• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.51)
suç ve ceza - fyodor mihailoviç dostoyevski
suç ve ceza, rus edebiyatının en çarpıcı örneklerinden biridir. romanda, sefil ve hastalıklı bir hayat süren raskolnikov adlı gencin işlediği cinayet, cinayet öncesi ve sonrası yaşadığı buhranlar anlatılmaktadır. raskolnikov, geliştirdiği teorilerle cinayetin haklı sebeplerini düşündürmeye zorlar. nefis ruh tahlilleriyle donatılan eser, okuru romana hapsederek, onları da birer hikâye kahramanına çevirir. mantığın gerçekleriyle vicdanın sesi arasında kalacağınız bir başyapıttır bu. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. ''acı ve üzüntü, engin bir bilinç ve derin bir yürek için her zaman zorunludur. [...] bence gerçekten büyük insanlar, büyük acılar çekmek zorundadırlar.''

    onlarca altı çizili satır arasından bence bu şaheseri en iyi özetleyen cümle bu olduğu için bu cümleyi alıntıladım. suç'un ve dolayısıyla kötü'nün ne olduğu ve ne olmadığı diyalektiği üzerine temellenmiş bir edebiyat-sanat eseri, belki de yeryüzünde insan elinden çıkabilecek, yazılmış ve yazılabilecek en iyi roman.

    kitap en başından en sonuna, her bir karakterinin kişiliğinin ince bir dantel gibi işlenişi, ruh hallerinin ve kişiliklerinin yansıtılmasıyla, sanki bir gerilim filmi izliyormuşçasına gerçekçi tasvirleri ile sadece klasikleri klasik yapan şeyi açıklamakla kalmaz, bir başyapıtın ne olduğunun kanlı canlı örneği olarak çıkar karşımıza.

    hayır kolay değildi okumak, çoğu okurun bir kitaptan beklediği o akıcılık bunda yoktu. aksine ağırdı, sadece özveriyle, anlayarak, acıyla, yaşayarak okuyanlara teslim ediyordu kendisini ve kimbilir belki de o kadar yaşayarak okumaya çalışsam da benim de ıskaladığım noktalar, ince detayla vardı ve bunu düşünmek bile içimde bir burukluk yaratıyor şimdi.

    karakterleri, tasvirleri, kendine has üslubu, psikolojik tahlilleri, sadece toplumsal sorunları değil, varoluş sorunlarını irdeleyen, çarpan, bölen ama net bir sonuca da ulaştırmayan ve bu yönüyle sadece kurgusal olarak zirvede olan bir edebiyat ürünü değil aynı zamanda bir felsefe kitabı suç ve ceza. edebiyatı, sanatı, felsefeyi, psikolojiyi, sosyolojiyi bu kadar iyi harmanlayabildiği için de bir başyapıttır.

    son olarak, şimdiye kadar okumadığım için utansam ve hayıflansam da bir yandan da şuanda hissettirdikleriyle iyi ki şimdi okumuşum hissini yaşatıyor. ne yazmalı başka bilemiyorum, tüm muhteşem sanat eserleri de kelimeleri kifayetsiz bırakmaz mı zaten?
  2. okuduğum kitaplar içerisinde; bana en çok gerçekmiş hissiyatını veren kitap.
    günlerce etkisinden kurtulamadım, bir insan nasıl böyle geniş, yüce bir zihne sahip olabilir tanrım diye söylendi durdu iç sesim.

    yazılmış en iyi kitaptır.
  3. bende kötü anısı olan kitaptır.

    suç ve ceza kitabını okumaya başladığımda üniversiteyi çoktan bitirmiş, işe başlamıştım. bir gün öğle arasında elimde kitabım okurken bir iş arkadaşım yanıma gelip küçümser bir şekilde "ayy daha yeni mi okuyorsunuz suç ve ceza kitabını" dedi. kendini kitap kurdu gibi görüp de çevresindekileri böyle konulardan ötürü küçük gören insanlara oldum olası sinirlenmişimdir. elimde değildi o konuşmadan utanmasını ya da bir daha bana ya da bir başkasına aynı şeyi yapmamasını sağlamam gerekiyordu.

