• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.51)
suç ve ceza - fyodor mihailoviç dostoyevski
suç ve ceza, rus edebiyatının en çarpıcı örneklerinden biridir. romanda, sefil ve hastalıklı bir hayat süren raskolnikov adlı gencin işlediği cinayet, cinayet öncesi ve sonrası yaşadığı buhranlar anlatılmaktadır. raskolnikov, geliştirdiği teorilerle cinayetin haklı sebeplerini düşündürmeye zorlar. nefis ruh tahlilleriyle donatılan eser, okuru romana hapsederek, onları da birer hikâye kahramanına çevirir. mantığın gerçekleriyle vicdanın sesi arasında kalacağınız bir başyapıttır bu. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. !---- spoiler ----!

    "suç, toplumsal düzenin bozukluklarına karşı bir protestodur."

    !---- spoiler ----!
  2. raskolnikov'un parasızlığı yolunda toplumun parasızlığını karşılaştırır biraz.düzen içersinde toplumda parasızlıkla yıkılan hayatların yolundan kendi yolunu anlamaya çalışır bu genç adam.bu genç adam kendi acınası hayatında başkalarının acınasınılıklarının ne kadar farklı veya benzer olduğunu görür.
    ardından bu yolda bu zorluklarda insanın nereye sürüklenebileceğini basit biraz da haklı bir yoruculukla anlatır yazar.insan olmanın ihtiyaçlar içine sıkışmış bir vaziyette ne kadar korunabilip ne kadar korunması gerektiğini irdeleyen bir bakış açısını ele alır.küçük hesaplar gelgitler kaçamak planlar kısacası zorluklarla yoğrulan bir kaderin sürüklenişidir.suçun toplum vicdanıyla, sosyo ekonomik nedenleri, karakter kaynakılıkları üzerinden yapılan eylemleri okuyucunun vicdanına, insiyatifine kendi yazarlık payıyla sunduğu bu şaheser rus edebiyatının eskimeyen eserlerinden.
  3. hukuk fakültesi 1. sınıfta hocalarımızın hemen hepsi bu kitabı okumamızı tavsiye etti bize. başka kitaplar da önerdiler ama hepsi suç ve ceza konusunda hemfikirdi. okuduğumda çok etkilemedi beni. yani güzel bir hikayeydi, sürükleyiciydi ve zaten kitap okumayı seven biri olduğumdan dostoyevski' nin o kimi zaman uzun cümlelerini sevmiştim. bir iki tespiti de çok iyiydi ama daha fazlasını vermemişti bana kitap. oysaki tüm zamanların en önemli kitaplarından biri ve tüm zamanların en önemli yazarlarından birini okuyorsam daha farklı şeyler anlamam, hissetmem gerek diye düşünmüştüm. kitabı bir daha okumayı da düşünmedim. okumuş ve anlamıştım. anlamadığım cümle, olay kalmamıştı kitapta. bir süre sonra neden bu kadar önemli bu yazar ve bu kitap sorularını sormayı da bıraktım zaten.

    zaman geçti, dersler, sınavlar vs derken hukukun doğuş nedeninin, hukuktaki tüm tartışmalı konularının genel hatlarıyla bu kitapta yer aldığını fark etmeye başladım. dostoyevski, ahlak nedir? hukukta vicdana yer var mıdır? evrensel ahlaktan söz edilebilir mi? cezanın amacı nedir? suçun unsurları nelerdir? hakkaniyet nedir? vb. pek çok karmaşık kavramı bu kitabında farklı bakış açılarıyla değerlendirmiş dahası bunu muhteşem bir hikayenin içine yedirerek bir roman yaratmış ve tüm bu karmaşık, felsefik sorulara cevap arayıp o muhteşem kurguyu yaparken bir de üzerine edebi değerlerden ödün vermemiş ve bana göre -başka pek çok insana göre de- dünyanın en büyük romanlarından birini yaratmıştı.

    hayatımda okuduğum ve sanırım okuyabileceğim en iyi romandır suç ve ceza. çünkü 5-6 sene geçmesine rağmen hala üzerine düşündürüp kendinden bahsettirebiliyor. dahası her kitap zaman geçtikçe yavaş yavaş etkisini yitirir oysa suç ve ceza zamanla daha çok etkiliyor beni tekrar okumadığım halde üstelik. hukuk bilgim arttıkça, yasaların, hukukun nasıl var olduğuyla ilgili bilgiler edindikçe suç ve cezadan yeni anlamlar çıkarıyor, yeni noktalar keşfediyorum. sırf bu bile onun ne kadar yoğun bir içeriğe sahip olduğunun bir kanıtı aslında.

