1. her şeyin adını koyan kişi.

    müslüm gürses'in sevilen şarkılarından biri; « sevgi mi nefret mi, sıla mı gurbet mi adını sen koy ». şarkıyı söyleyen, içinde bulunulan durumu adlandırmayı karşısındakine bırakıyor.

    adlandırma yani bir sözcüğü bir olguya, bir duruma « atamak » önemli bir iş. atamayı yapan sözcükleri de yönetir, sözcükleri yöneten anlamları, dolayısıyla algıları ve elbette kitleleri.

    politika algı yönetimini kapsayan bir etkinlik. acaba algı yönetimi, her zaman gerçeğin bu kadar örtüldüğü, saptırıldığı hatta yaratıldığı bir eylem miydi yoksa üyesi olduğumuz toplumsal gruba yönelince mi öyle olduğunun farkına vardık? zor bir soru. son dönemde sıkça duyduğumuz çeşitli sözlerin bir bölümünü sıralayalım:

    -x lobisi
    -paralel x
    -algı operasyonu
    -sivil darbe
    -x vesayeti
    -sağlam irade
    -büyük usta
    -itibar suikasti
    -üst akıl
    -cumhurbaşkanlığı külliyesi
    -güncelleme (zam yerine)
    -gemicik
    ...

    bu sözcük ve sözcük öbeklerinin ortak yönü, onları ilk kez devlet aygıtını elinde tutanlardan duymuş olmamız.

    peki neden kitleler bu yeni adlandırmaları, aslında içeriğiyle bağlantısını hemen hiç irdelemeden hızla benimser? tüm canlılar gibi insan da kolaycı. en kısa yoldan, en az çabayla, en etkili sonucu almaya çalışır. dahası en kolay yoldan, en güçlü ve çoğunluktaki gruba dahil olmaya meyillidir.

    tek ve güçlü lider, gün geçtikçe daha da üst perdelere çıkarak kitlelerin « neye ne » diyeceklerini dayatıyor. oruç ayı sonrası kutlamalara « ramazan bayramı » değil de « şeker bayramı » diyenlerin televizyonlarda azarlandığı günler çok eski değil. kendini « sağlam iradeli büyük usta », toplumsal tepkileri « lobicilik », kurumsal tepkileri « vesayet » ya da « operasyon » olarak adlandırabilmesi ve bu adlandırmaların benimsenmesi işte bu yüzden.

    işte bu, "adını sen koy" durumu. bilinçli mi başladı yoksa ikinci sınıf demokrasilerde gelenek olan lider putlaştırmasının sonucu mu, bunu söylemek zor. ancak gelinen son noktada kitleler, toplumu ilgilendiren her olayda tek ve güçlü bir liderin iki dudağının arasına bakıp haykırıyor: adını sen koy!

