• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.85)
içimizdeki şeytan - sabahattin ali
"isteyip istemedeğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması.. "

bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" gösteriyor sabahattin ali. aydın geçinenlerin karanlığına, "insanın içindeki şeytan"a keskin bir bakış.


  1. kitap okunasıdır, güzeldir. kitaptaki karakterleri ben sevmiştim, davranışları ve düşüncelerinin yansıtılma şekli onları (karakterle bağ kuramamış olsanız bile) anlamanızı kolaylaştırıyor. özellikle ömerin her konudaki düşünceleri (gidişatla alakasız olanlar dahil) ve onların aktarılış biçimleri beni etkilemişti.
    ayrıca kitaptaki yan karakterlerden veznedar hüsamettin efendi benim okuduğum en iyi yan karakterlerden birisidir.
    dag
  2. yazarın eserinin kıymeti açısından, diğer kitaplarıyla olan mukayeselerini anlayabilirim ama sürekli neden gündemi bu kadar işgal eder işte bunu anlayamam. insanların, hele hele çok daha çok okuyanların daha farklı yorumlarını görmek, bizim için ^:ben ve benim gibi yetersiz okuyucular için^ daha yararlı olur diye düşünüyorum.

    diğer taraftan ömer karakteri bir yanıyla masumane gibi dursa da fütursuz tavırlarıyla çileden çıkarıcı bir etki bıraktı evet. bir üstteki arkadaşın dediği gibi sabahattin ali, karakter tahlillerini öyle güzel sunuyor ki bizlere, bütünüyle ruhu sarıyor sanki. en azından ben okur okumaz yorum yapmaktan biraz kaçındım, üzerimdeki tesiri nedeniyle. aslında her karakterin dikkat edilirse kendi içinde yaşadığı acizliğinden bahsetmiş ali. yani bir kişiden dem vurulmamıştı, bu açıdan bakınca şeytan herkesin içerinde bir yerde gizli evet; diye de düşündürüyor.

