• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.50)
değirmen - atıf yılmaz
1986 yılında atıf yılmaz'ın çektiği, reşat nuri güntekin'in değirmen adlı romanından uyarlanmış film. halil hilmi bey (şener şen) anadolu'nun küçük bir kasabasına kaymakam olarak atanmıştır. kasabalı tarafından önüne konan ilk konu ise kasabanın erkeklerini baştan çıkaran nadya'yı (serap aksoy) terbiye etmektir. nadya'yı fırçalamak üzere makamına çağırır fakat beceremez. çünkü kendisi de nadya'dan etkilenmiştir. kasaba'nın ileri gelenleri ise görünürde nadya'yı kınar görünmekle beraber düzenledikleri oturak alemlerinde beraber çalıp oynamaktadırlar. bir gün emrivaki bir biçimde halil hilmi beyi bu alemlerden birine getirirler. nadya oynarken evin asma katı da sallanmaya başlar. aralarından biri alkolün etkisiyle "zelzele oluyor" diyerek insanları paniğe sürükler. herkes canını kurtarmak için kendini evden dışarı atar fakat birbirlerini ezdikleri için yaralanmışlardır. muallim ahmet (oktay sözbir) hemen istanbul gazetelerine deprem olduğu ve kaymakamın ağır yaralı olduğu ile ilgili bir telgraf çeker. olay uluslararası bir boyut almaya başlar. kasabalı bu yalanı sonuna kadar devam ettirmelidir.


  1. adeta unutturulmuş bir film. halbuki oyuncu kadrosu kuvvetli, başrolde şener şen var yahu... tarık papuççuoğlu, ali erkazan, halil pazarlama'yı oynayan abimiz, mahallenin muhtarları'ndaki muhtar falan var yardımcı rollerde. sanatsal düzeyi yüksek, birkaç yerinde mizahın doruklarına çıkıyor.

    tarihi bir film aynı zamanda. böylesi bulunmaz. siz en iyisi izleyin bunu, bakın yutupta da var:
    https://www.youtube.com/watch?v=o_pKi9TiVL8
  2. 1914 yılının siyasi akımlarını bu filmde rahatlıkla görebiliriz.

    !---- spoiler ----!

    * halil hilmi bey (şener şen), görece alt kademe bir idareci olarak her devirde rahat çalışabilmiş bir idare-i maslahatçıdır. siyasi görüşünün önemi yok, ancak henüz ittihatçıların hükümette 1. yılını yeni doldurduğunu, daha beş yıl önce hala ii. abdülhamit'in tahtta olduğunu düşününce istibdat döneminde de terfi ettirilmediğini, büyük bir yere atanmadığını ve ücra bir kasabada unutulduğunu görürüz. dolayısıyla iki tarafa da mesafeli biri olmalı.

    * yaşlı mutasarrıf (taner barlas) ittihat ve terakki hükümetinin istanbul dışına sürdüğü bir kalem efendisidir. büyük ihtimalle halil hilmi bey'in aksine ii. abdülhamit döneminin muteber adamlarındandır. belki de bizzat padişah tarafından takdir görmüştür,saraya yakın bir beyzadedir yahut saraya yakın paşalardan birilerinin yakınıdır. bu nedenlerle emeklilik çağında sürgüne gönderilmiş, burada da gözetim altındadır. epey de yaşlı olan bu zatın 1908 öncesinde valiliğe denk bir görevde olması da muhtemel.

    * bu mutasarrıfın validen ödünün kopma sebebiyse, valinin (cihat tamer) ittihatçı geçmişidir. özellikle talat paşa dahiliye nazırı olduktan sonra, cemiyete yakın genç idareciler hızla valiliklere tırmanmıştı. filmdeki vali de, cemiyete yakın bir bürokrat, belki de ordudan ayrılarak mülki kadroya transfer edilen bir cemiyet fedaisi. gerek "paşam" diye hitap edilmesi ancak sivil giyinmesi, gerekse rütbece büyük olduğu kaymakam ve mutasarrıftan yaşça küçük olması da bu yüzden. bu geçmişi de sert mizacıyla birleşince herkes validen çekiniyor.

    * şehzadeyi filmin sonunda tüm olayların müsebbibi dansöz naciye ile görüştürerek senarist barış pirhasan mesajı değiştirmiş. metinde olmayan bir eklentiyle devletin en üst kademesinin de olaydan habersiz olmadığını göstermiş. orijinal mesaj, yıldız sarayı ahalisinin tebaalarından kopukluğu üzerinedir. metne göre, şehzademiz hayatı boyunca istanbul dışına çıkmamış, ağzında gümüş kaşıkla doğmuş, halkı tanımayan biridir. köy diye ortaköy'le çengelköy'ü bilen bu zat sürekli çevresine acıyan gözlerle, "vah vah" diye inleye inleye bakmaktadır. o sefaleti gören birinin, deprem süsü verilerek yıkılmış binalar olmasa bile kasabanın genel bakımsızlığını afet zannedebileceği görülür.


    !---- spoiler ----!
  3. kanallar uzunca bir süre göstermedi, unutturulmadı ama bir çeşit sansüre kurban gitti. ben de bu yıl içinde izledim filmi. puzzle'ın eksik parçasını tamamlamak gibi; yıllarca şener şen filmleri izleyerek büyümüşüz ve geçmişte kalan bu filmi izlememişiz. adeta antika değeri taşıyor. kadro sağlam, öykü sağlam, yönetmen ve kadro sağlam velhasıl taşların hepsi ağır.