din




  1. yüzlerce yıldır insanların, insanları kontrol etmek, yönlendirmek, öldürtmek, soymak; savaşı, tecavüzü bin bir türlü sapıklığı meşrulaştırmak amacı ile kullandığı bir manipüle silahı.

    ayrıca içinde kader, cennet-cehennem, itaatkarlık, şükür, haram-helal gibi kavramları barındırdığı; çoğunun aslında doğru yorumlanamaması-öğretilememesi ve bu kavramları öğrenen insanın bütün iyi insani değerlere sahip olacağı yanılgısı yüzünden; insanlığın başlangıcından itibaren milyarlarca yaşamın olumsuz yönde etkilenmesine dolaylı yoldan neden olan kurallar bütünü.

    “Din, aklın yok edilmesinden başka bir şey olamaz. Din kesinlikle kavranamayacak olan şeylere karşı sessiz bir tapınmadır. Bu nedenle din, insanın kendisini inanmazlığa teslim etmesidir.” voltaire reyiz söylemiş.

    kavramlar doğru öğretilemiyor dedik, nedir bunlar?

    kader inancı: neymiş efendim alnımıza yazılmış ve değiştiremezmişiz. salak evladım yazılmış, ben ona bir şey demiyorum yazılmış ama senin iraden dahilinde değiştirdiğin, yaptığın, yapmak istediğin için yaptığın şeyler yazıyor.
    mesela ben buraya at yazdım. sonra sildim papaz eriği yazdım. sence bunu ben kaderimde yazdığı içinmi yaptım? hayır tabi istediğim için yaptım. şimdi benim defterde yazmıyor mu bunlar? şu şekilde: "imagine kader hakkında konuşurken önce at yazacak sonra papaz eriği yazacak ki insanların ağzı sulansın ama künefeden bahsedip de çok ileriye gitmeyecek" bak budur işte. kader: belirli bir zaman önceden, olacak şeylerin yazılmış olmasıdır; yazılmış olan şeylerin yapılacak olması değil. yani yaptığın 10. çocuk kendi rızkı ile doğmaz o rızkı, sütü ona sen sağlarsın 2000tl maaş ile 10. çocuğuna hamile salak yavrum bu sözüm sana.

    gelelim cennet-cehennem'e. nerde okuduğumu unuttuğum bir sözle yetiniyorum bu konu için.
    "eğer bir insanı doğru yolda tutan tek şey ilahi mükafat ise, o insan adinin tekidir."

    itaatkarlık: insan bazen sorumluluktan kaçmak için bunu kullanması gerekiyor ama sadece düşünüp itaat etmeye karar verdiğin durumlarda. yani önce bi düşün be bey amca. çıkıyor sarıklı sakallının biri, öünde 500 kişilik bir kalabalık. diyor ki: "bu adamı peygamber seçti ona oy verin" tabi kalabalıktan çıkan sesler hülololoğğğğ, 5 ay sonra adamın kıçına tekmeyi basıyorlar. o 500 kişi yine aynı şekilde hülololoğğğğ diye bağırıp alkışlıyor.
    atatürk bu gibi adamları idam sehpasına çıkarırken bu adamlardan korkuğu için değil; 500 kişinin cehaletinden korktuğu için yaptı ne yaptıysa. sarıklı sakallı puşt burda sarıksız sakalsızları da var bu tiplerin. "şimdi sizlere 3-a sınıfından alican şiirini okuyacak." ulan bari duanı bitir pezevenk milletin eli havada kaldı.
    kant reyiz'den: "aklını kendin kullanma cesaretini göster."