    asıl dikkatimi çeken başka bir durumdan bahsetmek istiyorum. bilmiyorum dile getirilmiş mi ama bir erkek gözüyle sabahattin ali' nin; macide' nin, yani bir kadının halet-i ruhiyesini bu kadar güzel inşa etmesi mükemmel bir sanat. elbetteki kendi yaşamına dair de parmak izleri vardır bu açıdan ama bunu sanatına da yansıtması, farklı cinsler gözünden olaya bakmak ve ele amak.. erkekler okurken farklı bu farklı bakış açısına göre ele aldılar mı bilmiyorum ama farkındalık katmak adına ilgimi çeken bir başka bir yönüdür kitabın.
  3. (bkz: içimizdeki şeytan) çok farklı tipteki insanların bir potada eritilmiş halinin portresi.
    (bkz: sabahattin ali) kitapta ülkemiz gerçeklerine, insanların zaaflarına ve riyakar hallerine öyle güzel değinmiş ki, kendinizden başlayarak, çevrenizi, davranışlarınızı ve çelişkilerinizi sorgulama ihtiyacı duyuyorsunuz.
    kitapta en basit insanların zıpırlıklarına, sözde aydın geçinen kesimin tutarsızlıklarına, onların peşinden sürüklenen cahil gençliğe ve iradesine sahip olamayan insanlara kadar her türlü profilde insanın çırpınışlarına şahitlik ediyorsunuz.
    diğer tarafta ise güçlü olan ama aşkı yüzünden teslimiyet içinde bir kadın karakter var. kitabın bence en aklı selim karakteri bedri ise çevresindeki bayağılıkları ve şaklabanlıkları gören ama toplumsal baskılara uğramış birisi.
    yani "içimizdeki şeytan" günlük hayatta sürekli karşılaştığımız insanları anlatıyor.
    "içimizde şeytan yok... içimizde aciz var... tembellik var... iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey : hakikatleri görmekten kaçma itiyadı var... hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, (ameriga'nın oyunu) iradesinin üstü tesirlerde arıyoruz "
    demişti ömer, kitabı özetleyen paragraf budur bence.
  4. okuduktan sonra sevgilime uzun uzun bakıp acaba sonumuz nasıl olacak diye düşünmüştüm. kitap acı verir çünkü size dair bilinmeyenleri yüzünüze acımadan vurur. kesinlikle okunmalı ve hissedilmelidir.
  5. dün gece otobüs yolculuğu esnasında bitirdiğim ve hala etkisinden kurtulamadığım müthiş kitap. kürk mantolu madonna ve kuyucaklı yusuf'u da okuyup çok beğenmiş biri olarak, olayların nakış gibi ince ince işlenişi, lüzumsuz olan tek bir satır ya da detayın olmayışı, asla tahmin edilebilir olmayan kurgusu ve insanın içine oturan sonuyla içim rahat bir şekilde sabahattin ali'nin en iyi romanı diyebilirim içimizdeki şeytan için. ilk sayfalarından itibaren kendini içine çeken ve elden düşürülemeyen bir kitap öncelikle. karakter analizlerindeki başarısı dostoyevski okuyormuşum hissi uyandırdı. karakter analizlerinin yanısıra sözde aydınlar öyle bir yerden yere vurulmuştur ki arka kapak yazısındaki "aydınların karanlığı ifadesi" çok güzel özetliyor durumu. en sevdiğim özelliği ise elbette karakterlerin yansıtılışındaki gerçeklik ve hiçbirine kızamama duygusu. ama elbette macide'ye hayran olmamak ve kaderine üzülmemek elde değil. otobüs ful olunca kitabın sonunda doya doya ağlayamadım ve içime öküz oturdu. kısacası okuyun, okutun.
  6. bkz: bu yorumda-->http://youreads.net/yorum/113930 gorulecegi uzere, kurk mantolu madonna ile basladigim donus yolculugumda istanbul'da paris ucagina gecmeden icimizdeki seytan'i da alip yolun kalaninda okuma istegi yaratti haliyle. sabahattin ali'nin etkisine girmistim bir kere, cikmak istememistim belli ki..
    evet, neyseki havaalanindaki kitapcida kendisini buldum ve okumaya basladim.
    yine muthis bir surukleyicilikle kaptirdi kitap kendisine.
    belki beni hikayesi sebebiyle belki de okuma sirasindan dolayi kurk mantolu madonna kadar etkilemedi. ama yine de muthis karakter analizleri sayesinde romandaki karakterlerle hayatimdaki karakterleri ozdeslestirdim kimi noktalarda. daha bir igrendim insanlardan sanirim.
    kim bilir, belki de o yuzden gecen hafta isyerimdeki mudurume resti cektim, kendisinin bencil ve riyakar oldugunu soyledim cekinmeden. :)
    neyse, sonuc olarak sanirim sabahattin ali beni hayatin gercekleriyle, insanlarin gercek yuzleriyle bir kez daha yuzlestirdi ve omuzlarimdan sarsip beni kendime getirdi.
    bu sebepledir ki bu kitap size hayatin bazi gerceklerini hatirlatip sizi sarsabilir..
  7. ömerin macide ile uyumsuzluğu olmasına rağmen evlenmesine çok kızdım. eski hayatına kapılıp her fırsatta oraya dönmeyi isteyen ömere bir türlü ısınamadım. sevgi, aşk her şey değildiri öğreten bir kitap.
  8. yeryüzünde bilmem kaç milyar "iç" varken neden en günahkar hep şeytan?
  9. karakter bakımından kendimi bağlayacak birini bulamadığından büyük istekle okuyamadım kitabı. kürk mantolu madonna'dan sonra okumuş olmasaydım belki daha çok severdim ama önce bunu okusaydım ardından diğer sabahattin ali romanlarını okumak ister miydim, bilemem.
    anlatmak istediği düşünceler gayet ilginç olsa da tam olarak kendimi kaptıramadım.
  10. içimdeki şeytanı sorgulamama sebep olan kitap. okurken hep bir sorgulama ve karşılaştırma içinde kaldım. macide karakteri beni ne kadar büyülediyse ömer karakteride beni o derece hayal kırıklığına uğrattı. içimde bir hüzünle bitirdim kitabı umarım daha çok dikkat çeker ve okunması gerekenler listesinde en başlarda yer bulur.