1. tarifi için neden çok kafa yorulduğunu merak ediyorum. her şeyi bilmek zorunda hisseden ademoğlu, buna da el atmadan geçemiyor elbet. aşk mıdır, sevgi midir, bağımlılık mıdır, alışkanlık mı yoksa.. ya da merhamet dolu bir duygu yoğunluğu mu? her biri kendi içinde bambaşka dehlizlere açılan tüm bu olguların insanda ne yönde zuhur edebileceğini kim bilebilir ki?

    aşkın acıyla yoğrulmadığını da bilmeyen yoktur. öyle ki, buna da fazla anlam yükleyip ömründe sadece bir kere aşık olacağını sanan da vardır. ben böyle güzel hisler barındıran, kanı kaynatıp hormonların pusulasını şaşırtan bir duygunun insanın ömrüne bir kere enjekte edileceğine doğrusu inanmıyorum. ayran gönüllü olmaktan da ayırmak gerek pek tabi bu noktada. maymun iştahlı bir duyguya alet olabilecek kadar da bayağı olamaz elbet ama insanın sadece insana duyduğu değil; ufkunu açıp onu yeni bir heyecana bürüyen her şeye karşı aşk besleyeceğine inanıyorum. salt insan ile sınırlı tutmak haksızlık olur. bunun dışında karşı tarafı da çok mana yüklenmesine yine karşıyım. bende olmayan bir şeyi karşımdaki nasıl olduğu gibi yüklensin? tamamiyle o'na bağlamak da safça geliyor.

    bu manada da herkesin belli bir kapasiteye sahip olduğunu düşünüyorum. gerek duygusal anlamda gerek fizyolojik reaksiyonlara verdiği tepkisi, gerek hayat görüşü.. yani aşkını etkileyecek ne varsa..