    şükür: şimdilerin en illet özelliği. allah size şükür edin demiş ama niçin öldüğünü bilmediğin oğlunun ölümüne şükret dememiş. oğlunu kaybetmişsin be adam ortalığı yakıp yıkman lazım, hesap sorman lazım sırf seçimden koalisyon çıktı diye ortalığı yangın yerine çeviren insanlardan. evinde yapayalnız, bir kuru ekmeğe muhtaç teyzem senin şükretmemen lazım, aksine hesap sorman lazım seni bu halde bırakan devletten, her gün tatlı yiyen ben'den.

    haram-helal: bunu bi türlü öğretemedik çocuklarımıza. görünüşte dini bütün bir mahallede büyüdüm ancak her akşam karşı komşunun eriğine bütün çocuklar toplanıp yolardık, bir gün adam balkona tüfekle çıkmıştı gün sondu işte hehe. bu gün avrupa'daki marketlerin manav sistemini türkiye'ye getirsek; 100 kiloluk reyondan 20'sinin karşılığını anca alır market sahibi. herkes şükrediyor ama kimse gerektiğinde-fırsat bulduğunda harama el uzatmaktan geri durmuyor. çoğu insan aç köpek gibi torpil bekliyor bir yerlerden devlete kapağı atmak için. ne kadar iğrenç bir deyim değil mi?

    bu yazıyı okuyacak onlarca insan var ve büyük ihtimalle çoğu benden büyük. akıl vermek haddime değil ki zaten çocuğum da yok ama küçük bir rica, çocuklarımıza dinden önce, insan olmayı, mutlu olmayı, düşünüp uygulamayı, sabrı, saygıyı, sevgiyi, dürüstlüğü, insanın değerini öğretelim ki alican şiirini okumadan önce ciğeri 5 kuruş etmez heriflerden izin almasın, hayatıyla diğerlerine örnek olsun, insanları diliyle değil; karakteri ile etkilesin. sonra böyle benim gibi eksik olan şeyleri öğrenmek için yırtınıp durmasın.

    ekleme: northborn'dan gelen mesajı aynen ekliyorum:

    "eğer bir insanı doğru yolda tutan tek şey ilahi mükafat ise, o insan adinin tekidir."

    hocam bu true detective repliğidir, rust cohle söyler.
  2. bu güne kadar bilgi edindiğim dinlere göre tanrı yahut tanrıların varlığı üzerine somut^:bu kelime önemli^ bir kanıtı ölmeden önce elde edemiyoruz. o yüzden vardır ve ya yoktur diye kesin bir şey söylemeyeceğim, ben de merakla bekliyorum ne ile karşılaşacağız diye. inanmak ve ya inanmamak bana göre bir seçim değildir. en azından ben birini seçmedim, düşüncelerim edindiğim bilgiler doğrultusunda şekillendi ve istesem de onları değiştiremiyorum. dolayısıyla yazının devamında da inananlara yahut inanmayanlara herhangi bir ithamda bulunmaya çalışmıyorum baştan söyleyeyim. "inanmak mı kolaydır, inanmamak mı" şeklinde söylemler mevcut buralarda bu aralar, ben de konuyu yorumlamayı deneyeceğim. söz veriyorum kısa kesicem.

    öncelikle ülkemizdeki muhafazakar ve baskıcı yönetimin gençleri inanmamaya ittiği bir gerçek. din normal toplumlarda, sosyal hayatı düzenleyici bir rol oynar lakin bizde durum töre cinayetleri ve havuzlarını parayla dolduran tarikat liderlerinden ileri gidememişti. hatta daha sonra darbeci cemaatlere ve dinin emrettiği gibi giyinmediği için genç kızlara tekme uçan tekme atmak cezasız, tecavüz etmek de indirimli hale geldi ki bu da başta otorite olmak üzre halk genelinde din anlayışının yozlaştığını gösterir. dolayısıyla bu "dinsizleşme trendi" din ile değil diğer insanların etkisiyle oluştuğundan entropi - negentropi ilişkisiyle mevcut sosyal yapıyı daha da kötü hale getirecek.

    bu arada inananlar yüzünden inanmayan insanları suçlamadan önce iyi düşünün çünkü çoğunuz^:farkında olmasanız da^ justin bieber'i "belieber"lar^:justin bieber hayranları^ yüzünden sevmiyorsunuz. yine de yazıma bu insanları yoksayarak devam edeceğim. din olarak da türkiye ile özdeşleşmiş olduğundan islamı alacağım. yanlış söylemlerim olabilir, yaygın inanç üzerinden yürüyeceğim.

