1. bir de zamklar gibi yalayıp kıvıranlar var. şükredin diye söylemek istedim.
    kalba
  2. zevkle yaptığım eylem. özellikle şiir kitaplarında beğendiğim şiirlerin olduğu sayfaları kıvırarak bir nevi favoriler listesi oluştururum. nerede kaldığımı hatırlamak için genellikle ayraç kullanırım. ancak uyku bastırdığında sayfanın kenarını ikiz kenarları ikişer cm uzunluğunda olan bir dik üçgen şeklinde kıvırdığım da çok olmuştur. velhasıl kelam kitaplar, içlerindeki yazıları korumak ve bize aktarmak için kullanılan araçlardır. cansız varlıkların tahribatından ziyade canlılarınkine yoğunlaşılması taraftarıyım.
  3. yaşanmışlık o; ne kadar kıvırdıysan, eğdiysen, büktüysen o kadar sana benzer. seninle çantada yola çıkar, seninle çekmecede sıkılır, seninle koltuk köşelerinde dinlenir, seninle çay, kahve içer, yemek yer. annen odadayken o da durup dinler. sigara içmeyi de sever kıvrılan sayfalar. kokusu yittikçe gerçek olur. kıvrılan her sayfa neden kıvrıldığını bilir, hikaye yaşanmışlığa dönüşür. aksesuar gibi hissetmez, hissettirmez.