    dünyanın gelmiş geçmiş ve gelecek en büyük yazarlarından biri tarafından yazılan; tarihin yazılmış ve yazılabilecek en iyi romanlarından birisidir.

    bir sitede bu yorumuma şu eleştiri geldi; ''okumamışsın anlaşılan vaktiyle anlatılırdı hocası öğrencisine 20 gün süre vermiş okuması için hocası sorduğunda 20. günde ne anlam çıkardığını öğrencinin cevabı şu olmuş olay moskovada geçmiş''

    cevap vermeye lüzum göreceğim bir insan değildi kendisi. ama burada cevap yazayım. anlatılırdı dediği hikaye bir woody allen esprisidir. espriye konu kitap suç ve ceza değil savaş ve barıştır. olay moskovo' da geçiyor dememiştir, olay rusya' da geçiyor demiştir kaldı ki suç ve ceza' daki şehir de moskova değil s. pettersburg' dur.
  4. işin felsefi kısmı ayrı bir pencerede uzun uzadıya tartışılabilir mahiyette. ama ben raskolnikov'un hayat tarzına, yaşadığı şehre hayran oldum. fakat raskolnikov'un kendine hayran olduğum falan yok. zira kendisi birazcık aptal bir karakter. aynı zamanda edebiyat tarihinin en güçlü karakterlerindendir de benim gözümde tabii.

    sırf bu roman yüzünden bir ara çatı katında bir dairede yaşama hayalleri kurardım. hoş bu hayalim hala var ama böyle dairelerin nadir bulunduğundan eskisi kadar hevesim kalmadı.

    düzeltme:izmir'in için konuşuyorum elbette
  5. henüz bir kere okuduğum, okumamın üzerinden epey bir vakit geçmiş olan ama yeniden okumaya istek duyduğum eser. raskolnikov'un yapabildiği için değil de onu zamanın rusyasında o şekilde yaşama iten sisteme karşı çıkmak için cinayeti işlediğini düşünmüştüm hep. romanın en büyük açmazı da bence yaşam şartları çok zor olan bir genç, gencin yaşlı bir kadına olan borcu ve bu kadının yaşamayı pek de hak etmeyen biri olması sac ayağının aşırı dengeli halidir. zaten cinayette bu dengeye bir başkaldırıştır. eğer bu ayaklardan biri olmasaydı cinayet işleyemeyecek kadar da vicdanlı biri olduğu hissine kapılmıştım kendiyle hesaplaşmalarından.

    not: gerçekten okuyalı epey bir zaman oldu. eğer yanlış hatırladığım bir nokta varsa lütfen uyarın.
  6. 2014 senesinin başında dgs sınavına hazırlanıyordum. kitap okuma alışkanlığım yoktu o güne kadar. bir gün okadar sıkıldım ki , aranıp duruyorum. eski eşyaların yanında bu kitabı buldum ve okumaya başladım. kitap inanılmaz bir şekilde beni kendine bağladı , hiç kitap okumayan ben , bırakamaz oldum. bütün karakterler sanki odamın için de dolaşıyordu. dostoyevski'nin suç ve ceza'sı beni kitap okuma aşığı yaptı. hala kitaplığımı süslüyor hâla orada ve hâlâ en sevdiğim kitap...
  7. adam akıllı biri çevirmişse yaşayarak okunacak kitap, 3 ayda okumuş ve razumuhin karakterini gerçek hayatta olsa da tanışsam dediğim, muazzam senaryo, muazzam karakterlerden oluşmuş kesinlikle okunması gereken kitap. tavsiyen iletişimden veya nihal yalaza dan okunması..
  8. al capone'un mahkemede savunma yapmadan önce bu kitabı okuduğunu düşünüyorum.
    cakal
  9. raskolnikov'un tüm insanların refahı için bir kan emiciyi yok etmesiyle başlayan ''suç'' kısmı ve buradan aldığı hiç bir ganimeti kendisi için harcamayıp, ihtiyaç sahiplerine bonkörce dağıtması, ve her şeyin sonunda yakalanma korkusunun üzerine kurmuş olduğu baskıya dayanamayıp suçunu itiraf etmesi ve bu şekilde ''ceza'' kısmını görmemizle sonuçlanır.

    insan, kitabı kapattıktan sonra biraz bir süre kalakalıyor ve şimdi ''hangisi suç ve nasıl bir ceza?'' sorusunda buluyor kendini..
    ozeus
  10. benim için kitabın tek cümlelik özeti, cinayet işlediğini itiraf eden raskolnikov'a sonya'nın söylediği "sen kendine ne yaptın böyle?" sözüdür. dostoyevski yarattığı kahramanları sadece fiziksel tasvir etmekle kalmıyor, daha önce hiç yapılmadığı kadar ruhlarının derinliklerine iniyor.