    ben olayı getiriler açısından yorumlayacağım;

    ^:deizm'i bir kenara bırakırsak^ inanmanın getirdiği, yasak,kural, ceza ve ödüller bütünü var. uyarsan sınırsız mutluluk, kısmen uyarsan süreli bir acı ve ^:yaygın inanışa göre^elinde sonunda sınırsız mutluluk.

    inanmayanları ele aldığımız zaman değişik inançlar var lakin ölümden sonra ne olacağına dair kesin görüşleri olan az inanmayan vardır. yaygın görüşe göre ölümden sonra hiçbir şey yok. dolayısıyla ne yaptığının önemi yok.

    yukarıdakilere ek olarak toplumsal kurallar var ki kanıt sunamayacağım ama iki tarafında eşit derecede uyduğunu gözlemledim şu yaşıma kadar^:yaşım fazla değil ama bence bu gözlem için yeterli.^.

    elimizde şimdiye kadar "umut pazarlaması"na karşılık sert kurallar ve umutsuzluk ile daha hafif kurallar var. devam edelim;

    dinde nedensellik ve cevaplar vardır. tanrı yapmıştır, ibadet etmek için yaratılmışsınızdır. doğduğunuz yerin bir sebebi olduğuna, başınıza gelenlerin bir nedeni olduğuna inandırır sizi. hatta intiharı yasaklaması bile hayata daha iyi tutunmanızı sağlar. sizin doğmanızın bir sebebi vardır. değerlisinizdir^:evet bir dine mensup olmak kendinizi daha değerli hissetmenizi sağlar^. başınız sıkıştığında yardım isteyeceğiniz biri vardır. mutlu olmak için yapmanız gereken şeyler bellidir.

    inanmayanların penceresine baktığımız zaman, rastlantısallık ve bilinmezlik hakimdir. bilmem kaç milyon sperm arasından ben nası birinci geldim diye sorgulayabilirsiniz kendinizi. neden doğduğunuzu, amacınızı, yaşamaya devam etmenin gerekli olup olmadığını düşünürsünüz. rastlantısal bir varoluş sonrasında "olmasanız da bir şey değişmeyeceğinden^:bunu ben demiyorum siz diyorsunuz^" kendinizi daha değersiz hissedersiniz.

    elimizde "umut pazarlaması" ve aidiyetlik ile değerlilik hissine karşılık sert kurallar ve umutsuzluk ve rastlantısallık ile öylesinelik hissine karşılık hafif kurallar var.

    bence kolay bir yolu yok bu işin.
    bozuk
  3. müslümanların %97'sinin bir kere bile inandıkları dinin kitabını okumamış olması... neden okumadın diye sorunca da "eee okuyom da anlamıyom ki." cevabını vermeleri.o zaman anlamadığın dine neden ve nasıl inanıyorsun soruna karşılık verememeleri falan çok üzülüyorum çok.
  4. din insanın kendini keşfiyle başlar, kendini ve her şeyi okumasıyla devam eder, kendinden emin olmasıyla biter.
  5. 'eskiden acıktığında özgürce istediği meyveyi dalından koparan insan artık çiftliğinin rençberi oldu. barınmak için bir ağacın altına sığınırdı, artık evinin kâhyası oldu. artık yalnızca gece çökünce kamp kurmuyoruz, cenneti unutup yeryüzüne yerleşmişiz. hıristiyanlığı yalnızca gelişmiş bir zirai kültür yöntemi olarak benimsemişiz.' -h.d. thoreau
  6. metot, yol. yaratıcıyı hoşnut edecek olan güzergah. tüm dinlerin ortak noktası bu galiba.
    yok
  7. detaylarına asla tamamen hakim olunmayan, bir sürü alakasız prensibin bir arada yer aldığı yaşam kullanım kılavuzu. çok çeşidi var, ayrıca kime sorsan diğerleri yanlış.

    hitit uygarlığı hariç. onlar için her aldıkları toprağın tanrısını kızdırmamak adına inançlarına kattıkları iddia ediliyordu bir ara.