1. azizim iyi çay demlemenin püf noktalarını aşağıda izhar ediyorum;

    -çay porselen demlikte(ısı demliğe eşit dağılır) kısık ateşte demlenir,
    -musluk suyu kullanılmaz,
    -filiz çayı kullanılır,
    -su demliğin alt kısmında uzun uzun kaynatılırken üst kısma koyulan kuru çayın hafifçe kavrulması sağlanır,
    -demliğin ağzı hava almayacak şekilde kapatılır, aroması korunur,
    -servis etmek için çayın çökmesi beklenir,
    -kesinlikle ama kesinlikle demliğin üst kısmı herhangi bir temizleyici maddeyle yıkanmaz.

    değinmeden geçemeyeceğim bir husus da şudur ki; servis edilirken bardağa, önce suyu sonra çayı koyan zihniyet, etma eylama boğaltma habu uşağı! sen bütün enerjini o renge, kokuya, o kutsal hazneye harca sonra çaya poşet çay muamelesi yap! yok öyle bir şey kuvvetler ayrılığına ters.
  2. çok içilince kalsiyumların çişle vücuttan atılmasına neden olur maalesef.

    demlenmişindense o çiğ çiğ kokan taze halini daha çok severim ben. çaydanlıktan ilk çayı evde misafir varsa da kendi bardağıma doldururum bu yüzden. zaten muhtemelen 5-10 dk içinde koyduğumdan başkası da onu içmez. suyunuysa ilk başkasının bardağına kakalarım ki kireci bana gelmesin.^:swh^ tabi bazen içime sinmiyor suyunu ilk boşa döküyorum.

    çayın tadını alabilmek için şekersiz halini daha çok severim. ortaokuldan beri hemen hemen. aslında küp şekerlerin hayvan kemiği kullanılarak beyazlatılıp yapışırıldığını söylemişti bana ilkokulda kantindeki abi, ondan beri içmiyorum şekerli. o zamandan vejetaryen olacağım belliymiş lan.

    babamdan öğrendiğim, çaydanlığın üstüne biraz su konulur, o kaynatılır, böylece üst ısınır ki çay çabuk çöksün, demini salsın. sonra çayı arzuya göre yıkayıp üste koyuyoruz. alttaki su kaynayana kadar o da haşlanıyor. kaynadıktan sonra da demlenmesi için su ekliyoruz. herkes farklı farklı demliyor gözlemlediğim kadarıyla.

    tabi aslında siyah çay üzerinden yorum yapıyoruz, elalemin kültürlerinde zibilyon tane çay çeşidi var.

    bi de bunu sütlü içiyorlar. acaba nasıl içebiliyorlar anlamış değilim.
  3. bizler için ab-ı hayatın ta kendisi olan içecek. aynı zamanda da bu içeceğin kaynağı olan bitki.

    peki bizler için bu denli önemli olan bu güzel içecek ve kaynağı olan bitki hakkında neler biliyoruz?
    öncelikle çay bitkisi hakkında bir kaç bilgi verirsek, çayın ana vatanı Çin'dir. buradan dünyanın geneline yayılmıştır. çay bitkisinin yetişebilmesi için nemli bir ortam şarttır ve hepimizin bildiği üzere ülkemizde bu şartlara en çok uyan yer rize ve çevresidir.

    çay bitkisi ülkemize gelişi ile ilgili pek çok söylence var, ancak kesin olan çayla tanışmamızın osmanlı döneminde, çayın dikimi ve üretiminin ise cumhuriyet döneminde gerçekleşmiş olduğudur.

    çay üretimine bakacak olursak dünyada en fazla çay üreten ülkeler:
    -çin
    -hindistan
    -kenya
    -sri lanka
    -türkiye
    sıralamanın tamamı için buraya bakabilirsiniz.