    bunun üzerine kitabı kapatıp kendisi ile konuşmaya başladım. "siz ne zaman okudunuz acaba" diye sordum. "ben okuduğumda lisedeydim" dedi. "ben lisedeyken günde 8 saat orkestra çalışmalarıyla, üstüne kalan zamanım da piyano ya da keman çalmaya çalışmakla geçiyordu, ben suç ve ceza'yı okumayı bildiğim ve gözlerimi kaybetmediğim sürece okuyabilirim, ama siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın benim kadar keman çalamayacaksınız" dedim. o günden beri benimle konuşmuyor ama bir daha böyle bir davranışta bulunmayacağına da emin oldum diyebilirim gönül rahatlığıyla.

    insanın hayatında bir kere değil farklı zaman dilimlerinde üç-dört kere okuması gereken bir kitap suç ve ceza
  4. 2 kere okuduğum kitap. ilkini orta okulda ikincisini üniversiteye geçerken okudum. ilk okuduğumdan en çok aklımda kalan raskolnikov'un sürekli bi hastalık haliydi. okudukça beni bile halsizleştiriyordu sanki. ikinci okuşuyum ise çok daha faydalı oldu bence. çünkü ondan aklımda kalan basit bir his değil, aksine çok ciddi bir iddianın tartışmasıydı. bu iddia kitapta direkt geçmiyor ancak insanı buna düşünmeye sevk ediyor bence.

    'bir cinayet meşru olabilir mi?'

    iddia buydu. kurbanın çok kötü bir insan olması, katilin daha iyi bir insan olması ve bu cinayetten gerçekten ihtiyacı olan bir fayda sağlayacak olması ve en önemlisi kurbanın ölümünün dünyayı birçok insan için daha iyi bir yer haline getirecek olması cinayeti meşru kılabilir miydi?
  5. !---- spoiler ----!

    ‘yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir fırtınayla sarılmış durumda yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmamda gerekse o şekilde yaşamak, şu anda bir yarım saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir.’ yeter ki yaşasam, sırf yaşasam! nasıl olursa olsun, ama yeter
  6. kitap kronolojik olarak ceza ve suç şeklinde ilerliyor. yani kitabın adı ceza ve ceza olmalıymış. ama sadece 'ceza' değil.
  7. bence bu kitabı böyle büyüten ve güzel kılan başlıca sebeplerden birisi, kitapta varedilen bütün karakterlerin, 'tip' değil 'karakter' olması. her birinin derinliğine inebiliyor, nefret edebiliyor ya da sevebiliyorsunuz. yani bir ilişkiniz oluyor onlarla. ana karakter raskolnikov'a ise adeta 'dönüşüyor'sunuz. bana öyle olmuştu en azından. içimde tuhaf bir suçluluk duygusuyla yaşamıştım bir süre. ayrıca cinayet olayını kitabın başında gerçekleştirilen dostoyevski, olaya değil olayın etkilerine odaklanmamızı sağlıyor. bence bu da onu özel kılan taraflardan biri. kısacası kitabı elinize alın ve dostoyevski'nin çatlaklarınızdan içeriye sızışının keyfini çıkarın.
  8. şu sıralar okumak istediğim ancak hangi yayını tercih etmeliyim bilemediğim kitap. daha önce bratya karamazovı' yı dandik bir yayından aldığım için pişman olmuş ama 600 700 sayfa okuyunca da bırakmak içimden gelmemişti. tavsiye vermek isteyen yazarların bir mesaj uzağındayım, şimdiden teşekkürler.
  9. okurken raskolnikov ile aynı duyguları hissedebileceğiniz,ruhsal betimlemenin sizi kitap içerisinde sürükleyeceği güzide roman.
  10. muhteşem bir karaktere sahip, muhteşem bir kitaptır. okuduğum yüzlerce kitap içinde, 18 yıl sonra bile adını hatırlamaya devam edebildiğim iki karakterden biridir, raskolnikov. ne zaman aklıma gelse, gecenin bir yarısı, soğuk bir petersburg sokağında evine yürüyen raskolnikov'un sefaletinden, içim üşür benim. ne zaman aklıma gelse yüksek sesle bir kez "raskolnikov" derim.