1. herkesin içtiği su diye çok eski bir çin masalı vardır. hani günlerce yağmur yağar kesilmez. yağmur suları her yeri doldurur. ama yağmur sularından içenler de delirmektedir ve delirdiklerinin de farkında olmamaktadırlar.
    yağmur sularından içmeyen çok az insan saraya sığınır. dışardaki deliler saraydakilerle deli diye alay ederler.
    sonunda bir bilge der ki bu kadar delinin içinde akıllı olmaya gerek yok; hadi biz de içelim onların içtiği sudan
    işte bu hikayedeki saraya sığınan zavallılar kitap okuyanlardır. ve okudukları şeyler yüzünden insanları delirten düzenin farkındadırlar . etrafta ne olup bittiğinin farkındadırlar. mutlu olacak sebeplerin azlığının farkındadırlar. bunu anlatacak derdi paylaşacak insan yokluğunun farkındadırlar. kitapların kendilerini nasıl yalnızlaştırdığının farkındadırlar. ve dış dünyada sürüp giden cümbüşün içinde yer alamayışlarının nedeninin kitaplar olduğunun farkındadırlar.
    kitaplar size kimsenin bahşedemeyeceği şeyler sunarken sizi korkunç bir yalnızlığa sürükler
    saraydaki yalnızlar da bir gün kitaplardan vazgeçip dışardakilerin içine karışır mı onu bilmem ama; insanlar herkesle anlaşmanın yolunun okumamaktan geçtiğini keşfettikleri için okumazlar. bunu bilirler, içten içe hissederler.
    ve yalnızlığı değil; kalabalıkların cümbüşünü seçerler....
    .
  2. pek çok nedeni var ama kendimi baz alırsam en önemli neden örnek kişi.

    biz bilgisayar aldığımız da ben daha ilkokuldaydım. sokaklarda top koştururken kendimi fifa 99 oynarken bulmuştum. ortaokul zamanlarıydı kaç yaşa tekabül ediyor emin değilim. ablam kaldırdı beni bilgisayardan oturttu koltuğa , önüme suç ve ceza'nın sadeleştirilmiş halini bıraktı. bunu okumadan kalkmayacaksın dedi. ondan sonra bende okuma alışkanlığı başladı. evimizde okuyabileceğim bütün kitapları okudum , ansiklopedi okudum , gazete okudum.

    zaten kitap okumaya alıştıktan sonra birinci kaynağınız kitap olmaya başlıyor. siyasetin belli bir dönemini mi merak ediyorsunuz ? açın okuyun , dinle ilgili problemleriniz mi var ? açın okuyun.

    sanırım bir insanın hayatta yapabileceği en zevkli eylem kitap okumaktır. hani bu yeni oyun tanıtımların da filan derler ya sürekli " tek sınırınız hayal gücünüz " diye. aynı öyle , kitap okurken de tek sınırınız hayal gücünüz.

    şimdi ben aynısını yeğenime yapıyorum , bilgisayar oynamasına müsade etmeden önce önüne ince küçük bir kitap bırakıyorum , bunu oku sonra oyun oynayacaksın.
  3. korkudan.

    bilgi edinmenin, bunu müteakip huzursuz olmanın binbir yolu var. fakat bilgiyi edinebileceğin senin benim gibi yanılgıları, endişeleri olan başka insanların aksine, bir kitabın "felsefe yapma"vari bir tavırla dikkatini dağıtamaz, "aman ali rıza bey ağzımızın tadı kaçmasın" gibi bir edayla oyalayamazsın. bilginin sahibi yazar, iletisini çoktan ortaya koymuş, insiyatifi kitabı aracılığıyla tamamiyle sana bırakmıştır. iletişimi tamamlamak, başlatılan bu işi bitirmek artık senin elindedir. kendini bildi bileli mesuliyet almaktan, dahil olmaktan, aktif olmaktan çekindirilen, bağlanmaktan korkutulan, sığlaştırılan insanlardan sen ile benim bu denli güçlü bir ilişkinin parçası olmak istemememizin sebebi olsa olsa bize öğretilen bu korku olsa gerek.
  4. "+boş zamanlarında ne yapmayı seversin?
    -kitap okurum, müzik dinlerim."
    neden boş zamanlarımızda kitap okuruz? okumak boş bir iş midir?
    ben duygularımı kitaplarda buluyorum. kitap okudukça genişliyor sanki içim. herkesten farklıyım diyorum, kendimi keşfediyorum karış karış. tanıdık topraklarda geziyormuşum hissine kapılıyorum. okumayan insan,bu yüzden duygularından kaçan insandır benim gözümde. ya da duygularının farkında olmayan insandır. kolaycıdır, düşünmek istemez. ya sıkıcıdır kitap ya da onun vakti yoktur. fakat boş zamanlarında hep kitap okur o.

