1. ezanı allah okuyor sanırdım. iyi toparlamışım kendimi..
  2. karahindiba çiçeğini üfleyip etrafa saçtığım tüylerin sonradan tavuğa dönüşeceğini sanardım..
  3. allahı önce yavrularını besleyen, 8 katlı bina kadar büyük, siyah bir kuş sanırdım. daha sonra da pokemondaki ash'in 8 katlı bina kadar büyük ve görünmez versiyonu olduğuna inanmışım. ama görünmez yani. göremiyorum ve kesinlikle 8 katlı bir bina...
  4. büyüyünce gerçekten istediğimiz mesleklere sahip olacagimi sanırdım futbolcu doktor pilot gibi..gerçekten garipmiş şimdi anlıyorum
  5. örümcek ağından kurtardığım karıncaları ahşap merdivenin (evimiz o zaman dubleksti) bitiş noktası ile mermer zemin arasındaki ufak boşluğa atardım. karınca devlet hastanesi sanıyordum o ufak boşluğu. tedavi olduklarına inanıyordum orada ^:swh^
  6. çocukken, herkesin iyi olduğuna, bile isteye kimsenin başkasına zarar vermeyeceğine inanırdım.
    ozee
  7. sallanan dişin çekilmesi, iğne yapılması, kırıkların düzeltilmesi ya da kulağın delinmesi gibi acı dolu hareketlerin gercekten 3'te yapılacağına inanırdım. bir de en romantik kandırılışım, kardeşim doğduğunda babamın bana kırmızı bir gül verip "bunu sana kardeşin yolladı" deyişiydi muhtemelen. uzunca bir süre kendisinden haz etmememi önlemese de gidiş yoluna puanım var.
  8. küçükken insanlar bir kaza vs sonucu bitkisel hayata girdi dediklerinde acaba nasıl fotosentez yapıyor diye düşünürdüm.
    :)
    en büyük hatam bunu evdekilere sormak olmuştur sanırım. sonuç malum, ebediyyen alay konusu olmak...
  9. ağaçların toprağa değdiği yerden değil de tepelerinden sulandığına inanırdım. anneme büyük ağaçları nasıl suluyorlar diye sorduğumda merdivenle demişti. nedenn?