    gerçek, algılananla sınırlı. algının sınırlarını çizen bir başkasının ağzından dökülenlerse, ne yazık ki gerçek, o bir başkasının söyledikleri kadar. yine de sözcükleri kavramak ve gerçeklere ulaşmak bizim elimizde. başkası ne derse desin kulak asmayın ve anımsayın, can yücel bu memlekette neye ne dendiğini yıllar önce söylemişti.
    ugo
  2. buyuk lider yeni turkiye nin kurucusu baskanim
  3. her uyandığımda vefat haberini almayı umarak haber sitelerini karıştırdığım kişi.
  4. tarihin sayfalarına -bu sefer gerçek anlamıyla-"kara bir leke" olarak geçecek zat.
  5. ismini ilk kez istanbul belediye başkanlığı seçimlerinde duyduğum ve o gün bugündür beynime nakşettiğim, şimdilerin tc. cumhurbaşkanı.
    bir insan nasıl bu kadar hırslı olabilirim karşılığı olan adolf hitlerin ülkemiz şubesi olsa olsa bu insan olabilir. hatta hatta gelecekte bu gunlerimizi bile bize aratabilecek kapasitesi olduğundan şüphe edilebilir, kendileri öyle de etkili bırakıyor benliğimde.
    önce istanbul belediye başkanı, akp genel başkanı, cezaevi ağalığı, başbakanlık ve şimdilik cumhurbaşkanlığı yapmakta olup bu eylemleri hepi topu 18-19 yıla sığdırması gerçekten takdire şayan.
    ancak bu onun istediği son durak değil tabii ki, sırada başkanlık ve nihayetinde islam halifeliği var. enteresan şekilde hakkında yolsuzluk iddiaları hayli kalın, ve elle tutulur olan bir insan nasıl bu kadar yuceldi anlamak için turk insanını azıcık tanımak yeterlidir.
    bu dünya da bizim kadar ahlaksız başka bir toplum illaki vardır. ancak bu sorunun asıl kaynağının din kurumu olduğu aşikardır. tabii bu dinin islam olduğu musluman ulkelere bakarak anlaşılabilir. istatistikler biraz kurcalandığında dünya üzerinde ki ahlaksızlıkların merkezinin bu ülkeler olduğu kabak gibi ortaya çıkıyor.
    enteresan olan islam dininde, hırsızlık, ruşvetçilik, gıybet, tecavüz suçtur ve cezası vardır. ancak bu dini kuran kişi ve ondan sonra gelen çıkarcı kişiler dinin bazı kurallarını eğip bukmuşler kendilerine göre yorumlayıp şekillendirmişlerdir. bugün islam dünyasının yaşadığı tüm olumsuzlukların kaynağı bu suiistimallerdir.
    maalesef bizim de sorunumuz budur. tabii ki şu anda ülkeyi yöneten kişi dahil ülkemizde yaşayan insanların büyük bolumu bu suiistimalleri kullanıyor.
    recep tayyip erdoğan gibi kişilikler sadece ülke için değil tüm dünya için tehlikelidir.
    hayat yandaş kanalarda olduğu gibi cennet olarak gosterildikçe bu kişi daha da ileri gidecek, ancak bir gün birileri dur diyecektir.
  6. geçen benim oğlan durduk yerde "baba recep tayyip erdoğan kim?" diye aniden soruverdi. öyle boş bir animda, birdenbire. apistim kaldim. ne diyeceğimi bilemedim. hemen saf ayağına yattım. "bilmiyorum, kim?" diye soruyu geri savuşturdum. bir yandan da deli gibi merak ediyorum cevabı.

    + başkan
    - ne başkanı?
    + türkiye'nin başkanı, dogru mu?
    - evet doğru. cumhurbaşkanıdır.

    demem o ki rte 5 yaşındaki bir çocuğun bilincine bile girebilen bir siyasi figür. hayrete şayan bir olay bu.
  7. mustafa kemal atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin, kendisine yakışmayan bürokratı.

    gecenin bir vakti, bakirköyden taksime ilerleyen sarı dolmuşun kapısı açılır, içeri elinde siyah bir torba olan gençten bir çocuk biner. takribi 3-4 dk sonra aynı cocuktan ortaya "tayyip kalp krizi gecirmis,ölmüş" cümlesi yükselir. dolmuş buz keser, şoför dikizden çocugu keser, öndeki dayı bi huzursuz, en arkadaki ben, haber gerçek olsa bile saklarlar belli bir süre, mümkün değil diye düşünürken huzursuz dayi "olmaz öyle şey" diye naralanır. tayyibin ölebileceğine mi inanmaz, haberi çocukdan aldığından mi güvenemez belki de ölümsüzdür uzun adam. çocuk dayının kulagına eğilip ;
    - abi itiraf et, yedin dimi bi an
    - yer miyim ben be, zırvaladığın belli
    - bir gün olacak be abi, az önce nöbet tutan polislere de aynı şeyi söyledim. kafan mı iyi lan senin diye tartakladılar. ölecek abi, vadesi dolacak sonra sizlere ömür.
    kaptan müsait bir yerde der akabinde çocuk, elindeki siyah poşetin içinden şişe şıngırtıları gelir, kafası iyiydi demekki daha da iyiye gidecekti gecenin ilerleyen saatlerinde. korkmuş şoför ve huzursuz dayı için aynı şeyleri söylemek zordur artık.
  8. türkiye cumhuriyetinin cumhurbaşkanı. böyle giderse yakın zamanda ilk başkanı olucak.
  9. türkiye'deki siyasetçilere bakınca üzülerek itiraf etmeliyim ki doğu perinçek'ten sonra en yetenekli lider. kemal kılıçdaroğlu tamam iyi niyetli olabilir ama halkı peşinden sürükleyebilecek biri değil. devlet bahçeli ise hizmet değil koltuğa yapışma derdinde sanırım ülkücüler bile müthiş bir lider diyemez. selahattin demirtaş ise çok iyi bir giriş yapmış olsa da devamını getiremedi.

    doğu perinçek ise yüzde bir oy alamamasına rağmen türk siyasetinde var olmayı başaran biri. ne adamlar geldi geçti adam hala siyaset peşinde.