güzel gönderme yapmışlar.
  2. güzel bir sezonunu ilk bölümden oluşan yüksek beklentilerin de hakkını da vererek tamamlamış dizidir. sam esmail'in hem yönetmen hem de senarist olarak çok parlak olmayan kariyerinde artık bir dönüm noktası olabilecek bir yapım izledik bu yaz. mr. robot çoğu yaz dizisinin yapmayı unuttuğu şeyleri başararak zirveden girdiği 2015'i zirveye yakın bir temasta bitirdi. sezon boyunca hoşuma giden noktalara değineyim;

    - dizinin tüm bölümleri boyunca ışık çok iyi bir şekilde kullanılmış, mekan tasarımları, karakterlerin giysileri, psikolojileri ve diyaloglarına göre ayrı ayrı şekillendirilmiş. örneğin elliot'un shayla ile konuştuğu sahnelerde ışık evi ortadan ve tavandan aydınlatırken, tek başına kaldığında ışık sadece bilgisayarların hizasından eve yönlendirilmiş. bu sayede izlerken tabloya bakar gibi bir yandan da siz o anki duyguları okumaya izlemeye odaklanıyorsunuz. 6. bölümde ilk 10 dakika yüksek bütçeli hollywood filmi izlerken buldum kendimi.

    -diyaloglar ve oyunculuklar konusunda gerçekten iyi iş çıkarılmış. sam esmail ve kyle bradstreet çok iyi diyaloglar çıkarmışlar. bir çok karakterin sezon boyunca chuck palahniuk'un gençliğinde yarattığı karakterler gibi laflar çıkıyor ağzında. (aslında karakterlerin iç egolarının ve asıl yüzlerinin de parça parça ortaya atılması biraz palahniuk tarzını anımsattı). elliot'un seyirciyi arasına almasından itibaren etkileyici konuşmalara tanık oluyoruz. üstüne true detective'in bu sezon bu konuda yarı yolda bırakması da yaz seyircileri için ilaç gibi geldi. oyunculuklar konusunda pek söyleyebileceğim bir şey yok. martin wallström ileride kötü adam rollerinde görebileceğimiz bir iş çıkartmış. rami malek'de karakterini gerçekten iyi canlandırmış.

    - nedenini anlamadığım bir şekilde yönetmende bu sezon çoğu dizide sıkıntı yaşandı. true detective, narcos, under the dome gibi yaz dizilerinin çoğunda bir yönetmen en fazla iki bölüm çekebilmiş ve sonrasında başka yönetmenler ile devam edilmiş. true detective'de bunun sonuçlarından bahsetmiştim ama kyle bradstreet bu sorunun altından başarıyla kalkmış. reddit' de sam esmail'in anlattığı kadarıyla, dizinin çekimlerinden önce storyboard'unu ve görüntü yönetmenliğini the girl with the dragon tattoo filminden tanıdığımız niels arden oplev ve sam esmail'le bırakmış. ilk bölümden sonra ise sam esmail oplev'in ışık ve kamera açılarını diğer yönetmenlere hiç bozdurmadan devam ettirmiş. zira bir kaç bölümü direk kendisi çekmiş. gerçekten yorucu bir iş olmuş ama sam esmail'in kendi eserinin gerçekten üzerine titrediği kendini hissettiriyor.

    - dizi, sezon boyunca göndermeye, alt metin'e ve gizli mesajlara doyuruyor. mesela dizide görülen bir maile e-mail yolladığınızda binary mesajlar alınmasından, gilliam, capolla ve kubrick'e ve bu yönetmelerin eserlarine göndermelere, karakterlerin twitter hesaplarından ayrı ayrı retweet almaya kadar onlarca şey var. kendi temasına yakışacak bir biçimde hareket etmesi de güzel bir detay.

    çok rahatsız edici (2. ve 3. bölümler de özellikle) noktaları olsa da güzel bir sezonu geride bıraktı mr. robot. şimdiden yapımcılarının seyirci ile sürekli temas halinde olması ve seyirciye dizi hakkında söz tanımaları sayesinde de kendine yeni bir kitle edindi. darısı türk dizilerinin başına diyelim ve kafa kazınan bir kısımla kapatalım

    !---- spoiler ----!

    whiterose ile elliot'un görüşmesin elliot görüşmeden çıktıktan sonra rahatlayamaz ve paranoya olur. sakinleşmek için etrafına bakar ve aniden son bir kaç yıldır kitaplarda görmediğim bir analiz yapar;
    sakin olmalıyım, hepimiz birbirimizin paranoyasında yaşıyoruz. bunu kesinlikle reddedemezsin. insanlar bu yüzden mi birbirinden kaçınıyor?

    günümüz dünyasında ki ilişkilerin, insanların başkalarına olan tahammülsüzlüğü, çekememezliği hakkında güzel bir çözümleme.
    !---- spoiler ----!
  3. 1. bölümünden dahi bu yana, bir arkadaşımın önerisi ile başladığım ve her hafta (yanılmıyorsam çarşamba) yeni bölümünü merakla beklediğim ender dizilerdendir. sezon finali yapıp, biraz tatile çıkmışlardır.

