1. bedavacı. bu ne diye soracak olursanız, ben çocukken mahallemize kamyonetle bir abi gelir kamyonetindeki tava, tencere akla gelebilecek her türlü küçük mutfak ve ev eşyasını satar, hiçbir senet sözleşme olmadan mahallenin hanımları bunları taksitle alır, haftadan haftaya geldikçe parasını öderdi. bedavacı geldi bedavacı diye anons ederdi. ben bu abiyi her hafta camdan izlerdim. ve aileme büyüyünce bende bedavacı olacağım dermişim. nitekim büyüdüm ev eşyası satmasamda insanlara enerjimi, sevgimi,zamanımı verdim ve karşılığını alamadım. evet ben büyüyünce bedavacı oldum.
  2. subay.

    dedem subaydı hep ona özenirdim. ama biraz psikopat bir insandı kendisi. bu sebeple ailem "deden gibi kafayı sıyırırsın sonra" diyerek beni vazgeçirmeye çalıştı hep. başardılar da...
  3. astronot. bunu istemeyen çocuk yok zannımca. acayip albenili ve gizemli. astronot olmayı istemeyen çocuk beyaz yakalı doğmuştur, hayat damarlarından biri kopmuştur.
    sezgi
  4. şapka ve kıyafet tasarımcısı ^^
  5. trafik polisi: nerden duyduysam rüşvet aldıklarını ve iyi para kazandıklarını duyduğum için
    kamyon şoförü araba ve uzun yol merakı ve kornaların sesleri. (hala istiyorum bunu okulu falan bırakırsam ya bar açarım ya da uluslararası tır şoförü olurum, 23 saatlik tırla yolculuk maceram var zor ama zevkli bir meslek)
    edit: neyseki tır şoförüm homofobikti buna asılan italyan gayleri nası dövdüğünü anlattı falan kestaneyi çizdirmedim yani.
    wtf
  6. ciddi ciddi itfaiyeci olmak istermisim hep.

    su anda hayatin beni getirdigi noktadan donup ardima bakiyorum da, ne ara itfaiyeci olmak isteyen cocugu ''yansin ibnelerin alayi, su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim'' diyen bir herife donusturmus bu hayat, anlam veremiyorum.
  7. ben de astronot olmak istiyordum.
    çocukluğumdan beri uzaya ilgim var.
  8. çocuk milleti kararını çok değiştirir, bu nedenle bir değil birden fazla meslek isteğim olmuş(tu)

    kariyer planıma "inek" olma isteğiyle başlamışım. hatırlamıyorum, sanırım süt almaya gittiğimiz yerde sağılan bir inek görmüşüm. gerekçem de "ne güzel sütün sağılıyor" muş.

    düşününce mantıklı aslında, arada sırada gelip halini hatırını soran var, etrafında arkadaşlar var, yediğin önünde yemediğin arkanda.

    hatırladığım ilk meslek planım "bakkallık" tı. tezgahın arkasındaki yüce insan. o tezgah ki benim boyumun iki katı. kendi başıma gidip alış veriş yapamayacağım kadar büyük ve ulvi mekan. duvarlardaki raflar gofret ile kaplı ve allah sizi inandırsın mekanda gazoz bile var.

    sonra büyüdük biraz. her erkek çocuğu gibi otomobillere merak saldık. meslekleri kulaktan duyma da olsa tanıdık. mühendis diye bir şey duyduk. "araba mühendisi" olmak istedik.

    zaman ilerledi, arabaların robotlarla yapıldığını öğrendim, "robot mühendisi" olmak istedim.

    aradan yıllar geçti, çeşitli aşamaları atlata atlata elektronik mühendisliği mezunu, ama otomasyon konularında bilgisayar yazılımı geliştiren biri oldum.

    sondan başa doğru gidersek, robot yazılımı geliştirdiğim de oldu, otomobil fabrikasında çalıştığımda. hatta otomobil fabrikasında bir robotun yazılımına müdahale ederken ufak bir "/" karakteri eksikliği nedeniyle robota otomobil parçalatmışlığım bile oldu.

    bakkallık yapmadım ama otomatik depo sistemi projesinde yazılım geliştirdim. siparişi ver, robot gitsin raftan istediğin şeyi alsın getirsin türünden bir iş. ya da malzemeyi ver, boş bulduğu yere gitsin yerleştirsin.

    aklımdan başka hangi meslekler geçmişti hatırlamıyorum. çalıştığım projelere baktığımda sanırım aklımdan ne geçtiyse bir şekilde kendisi ya da benzeri olmuş, ortaya karışık bir şey çıkmış.

    ama sanırım ilk isteğim de gerçekleşmiş. an itibarı ile bir ofis içinde üç kişi yan yana çalışıyoruz. arada sırada birileri gelip bir şeyler sorup gidiyor. yemek de bedava. büyüdüm ve inek gibi bir şey oldum ben.
  9. 3-11 yaş aralığında:balerin^:ritmik cimlastikçi^ olimpiyatları, yarışmaları izler, sporcuları kıskanırdım. ayaklarındaki pointlere bile hayrandım.

    11'den sonra bir şey oldu ve ne istediğimi bilememe rağmen tanımlayamamaya başladım. soranlara öğretmenlik, radyoculuk, spikerlik, müze rehberliği diye hepsini birden sıralıyordum.

    sonuç ne mi oldu? hepsi birden.