1. olaya ayar olan abi yardımcısı bona dea yı aradı.. bonda dea kankisi merc le kedi fuarındaydı.
    +olay yerine git ufak tefek işlerle beni uğraştırıyorsun.. diye atarlandı
    olay yerine gelen bona clifford clavin'le coolcat'i incelemeye başladı. hain kunduz otopsi için bekliyordu. otopsiden çıkıp evlenmeyi planlıyordu.
    bona dea ve clifford clavin coolcat i incelerken
    bona- bi ara bu satanistler falan vardı. belki öyle bi şeydir. ayinden çıkışta öldürdüler coolcat i
    clifford clavin - nası la? öldürecekse gaza gelip ayinde öldürmüştür. çıkışta niye öldürsün öyle liseli gibi?
    bona - adam coolcat miş
    clifford clavin - şimdi deadcat olmuş. ara la amirini...

    bir ceset daha bulunur..ölen kimdi???? youreads 1 yaşında zirvesine katılanlanlardan birimiydi???
  2. acaba bir seri katilden söz edebilir miydik? bu youreads dedikleri neydi? tehdit oluşturabilecek bir örgüt müydü? eğer böyle bir topluluk varsa gerçekte hangi düşünceyi temsil etmekteydi ve kimleri kızdırmış olabilirlerdi?

    akıllarda pek çok soru işaretiyle ekip büroya geri dönmüştür. tek istedikleri simsiyah bir kahve eşliğinde poğaça börek allah ne verdiyse karınlarını doyurup düşüncelerini toparlayabilecekleri bir on dakikaydı. ancak abi büroya adımını attığı gibi bunun olmayacağını anlamıştı. işte senelerdir herkesten sağladığı(!) öz kızı regina orada, üstelik insanların sırlarını büyük ustalıkla öğrenmeyi başaran deanmoriarty ile birlikte kahve içip ekler yiyordu...

    abi bir şey söyleyemeden kızı onu bu durumdan kurtarmıştı. "konuşmamız gerek!"
  3. - o arada clifford clavin , bona dea, hain kunduz ceset hakkında beyin fırtınası yapmaya çoktan başlamıştı. clifford clavin ''çorapları çok kaliteli. zengin biri olmalı'' dedi. o detayla ne hain kunduz nede bona dea ilgilendi. hain kunduz ise vücudundaki ve boynundaki kesik izlerinin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. çünkü kesikler bir bıçak ile yapılmamıştı. ince ve derindendi kesikler. bona dea ile hain kunduz maktülü incelerken, clifford clavin yine sıradışı bir şeyler düşünmüştü. maktülün giysilerine bakmaya ve ceplerini karıştırmaya koyuldu. maktülün cebinde youreads yazan bir kitap ayracı buldu. kitap ayracı bir bıcak gibi keskin ve sertti. kitap ayracını kontrol ettikten sonra ''o kesik izleri buna mı ait'' diyerek kitap ayracını gösterdi cliff. kitap ayracını gören hain kunduz ile bona dea başta cliff'i yine önemsemesede biraz düşündükten sonra birbirlerine anlamlı bir şekilde bakarak mantıklı olabileceği kanısına vardılar.
  4. tüm şüpheler computerguy üzerinde toplanmıştı.. abi nin yanında ne işi vardı??
  5. önceki gecenin gerilimi computerguy'ı esir almıştı. bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun sesine hızlı adım sesleri karışmıştı. ayak sesleri, temposunu yağmura odaklamış gibi şiddetini arttırıyordu. karanlığın içine kaçan bir adam ve arkasından kovalayıp küfürler savuran adamlar... cumputerguy olduğu yerde donakalmıştı. fazla içmişti ve zihni doğru işlemiyordu. takip etme isteği duydu. kovalayan üç adamın arkasından gizlice ama hızlı bir şekilde takibe koyuldu. kaçan genç bir parkın içinden gitmeyi düşünmüştü. böyle yaparak belki de bir yardım bulma ümidini taşıyordu. park dümdüz bir yoldan ve bu yolun kenarlarına dikilmiş çam ağaçlarından ibaretti. parkın sonuna geldiğinde artık kaçacak bir yerin olmadığını görünce genç bedenini bir ürperti kapladı. köşeye sıkışmış bir fare gibi hissediyor, birazdan gelecek cellatlara nasıl yalvaracağını planlıyordu. aniden gözüne bekçi kulübesi takıldı ve oraya doğru koşar adımlarla gitmeye başladı. kulübeyi yumrukluyor, içeriden bir yardımın gelmesini umuyordu. az sonra boğazını saran iri yarı bir el onu tutup yere fırlattı. "bizi çok yordun. seni zevk alarak yavaş yavaş öldürmeyeceğim. en azından koşman buna yaradı.", dedi ve silahını çıkarıp gence yöneltti. cumputerguy çam ağacının arkasında kendini güvende hissetmiyordu. çok koşmuştu ve sessizce nefes almak onun için zor oluyordu. gördüklerine inanamıyor az sonra olacakları merakla bekliyordu. adamın genci öldüreceğine emin olduğu anda oradan uzaklaşma iç güdüsüyle bir kaç adım geri attı. ayağı çam ağacının köklerine takıldı ve yağan yağmurun oluşturduğu çamur birikintisine düştü. bu epey gürültülü olmuştu ve silahlı adamın dikkatini hemen çekmişti. kendisine doğru gelen adamı görünce ne yapacağını şaşırdı ve geldiği yoldan kaçmaya başladı...
  6. olay yerine gelen abi cesede eğilip baktı
    - neeeh neeehh nayır nolamaz dedi
    -töbe de sana bunu kim yaptı?
    abi üzülmüştü. yardımcısı bona dea ve komiser clifford clavine bağırdı katiliii bulunnn!!!!!!!
    katil kimdi?? yoksa kanzuk muydu?? yazarlarını youreadsa kaptıran kanzuk intikam mı alıyordu??

