• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.68)
küçük prens - antoine de saint-exupery
antoine de saint-exupéry tarafından new york’ta bir otel odasında yazılan küçük prens yayımlandığı günden bu yana milyonlarca insanın kalbini fethetmeye devam ediyor. küçük prens’in yaşadıklarını anlıyor, kırgınlıklarına üzülüyor, söylediklerine hak veriyoruz. gezegenindeki çiçeğiyle pek anlaşamadığı için biraz uzaklaşmaya karar veren, yolculuğu sırasında dünya’ya da uğrayan küçük prens sahra çölü’nde bir pilotla karşılaşır. işte olan biteni de bu pilot anlatır bize. kimdir küçük prens, neden sürekli sorular sorar, çiçeğiyle neden anlaşamamıştır, gittiği diğer gezegenlerde kimlerle karşılaşmıştır ve neler öğrenmiştir? bu öyküyü dinlerken küçük prens’in yaşadıkları ve öğrendikleri sayesinde hayatımıza tekrar bakıyoruz ve yaşamı anlamlandırmada ‘ne kadar da büyüdüğümüzü” görüyoruz.


  1. bu sıralar kitabın tekrar popüler olmasının nedeni yayıncıların durduk yere kitabı gazlaması filan değildir. bir sitenin üyesi kitabı değerlendirirken böyle bir yorumda bulunmuş, altına yorum yazıp çok da seviyeli bir dille anlattım ama paylaşımı silmiş nedense.

    efendim yazarlarının ölümlerinin ardından 70 yıl geçtikten sonra telif hakkı meselesi ortadan kalkar. bu yüzdendir ki pek çok yayınevi(abuk subuk yayınevleri bile) dünya klasiklerini çatır çatır basarlar. kitabın yazarı antoine de saint-exupéry 1944 yılında öldü yani 2014 yılında 70 yıl dolduğundan telif durumu ortadan kalktı dolayısıyla kitabın daha önce türkçe yayım hakkını eline alan ancak sonra süresi dolunca baskı yapmayan yayınevleri, ellerindeki çevirileri kullanarak kitabı tekrar bastılar. türkiye' de yayım hakkı mavi bulut' taydı. zamanında cem yayınları, can yayınları(cemal süreya-tomris uyar çev.) bu kitabı dilimizi çevirmişlerdi hatta ben baya para verip cem yayınları' ndan çıkan çevirisini satın almıştım bir sahaftan. son yıllarda yayım hakkı mavi bulut' da olduğundan elinde cemal süreya-tomris uyar gibi iki ismin çevirdiği nüshayı bulunduran can bile basamıyordu bu popüler kitabı. şimdi o telif hakkı ortadan kalkınca yayınevleri -ki başta can olmak üzere- basmaya başladılar kitabı durum bundan ibaret. cemal süreya ve tomris uyar gibi özellikle günümüzde bir halta benzemeyen edebiyat dergileri ve internet kültürüyle yeniden popüler(!) olmuş kişiler tarafından yapılmış bir çeviriyi elinde bulundurup da basmamak zaten aptallık olurdu. yani durum popüler kültürün bir oyunu, reklam furyası filan değil. kitabın basılma sebebi telifin ortadan kalkması.

    kitaba gelince de benzerlerine kıyasla bana göre iyi kitaptır ama çok abartılır.
  2. modern toplumun her şeyi uçlarda yaşayan insanları tarafından abartılmış bir ilgiye mahzar olmuş bir öykü. insana katabilecekleri tartışılmaz olsa da bu denli tüketilmesi, kitabı yeni okuyacak kişilerde olumsuz bir ön yargı meydana getirebilir. popüler kültürden geri kalmamak kaygısı ile okunmamalıdır.
  3. 253 farklı dile çevrilerek dünyanın en çok yabancı dile çevrilen kitabı olmayı başarmış eser.
  4. kitap şöyle bir resmin hikayesi ile başlar.

    resmi büyüklere gösterdiğinde çoğunlukla şapka cevabı verilir, ama çizilen fil yutmuş bir boa yılanıdır. kitapta bundan bahseder yazar.

    kitabı okurken ben de denedim ve bu resmi büyüklere gösterdim, aldığım cevap şapka ve dağ oldu.

    ilkokul 3. sınıfa giden yeğenime sordum sonra. görür görmez fil yutmuş yılan dedi.
    şaşıp kaldım.
  5. Zaman zaman, Küçük Prens gerçekten bir başka gezegenden gelen küçük bir kaşif mi, yoksa çöl sıcağında deliren bir pilotun gördüğü serap mı diye düşündüm. Öte yandan yazar Antoine de Saint -Exupéry'nin de gerçek hayatında bir pilot olduğunu ve çıktığı bir keşif yolculuğunda kaybolup bir daha geri dönmediğini düşününce, insanın aklına bu öykünün tamamen gerçek olabileceği de geliyor. Kim bilir belki de yazar bu küçük dostuna iade-i ziyarete gitmiş ve oraları çok sevdiği için geri dönmemiş olabilir mi?http://www.umutcalisan.com/2017/01/kucuk-prens-antoine-de-saint-exupery.html
    vega
  6. her ne kadar ticari amaç doğrultusunda kullanılsa da benim vazgeçemeyeceğim tek kitaptır. her doğum günümde okurum, ilk okuduğum günü anımsayarak.
  7. 7. gezegene en iyi tanımını yapan kitaplardan. evet dünyanın en fazla iş adamının, sarhoşun, kendini beğenmişin, kralın, bekçinin gezegeni olduğunu, büyük etiketi vurulunca duyguyu ve anlamayı kaybeden insanların anlatıldığı kitaptır. baobablar tabularımızdır. uzak bir yıldızı seyrederken bize ait olduğunu hissedebilmemiz gereken o yalnız çiçeği akla getirecektir hep...


    !---- spoiler ----!


    &" bir gün üzüntün geçince ( çünkü zamanla geçmeyecek üzüntü yoktur) beni tanımış olduğuna sevineceksin. hep dostum olarak kalacaksın. gülmek isteyeceksin benimle birlikte. koşup pencereyi açacaksın. gökyüzüne gülerek baktığını gören dostların şaşacaklar. onlara diyeceksin ki, ' evet, ne olmuş yıldızlara bakarken gülerim ben!' seni deli sanacaklar başına çorap öreceğim bir güzel!"

    & bileğinin yanında sarı bir parıltı gördüm. hareketsiz kaldı. bağırmadı. usulca bir ağaç gibi yıkıldı. gürültü bile çıkarmadı. her yan kumdu...


    !---- spoiler ----!
  8. 'you become responsible forever for what you have tamed' öğretisini fazlasıyla ciddiye aldığım kitap
    4 yıldır bütün hayatımı bir kemirgene göre yaşıyorum
    neyse ki insanlar, evcilleşmiyor
  9. kaçış noktası. ne zaman şu kentten sıkılsam alır okurum. her okuduğumda farklı bir anlam çıkartırım. uzaklaştırır her şeyden. kitaplıkların baş tacıdır.
  10. o kadar güzel olsaydı bu kadar popüler olmazdı diye düşünmeden edemediğim ama başka bir elestri de getiremeyecegim kitap.