    işin en ilginç tarafı ise, mr. robot'u izlemeye başlayan insanların çok büyük beklentiler içerisine girmesi. yani küresel bir sanal savaş çıksın, elliot da bunların lideri olsun ve insanlık adına devrim yapalım gibi basit argümanlarla diziyi izleyen çok sayıda insan gördüm.

    mr. robot izleyen bireyin, bana göre kendi nezdinde alması gereken en önemli şey; interstealler'ı bendenizin izledikten sonra kendime defalarca sorduğum soruda gizli: biz veya tekile indirgersek ben, yaşadığım süre içerisinde, kişisel ve toplumsal entegreli yaşam mücadelemizde ne yapıyoruz? zaman dilimini gereksiz kılamadığımız, var olduğumuz her alanda, sosyo-kültürel açıdan neyi biliyor ya da bilmeye çalışıyoruz? evet, biraz aforizma bağlantılı felsefe yapmış gibi oldum ama bu diziden almamız gereken en önemli başlıklardan birinin bu olduğuna inanıyorum.

    velhasıl kelam, bir şeyler bekleyerek değil, kendinizle beraber diziyi izlerken kendi karakterinizden bir şeyler katarak izleyin derim ben.
    karga
  4. sezon finalindeki konuşmasıyla tüylerimi diken diken etmeyi başarmıştır.

    !---- 10. bölüm spoiler ----!

    bana gerçek değil diyorsun, ne yani sen gerçek misin? bunlar gerçek mi?

    bak şuna, bak!

    fanteziler üzerine kurulmuş bir dünya... hap şeklinde sunulan yapay duygular... reklamcılıkla yapılan psikolojik savaş... yemekle sunulan zihin çarpıtan kimyasallar... basın yoluyla beyin yıkama... sosyal ağlarda oluşturulan izole edilmiş asosyal balonlar...

    gerçek mi? gerçeklik hakkında mı konuşmak istiyorsun?

    son yüzyılda gerçekliğe yakın hiçbir şey yaşamadık. kapattık onu, pillerini aldık. gdo'lu ürün çantasına attık. ve insanlığa ait ne kaldıysa hepsini çöpe attık. özel kurumlar tarafından işaretlenmiş ve bipolar sayılar üzerine kurulmuş evlerde yaşıyor, dijital görüntülerin önünde hoplayıp zıplayarak hipnotize oluyor ve insanoğlunun gördüğü en büyük uykuya yatıyoruz.

    gerçeğe ait bir şey bulmak için artık çok derin kazmalısın çocuk.

    saçmalıklar krallığında(*:kingdom of bullshit) yaşıyoruz. çok uzun süre yaşadığın bir dünya.

    artık bana gerçek değilsin deyip durma elliot! ben senin hamburgerindeki köfteden daha gerçeğim. gördüğün üzere elliot, ben oldukça gerçeğim.

    !---- 10. bölüm spoiler ----!
  5. dün 10 bölüm izleyip finale erdirdim. ortalama bir senaryo denilebilir, daha da çarpıcı olabilirdi. dizide en doğru sözü kötü adamlardan biri söyledi. "sistemle ilgili bir sorunun varsa bunu kendi içinde çözmelisin, çünkü dışarısı böyle."

    sahiden de finalde devrim neticelenince ortaya çıkan tabloda sokakta pankart açan insanlar oluyor ve buna artık "uyandık" deniyor. dolayısıyla en başından itibaren zengin sınıfını kapitalizmi eleştiren dizi final sahnesinde yine.vatandaşı uyuyor olmakla suçluyor. özetle insanlık adalet istiyorsa önce bi sürü halinde yaşamayı bırakmalı. çünkü her topluluk topluluğa dahil olmayanlar için adaletsizliktir. küçük büyük diye ayıracak olursak çocuğa bir çuval bulgur miras bırakmak elbette yalı bırakmaktan daha küçüktür. ama aynı zamanda bir onay sayılabilir.

    dizi kendini izletiyor, çok beklentiye girmeden bakılabilir.
    abi
  6. efsane olacağına inandığım dizi.ilk sezon kesinlikle muhteşemdi, ikinci sezon için beklenti çok yüksek umarım bunu karşılarlar.
  7. güzel bir konu harcanıyormuş gibi geliyor bana umarım 2. sezon daha iyi olur.
  8. 99'da çıkan filmlerin bir tür karışımı.

    beni asıl hayal kırıklığına uğratan şey şizofreni değil; bariz iletişim problemleri olan, anti sosyal, 7/24 pc başında hack ile kafayı bozmuş birinin sixpacki olması, drug dealer ile ilişkiye girmesi, karizmatik durması ve daha nice alfa özelliklere sahip olmasıdır. inandırıcılıktan uzak kısmı açıkçası budur.
  9. 2. sezonunu merakla beklediğim dizi. umarım white rose karakterini daha çok görürüz.
  10. son zamanlarda ortaya çıkmış en güzel dizilerden bir tanesi,aslında pek çok klişe barındırmasına rağmen oldukça etkili toplum çözümlemeleri,kullanılan müzikler,ışıklandırma kesinlikle takdir edilesi.

    !---- spoiler ----!

    sezon sonunda,devrim kavramının aslında zenginlerin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini görüyoruz. bundan sonra benim için dizinin çekiciliği şu sorunun yanıtına bağlı olacak. tyrell'e ne oldu?

    !---- spoiler ----!
    kg