• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.39)
kinyas ve kayra - hakan günday
"hiç uykum yok. hiç uyuyamıyorum. domuz gibi içiyorum. ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. sabaha beş saat var. annemi düşünüyorum. nerededir şimdi? aynada kendime bakıyorum bazen. ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. sağ omuzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. bileklerimdeki otuz dört dikiş. medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. ve sırtımı kaplayan, tanrı'nın yüzü. bilmiyorum... hızlı yaşadım. ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! ama hayattayım.kayra, bir gün bana 'mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun' demişti." (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. yasarken olmeyi hic dusunmemis insanlarin anlamayacagi kitap.
  2. bir kitabı okurken sevdiğiniz cümlelerin altını çizmeyi seviyorsanız, bu kitabı okumaya başlayın. neredeyse her cümlesi insanı etkiliyor cinsten. benim altını çizdiğim cümlelerin arasından en sevdiğim kısım ise:

    "uyuyamadığı için atom bombasını icat etmiştir, diyorum içimden, resmini yıllar önce bir ansiklopedide gördüğüm adam için. ben de uyuyamadığım için yürüyorum odanın içinde. pencereden kapıya. beş adım. pencerenin orda dönüşümü yaparken rüzgarımdan perde havalanıyor. kapının beyazı gözümü alıyor. yürüyorum. kilometreler gibi geliyor bana, attığım her adım. sanki dünyayı yürüyorum ufacık odada. ben uyurgezerim diyorum. sayiri filmenam. hem hayal ederim, hem yürürüm. ufacık bir odada volta atarken -ki dört volta sonrasında güzergahı ezberlediğimden kapatırım gözlerimi -meksika'dan çin'e giderim. oradan da cennete. sonra kanada'ya. oradan da cehenneme. bavula gerek yok. kendimi götürmem yeter. tanımam yeter, gittiğim yerlerden ve insanlardan iğrenmem için. benim ilacım böyle küçük odalardır. böylesine atılan voltalardır. beş adımda aşılan denizler, beş adımda tırmanılan dağlardır. perdenin havalanışı okyanustaki kasırgadır. kapının beyazı alaska'nın karıdır. sarı duvarlar sahra çölü'dür."
  3. kitabi su an bitirdim ve sunu fark ettim babama ne zaman sarildigimi hatirlamiyorum ben
  4. hakan günday'ın azil ve piç ile birlikte en iyi üç kitabından biridir.

    !---- spoiler ----!

    varoluş sorunları yaşayan iki gençten biri kendini yalnızlık içinde tek başına kalarak; diğeri topluma, kalabalığa karışarak yok eder. biri iyimser diğeri de kötümser varoluşçuluğu temsil eder.

    !---- spoiler ----!

    kayra'nın hikayesi biraz daha kısa tutulabilirmiş. modern insanın yalnızlığını, yabancılaşmasını anlatan her eseri ergen hezeyanı diye nitelemek biraz haksızlık olur, içinde gerçekten değerli pasajlar ve sağlam aforizmalar bulunduran kitaptır.
  5. eğer zor günlerden geçiyorsanız intihara sürüklemesi muhtemel kitap
  6. istanbul gibi büyük bir şehirde telefonunuzun şarjı bitmiş ve gidecek bir eviniz olmadığında ne yapardınız? ben gidip son paramla bu kitabı almıştım ve kadıköyde bulunan bol ışıklı geniş bir caddede otobüs durağında oturmak süretiyle bu kitabı okumaya başladım.
    kitap bittiğinde otobüs durağındaki saat tam 16 saat ilerlemiş önce hava kararmış, etraftaki insan sayısı azalmış ve gerçekten kinyas ve kayra'nın yanıma gelip muhabbet edeceğimize inanmıştım ki gün ışığı denen ve sanılanın aksine vampirleri değil de hayatın kaybedenlerini sokaktan silen ışık hazneleri çıkmaya başladı.
    kitap gayet zaman öldürücü. 3 kısımdan oluşmakta ve en çok ilk kısımı beğenmiştim.
  7. hakan gündayın diğer kitaplarındaki karanlık bu kitabında da en zifiri şekliyle karşımdaydı. bazı yerleri tekrar tekrar okumak zorunda kaldım. haddinden fazla hızlıydı kitap. kinyas ve kayra bir orada bir buradaydılar. sanırım ruhlarındaki savrulmuşluk yaşantılarına yansıyordu. kendilerini bulmaya çalışmayan iki insan vardı kitapta. herkesin ağzına kendini bulmak ve kendine gelmek laflarını ağzına pelesenk ettiği bir zamanda kinyas ve kayranın kendilerine özgü alaycı tavırları bana iyi geldi gerçekten.keşke bu insanları tanıyabilseydim dedim. tanımak ama nefret etmek isterdim onlardan. tanımak ama umrumda olmamalarını isterdim. işte bu yüzden diyorum ki bu adamları okuyun ama zerre takmayın.hiç etkilenmeyin. çünkü asıl o zaman anlamış olacaksınız kinyas ve kayrayı.
  8. normalde hakkında yazmak istemediğim fakat haksız eleştirilere maruz kaldığını gördüğüm için yazma gereği duyduğum hakan günday eseri. özellikle insanların kendisini camus, dostoyevski gibi ortak noktaları olan yazarlarla karşılaştırması -ki bunu yapmak yazarı anlamayı güçleştirecektir- anlamsızdır. mesela bakıyorsunuz üslup açısından kitapta da adı geçen gecenin sonuna yolculuk kitabından hallice. karakterler yaratıcının hayranlık duyduğu karakterlerle ciddi anlamda benzerlikler içeriyor (özellikle rimbaud). daha bir çok argüman bu romana yönelik eleştirilere dahil olabilir. fakat şunu da anlamak lazım ki bir eseri güzel kılan her zaman eşsiz olması, daha önce söylenmeyeni söylemiş olması, çok ince mesajlarla mesaj kaygısını gidermesi vesaire değildir. bu kitap hedef aldığı yaratımı başarıyla gerçekleştirmiş bir kitaptır.
  9. 500 sayfalık bir ilk kitap, yazarın okuduğum diğer kitapları gibi gerçeklikten uzak olmasına yaşanan hayatının bir benzerinin yaşanma ihtimalinin düşük olmasına rağmen baştan sonra dolu dolu bir eser,
  10. kinyas ve kayra postmodern türk edebiyatının amentüsüdür bence.hakan gündayın bence en iyi kitabıdır. azille beraber okurken bir sonraki sayfada kesin peygamberliğini ilan edicek dedirtir. beyninize yeni düşünce kalıpları yerleştirir.aynı zamanda aforizma kültürünü oluşturan kitaptır.