    çay tüketimine gelecek olursak hepimizin bildiği üzere dünyada en fazla çay tüketen ülke türkiye. sırlamada bizi takip eden ülkeler ise
    -irlanda
    -birleşik krallık
    -rusya
    -fas
    sıralamanın tamamı için buraya bakabilirsiniz.

    gelelim çayın türlerine, her ne kadar siyah ve yeşil çay bilinse de çayın üçüncü bir türü daha vardır, beyaz çay. bu üç tür içinde en az işlem gören ve en faydalı olanı beyaz çaydır. beyaz çay, çay bitkisinin henüz tam olarak olgunlaşmamış yapraklarının toplanıp güneşte kurutulması ile elde edilir.

    beyaz çaydan bahsetmişken yeşil ve siyah çayın nasıl yapıldığına da değinelim.
    yeşil çay için toplanan yapraklar toplanır toplanmaz kavrulup hızlıca kurutulur ve böylece çay faydalı özelliklerini daha az kaybeder.
    siyah çayın üretiminde ise sırasıyla Soldurma, Kıvırma, Fermantasyon, Kurutma ve Tasnif işlemleri gerçekleştirilir. Bu işlemler hakkında daha fazla bilgi için buraya bakabilirsiniz.

    şimdi gelelim işin en eğlenceli yanına, yani dünya genelinde çayın nasıl hazırlandığına. çay tüketilen diğer ülkelerde çayın pek çok farklı hazırlanma şekli var.
    çin, japonya ve kore gibi uzak doğu ülkelerinde çayın hazırlanması törensel bir havada gerçekleştirilir. bu hazırlanma sürecinde pek çok alet, son derece ahenkli bir biçimde kullanılır. ayrıca bu ülkelerin çoğunda yeşil çay tüketilir ve çaya şeker ilave edilmez.
    çin çay seremonisi
    japon çay seremonisi
    kore çay seremonisi

    hindistan'da ise çay, içerisine süt ve şekerin yanı sıra zencefil ve kakule de katılarak ve doğrudan kaynatılarak hazırlanır. pek bizim damak tadımıza uygun gibi görünmüyor doğrusu. hindistan çayının hazırlanışı

    ingiltere ve irlanda da çayı çok tüketen ülkelerden ve bilindiği üzere bu ülkelerde çaya süt ekleniyor. ayrıca ingiltere'de alçak ve yüksek olarak nitelenen iki çay saati bulunuyor. bu saatlerin ilki olan alçak çay saatinde (yani öğlen civarında) hazırlanan çay, alçak masalarda (alçak çay ismi de buradan geliyor) ve yanında atıştırmalık kurabiye, kek vb yiyeceklerle, akşam saatlerinde hazırlanan yüksek çay ise yüksek masalarda ve yanında daha ağır yiyeceklerle servis ediliyor. ayrıca ingiltere'de çay içebileceğiniz çay evleri de gerçekten görülmeye değer. ingiltere öğlen çayı

    ve son olarak fas'a değinelim. fas'ta da yeşil çay daha çok tercih ediliyor, ancak çaya nane ekleniyor. bunun nedeni ise sıcak ortamda çayın ferahlatıcı etkisini arttırmak. hazırlanış şekli de oldukça ilginç. fas çayının hazırlanışı

    görüldüğü üzere pek çok kültür açısından çay son derece önemli bir yere sahip, ancak bizim için yerinin doldurulmaz olduğu kesin.
  4. zor geçen gecelerin sonunda, alınan tankerlerce alkolün üstüne, boğaz'da şubat soğuğuna inat açmış kış güneşinin altında, martıları ve dalgaları izlerken, vapurda her daim oturacak yer kalmayacak korkusuyla çıkılan üst katta cam kenarına geçmiş olmanın verdiği mutlulukla, rize'de şehre tepeden bakan at meydanı denen yükseltinin hemen üstünde, giresun'da, hocanın yeri denilen iki avuç kumsalın üstünde güneşi batırırken karadeniz'e nazır, eski foça'da bu askerlik bitmeyecek zevk almalıyım diye menemene ekmekle girişirken, gecekondu olan evin önünde, ana baba, komşu yerde minderlere otururken, sevgiliyle ilk buluşmada kadıköy balon'un altında elele tutuşup denize karşı susarken, kredi kartı borcunu ödeyememenin verdiği ezikliği unutup, çıkıp bahçede ki domatesleri sularken, kitabını alıp, nargilenin nefesinden suni solunum yaparken, siyah önlüğü ile okula yetişmeye çalışan anaya inat son yudumu çekerken, hayatın her döneminde yanımızda. official içeceğimiz. bir nev-i panzehir. her şeye, her duruma karşı "oğlum bize iki çay" lafı duyuluyorsa hala hayattayız ve hala umut var demek. memleketten binlerce km ötede eloğlunun demlemesini bile bilmediği zamanlarda bulunan bir çaydanlık ve rize turist çayının insana verdiği hissiyatı yaşayan bilir. bu yazı okurken sıcak çayı elinde olup, suratında gülümseme oluşan herkese gelsin. selamlar. saygılar, çaylar.
  5. en büyük ekürisi şüphesiz sigaradır. tüm mal varlığımı alabilirsiniz^:zaten pek bir şeye sahip değilim^^:ehehe^ ama çay ve sigaramı asla.
    mnb
  6. biraz da bilimsel gireyim konuya diyorum:

    çay içerdiği polifenoller (kateşinler) sayesinde antioksidan etkiye sahiptir. kateşinlerin daha yoğun olması sebebiyle antioksidan etki yeşil çayda siyah çaya göre daha fazladır.
    antioksidan aktivite hücrede zararlı maddeleri engelleyerek hücre direncini arttırır bu sebeple kansere karşı koruyucudur.

    hayvan ve insan çalışmalarında özellikle meme, prostat, mide, özefagus, barsak ve kolorektal kanserlerin oluşma-gelişme ve nüksetmesini engellediği görülmüştür.

    günde 3 kupadan fazla yeşil çay içenlerde hiç içmeyenlere göre kalp krizi geçirme riski daha azdır. ldl kolesterolü düşürücü etkisi vardır ve bu sebeple ateroskleroz-damar sertliğini önler; koroner kalp hastalıklarına karşı koruyucudur.

    diyabet üzerinde net bir etkisi yoktur. ancak hipertansiyonda; düzenli kullanımında sistolik kan basıncını düşürür.

    akut veya kronik toksik etkisi yoktur.

    özetle bunlar.

    bu dediklerimin hepsi """"""""şekersiz"""""" olmak üzere yeşil ve siyah çaylar için geçerli.
  7. porselen demlikte tam olarak 17 dakika demlenirse kendine gelen bitki. miktar olarak her çay bardağı için 1,5 çay kaşığı ölçerek kullanılmalıdır, daha az kullanırsa açık, fazla kullanırsa su deme doyacağından koyu çıkar. bardakta bile demlenebilme özelliği vardır. demlendikten sonra en geç 45 dakika içinde tüketilmelidir.
    şekersiz veya yarım küp şekerle tüketilince aroma kaybı minimize edilir.
  8. duygusallıkta insanı zirvelere çıkarabilecek içecek. çoğu ailede akşamları tv karşısında çay demlenir sevgili youserlar. bizim aile de öyle. ben ailesinden ayrı yaşayan bir insan olarak her akşam içtiğimde ailemi özlüyorum. türkiyede de çok tüketilen içecektir. çay dururken milli içkiyi zamanında neden ayran yapmışlar hiç anlam veremedim.
  9. sırrı karışımda.
    bir çay uzmanı olarak mükemmel çay tarifim şudur:
    %50 ahmedi çay. ( üç farklı ürünü var, en kalitelisini almalısınız, kaçak olarak gelir, pahalıdır biraz )
    %30 türk çayı.
    %20 kaçak çay. ( iri taneli olmalı )
    bu karışım elenerek tozdan arindirilmali. çay demlemede hata yapılmazsa ve ağzı çok geniş olmayan bir bardakta icilirse çayın keyfine varılır.
  10. çayın içinde ki tanenler, midenizde ki besinlerle aldığınız demiri emer ve besinlerle demir almanıza mani olur. bu da demir eksikliği anemisine neden olur. yemeklerden hemen önce, hemen sonra çay içilmemesi gerekir. tıpkı çay gibi buna neden olan başka yiyecek ve içecekler de var. bu nedenle çayın da içinde olduğu bazı yiyecek ve içecekleri, özellikle kansızlığa sahip olduğunuz için kullandığınız demir haplarından 2 saat önce ve sonra yememeniz, içmemeniz gerekir.

    az için, öz için.

    42 nolu tirebolu çayı