    okumayan anlayamaz diyeceğim şimdi, klişe olacak. ama okumayan anlayamaz arkadaş. kitaplar nankördür, küsüverirler sana. bir süre okumazsan o kitabın kapağı açılmaz bir daha. okudukça okumak istersin. ben şimdi "ben kitaptan sıkılıyorum yea filmciyim ben" diyen birine, hoşuna giden bir cümlenin altını çizerkenki hazzı nasıl tarif edeyim? ayraç bulamadığımda kitabım kıvrılmasın diye sayfa numarasını ezberleyip kapağı kapattığımı nasıl anlatayım?
  5. nedenini bilemem ama bununla övünen çok insan gördüm. türkiye'de bununla hava atılması sinir bozucu bir durum.
  6. açılın gözlemlerimle geldim.
    1. kitap okuma alışkanlığını edinememiş olmak
    bunun en birinci sebebi, ana babadır. çocuk beni darlamasın gitsin ötede aterisini oynasın, bilgisayarında oyun oynasın diye düşünen bilinçsiz ana babadan olma çocuk okuma alışkanlığı edinemiyor. bu da ileri yaşlarda kitaplardan uzak durmasına sebep oluyor.
    2. dikkat dağınıklığı
    uzun süre boyunca bir olaya dikkat verememe bence çağımızın en büyük sorunlarından. elimizin altındaki cep telefonu, tablet, bilgisayar gibi edavatlar yüzünden insanlar akıllarını sakinleştirip bir hikayeye odaklanmakta zorluk çekiyorlar.
    3. ciddi manada vakitsizlik
    "omo isteyön voküt bulur" cuları kenara koyarsak, dokuz altı arasında çalışan bir kimse, hele hele evli ve çocukluysa, mesaisinin altında bittiğini, yedi gibi eve varabildiğini bu esnada araba kullandığını veya toplu taşımada kitap okuyamadığını hesaba katarak, yediden sonra eve gel, çocuklarla ilgilen, ödevleriyle ilgilen, yemekleriyle ilgilen, kendi yemeğinle ilgilen, evin pisliği ile ilgilen, tuvaleti de 3 gündür temizlememişiz dur onu temizle. ay hazır başlamışken lavaboyu da temizleyeyim. mutfağı da toparlayayım. onu da yapayım, kedinin mamasını koyayım falan derken saat zaten oluyor 10 buçuk 11. evet, ne yazık ki bu böyle. 1 saat kitap okumak yerine ki yatağa girip kitap okumaya kalktığında anında gözleri kapanır, 1 saat daha fazla uyuyarak vaktini daha verimli hale getirmeye çalışabilir.


    tüm bunlara rağmen kitap okuyanlar yok mu? bunlar mazeret mi? bence mazeret. bunları ortaya sav olarak atabilecek insana saygım sonsuzdur en azından. ama bana gelip de, "yeaa ben kitap okuyamiyoraam, zaten filmö çıkıyoooeaa" falan diyecek olanın ağzının ortasına vururum. kitap okumak güzeldir. kitap okuyun.
  7. kitap okumak bir kültür uzantısı, biraz da alışkanlıktır.ailede kitap okuyan bir ebevyn yoksa, görsel uzantılar ve hazır yazıların olduğu günümüz dünyasında kitap okumak tembel okuma bünyesine zor gelebilir. her şeye gündelik anlamlar yükleme alışkanlığı hayatı da yüzeysel yaşamaya yönlendirir insanı. kitap okumak derinlemesine yaşamanın zihinsel bölümünü oluşturur.
  8. facebook'a takılır okumaz
    twitter'a takılır okumaz
    tv izler okumaz
    müzik dinler okumaz
    youreads'a takılır okumaz
    zamanı yoktur okumaz
    zamanı vardır yine okumaz

    haaa ama bir de sırf ben okuyorum diyebilmek için sırf okumuş olmak için saçma sapan kitapları okuyanlar vardır onların durumu okumayanlarınkinden de acınasıdır. istanbul metrosu bunlarla doludur. ağırlıklı olarak pucca okurlarkulaklarında bangır bangır çalan bütün metroya konser veren bir kulaklık vardır bunların.

    pucca kimmiş bee
    orhan pamuk okuyun
    cemal süreyya okuyun
    dan brown okuyun
    adam fawer okuyun
    stephen zweig okuyun
    dostoyevski, anton çehov, mehmet rauf, montaigine ve tabiki franz kafka off gençlik bitmiş
  9. öncelikle bizim insanımızda geçmişten gelen bir okuma kültürü yok. malesef cumhuriyetten sonra dahi istenen seviyeye gelinemedi. ancak burada özellikle farklı bir noktaya değinmek istiyorum ki başlık içinde de tekrara düşmekten kurtulmuş oluruz.

    bu çağ özelinde dünyada da kitap okumaya yönelik bir ilgi kaybı mevcut. bu da binbir türlü bilginin sürekli önümüzden akıp geçtiği sosyal mecralardan kaynaklı zannediyorum. bilginin öznenin bilinçli yönelimi sonucu oluştuğunu belirtiyor felsefeciler ve bu sosyal medya kaynaklı önümüzden sürekli akıp giden şeylerin bilgi olarak sınıflandırmıyorlar. çünkü siz özellikle ona yönelmediğiniz için bunlar kalıcı olmuyor. ancak bir kitap okuma esnasında araştırararak, ilginizi çeken bilgilenmek istediğiniz konudaki kitabı alıp okuduğunuzda buradaki bilgi süreci tam ve edindiğiniz bilgi kalıcı oluyor. asıl sorun gerçek bilgiyi öğrenmenin zahmetli olması. buna karşılık tv'yi açtığınızda da kafanıza binbir türlü şey giriyor ancak bunlar kalıcı olmamalarına rağmen bir doygunluk hissi veriyor. kitap okumadaki sürecin yavaşlığı, sizin de bu süreçte aktif olmanızı (dikkatinizi toplamanızı vb) gerektirmesi ilk başlayanlar için en büyük engel olsa gerek.
  10. edebiyat öğrencisi olup hala inatla okumuyorsa, kitap pahalı, fotokopi okumam, özeti var zaten filan diyorsa, argonun kusuruna bakmayın, davarlıktandır.
    doris