    derken bir ceset daha bulundu. cesedin üzerinde youreads kitap ayracı vardı..
  7. abi yürüyün gidiyoruz
    hayali nereye amirim
    abi çorbacıya oğlum ekip açlıktan bayılmak üzere... aç karnına cinayet çözülür mü çık çık...
  8. gecenin ilerleyen saatleriydi ve ekip çorbacıdan içeri girer girmez burada bir tuhaflık olduğunu sezdi. kaybedecek zamanları yoktu ve içeriye "iki paça bir ezogelin!" diye siparişi verdi abi. herkes birbirinden bekliyordu ilk sesi. çorbalar geldi ve ilk bir iki yudumdan sonra sessizliği bozan hayali'ydi:
    ...
  9. "baskerville malikanesinde olanları duydun mu abi?" diye sordu hayali.
    "baskerville malikanesi mi?" diye sordu abi, şaşırmıştı.
    "evet, orası" dedi hayali, " hani şu sarıyer sırtlarında, zirve avm'nin hemen çaprazındaki malikhane. dün orada da bir cinayet işlenmiş. o muhitte eski aileler, zenginler oturur, bilirsin. maktülün cesedi, çayırlıkta parçalanmış olarak bulunmuş...sanki vahşi bir hayvan saldırmış gibi."
    bu isim bir yerlerden tanıdık geliyordu abiye. "baskerville...hmmm..." diye mırıldandı. sonra birden aklına geldi. baskerville'lerin laneti... çocukken duymuştu öyküyü abi ama hiç inanmamıştı.
    abi birden ayağa kalktı. "çabuk ol hayali", diye heyecanla konuştu. "oyun hareketleniyor. gidip bir an önce pipomu ve şapkamı almam lazım"...
  10. ...isimlerin hiçbir önemi yoktu.bir gün sabah uyandıklarında -betondan canavarlar yüzünden- güneş doğmuyordu.o zaman uyandıkları zamana sabah demek ne kadar doğruydu.ölmek için mi yaşayoruz uleyn biz diyerek uzay aracına otostop çekmeye koyuldular "akın var güneşe akın"...