1. ben insan hayatının kutsal olduğunu savunuyorum. her ne yapmış olursa olsun birisin hayatını almak kimsenin hakkı değildir. demokrasi, hukuk, cumhuriyet... hiç birisi insandan önemli değil, aksine her birisi insan için.
  2. cevabını ab üyelik komisyonu başkanının verdiği soru. insan hakları evrensel beyannamesine taraf olmayı bırakır, ab üyelik sürecini bitirir, hukuk devleti ilkesini anayasadan çıkarırlarsa gerçekleştirebilecekleri hadisedir idam.
  3. hadi diyelim idam cezası geri geldi.

    kişi artık ne suç işlemişse idam cezası verildi. idam edildi.

    1 hafta sonra veya 10 yıl sonra idam edilen kişinin suçsuz olduğu yönünde kanıtlar ortaya çıktı. veya kanıtların sahte olduğu ortaya çıktı.

    kim verecek bunun hesabını ? nasıl verecek ?

    nasıl verecek ?

    insan idam edilmiş lan. bitti gitti, öldü. idam edilmeseydi en azından hapisten çıkartılırdı birşeyler yapılırdı.

    bu kararı veren hakim ne yapacak ? nasıl avutacak kendini ? o gün en doğru karar buydu mu diyecek ?
  4. bak yazıyorum buraya. suçlar vuku buldukları zaman geçerli olan kanunlarca cezalandırılır. yani idam gelirse bu adamlar asılmaz. asılamaz. evrensel bir hukuk kuralıdır. he, evrenseli mi kaldı olum derseniz, haklısınız. ama bence idam gelirse senin için benim için gelir.

    (bkz: sikmeseler bari)
  5. geri dönüşü olmayan cezalar asla ve katiyen türkiye gibi demokrasiye sahip ülkelerin elinde bulunmamalıdır
  6. daha öncekilerin utancını yaşıyoruz halen. yaşamaya da devam edeceğiz. gelmemeli
    jir
  7. yargıtay'ın önündeki gözü kapalı elinde kılıç olan kadın heykeli, ilahi adaleti temsil eden yunan tanrısı themis'in heykelidir. (gözünün kapatılması, ve elinde kılıç olması sonradan eklenmiştir. )
    heykelin gözünün kapalı olması tarafsızlığı temsil eder türkiye'de ise idam konusunda asıl tartışılması gereken
    budur.
    adalet eğer tarafsizlığını yitirirse; idam cezası, tarafsız olmayan yer yer siyasi erkin kontrolüne girmiş yargı sistemlerinde siyasi erkin otoriteyi sağlamak için kullandığı korkutucu bir silah olabilir.
  8. abdullah öcalan faktörünü göz önüne alırsak, cevabı "gelmesi imkansız" olan soru. böyle bir girişim türkiye'yi kanlı bir iç savaşa sürükler. özellikle böyle bir dönemde yangına benzinle gitmekle eşdeğer bir harekettir bu.

    ayrıca zamanında idam yürürlükte olsaydı, balyoz ve ergenekon gibi davalarla içeri alınan askerler, masum veya değil, pisi pisine ölmüş olurlardı. pedofili dahil, hiç bir suçun cezası idam olmamalıdır.
  9. haksız yere can almaya çalışırken öldürmek meşru müdafadır bunun dışında yapılan her türlü can alma (belki istisnai durumlar vardır şu an aklıma gelmedi ama idam bunlardan değil) insanlık dışıdır. yukarıdaki girdilerden birinde geçtiği gibi insan hayatı kutsaldır kimsenin onu almaya yetkisi (ahkaki açıdan) yoktur, en ağır suçlu olsa dahi.

    insan onuruna yakışmayan cezalar diye bir şey var ayrıca, sonuçta işkence de yasak, idam da yasak kalmalı.

    ayrıca ceza sisteminin amacı milletin içini rahatlatmak değildir, olmamalıdır.
  10. idam cezasının olması gerekliliğini geçirdiğimiz şu son dönemlerde bazen "abi idam cezası gelmeli yeaa" minvalinde sinirlenerek ve bilumum küfürler eşliğinde söylesem de hal böyle değildir. en temel hakkımız olan yaşam hakkı ne olursa olsun alınmamalı, yukarda da bahsedilmiş zaten müebbet hapis cezası gibi bir yaptırım söz konusu. onu geçelim nbu ceza bizim ülkemize de başka bir ülkeye de velev ki gelecek olsa insan subjektifliğinden sakınamaz. özellikle bizim ülkemizde bu yaptırımın kimlere uygulanacağı konusu kim güçlüyse, güçlü olan tarafın fikirleri dışındakiler büyük çoğunlukta olacak şekilde bu cezayı alacağı aşikardır. bu yüzden idam cezası sadece bir tarafın diğer tarafı yoketme istemi için bir aracı haline dönüşür.