• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.79)
kürk mantolu madonna - sabahattin ali
"her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "kürk mantolu madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. kollarıyla bizi sarar. sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran sabahattin ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.


  1. "göreceksiniz ya, ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım..." en sevdiğim kitaplardan birinin en sevdiğim cümlesi. ayrıca şu an popüler kültüre kurban gittiğini görmek çok acı.
  2. Dönemine göre belki iyi ve ilginç bir hikayedir, orasını bilemem fakat benim gibi çocukluğu bu tarz aşk hikayelerini anlatan yeşilçam filmleriyle geçmiş insanlar için çok klişe bir hikaye. Tekrar söylüyorum kitabın yazıldığı tarih için bu böyle olmayabilir ama hiçbirimiz 1943 de okumadık bu kitabı değil mi? Bu nedenle bu kitabı okuyup "bu ne güzel bir aşk hikayesi, bayıldım." Diyenler bana hep çoğunluğa ayak uyduran insanlar gibi geliyor.

    Kitabın günümüzde geldiği nokta ise tam olarak şu şekilde;
  3. basit ve tahmin edilebilir bir olay örgüsü olmasına rağmen tasvirleriyle insanı ayrı dünyalara sürükleyen roman. ben inanıyorum ki hepimizin raif efendi gibi olduğu zamanlar olmuştur. özellikle kitap bittikten sonra derin düşüncelere daldırmıştır okuyanları. sabahattin ali, o ruh halini öyle bir yansıtmış ki etkilenmemek, içselleştirmemek mümkün değil.
    fazla popüler olduğu ve facebook'ta kapak fotoğrafının sürekli paylaşıldığı için önyargıyla yaklaşmıştım. bu şekilde popüler kitapları sevemiyordum. okuduktan sonra ise keşke daha önce okusaydım dedirtti bana. benim gibi önyargıyla yaklaşanlar varsa kesinlikle okumalı. hissettirdikleri gerçekten güzel.
  4. yalnizligi yasama bicimi olarak belirlemis her kimsenin kendinden cok yan bulabilecegi, sevginin en naif haline satirlar arasinda sıkca rastlayabilecegi bana sabahattin ali sevdiren eserdir kendileri .
    dilky
  5. sabahattin ali'nin muhteşem eseri. kitaptaki her satır dolu dolu yazılmış. geçmişten günümüze kadar hala yaşanmakta olan duygular, gerçekler ele alınmış.duyguları iliklerinize kadar hissediyorsunuz. betimlemeler de her şeyi gözünüzde canlandırmanıza yardımcı oluyor. kitaptan alıntılar daha iyi anlatacaktır kalitesini:

    "dünyada sizden, yani bütün erkeklerden niçin bu kadar çok nefret ediyorum biliyor musunuz? sırf böyle en tabi haklarıymış gibi insandan birçok şeyler istedikleri için... beni yanlış anlamayın, bu taleplerin muhakkak söz haline gelmesi şart değil... erkeklerin öyle bir bakışları, öyle bir gülüşleri, ellerini kaldırışları, hulasa kadınlara öyle bir muamele edişleri var ki... kendilerine ne kadar fazla ve ne kadar aptalca güvendiklerini farketmemek için kör olmak lazım. herhangi bir şekilde talepleri reddedildiği zaman düştükleri şaşkınlığı görmek, küstahça gururlarını anlamak için kafidir. kendilerini daima bir avcı , bizi zavallı birer av olarak düşünmekten asla vazgeçemiyorlar. bizim vazifemiz sadece tabi olmak, itaat etmek, istenilen şeyleri vermek... biz isteyemeyiz, kendiliğimizden bir şey veremeyiz... ben bu ahmakça ve küstahça erkek gururundan tiksiniyorum"

    "hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz? bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. insanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar. halbuki mümkün olanla kanaat etseler, hayallerindekini hakikat zannetmekten vazgeçseler bu böyle olmaz. herkes tabi olanı kabul eder, ortada ne hayal sükutu, ne inkisar kalır; bu halimizle hepimiz acınmaya layığız; ama kendi kendimize acımalıyız. başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur."
    nami
  6. instagram popülerliği , üstüne karikatürler yapılması vs gibi şeyler nedeniyle önyargı beslediğim bir kitaptı. okuduktan sonra bazen popüler olanı bu kadar çabuk yargılamamak gerektiğini anladım. belki her instagram fotoğrafında rauf efendinin karakterinde olan derin hüzün,yalnızlık,anlaşılmazlık, kendini arayış vs gibi konulara saygıdan,onda ya da maria puder'de kendimizi bulmamızdan değil , sırf acıklı bir aşk hikayesi olduğu için ergenler arasında dudak büzmeli ve ismi buraya yazamayacağım kadar uzun,modern,pahalı kahveler ile fotoğrafı çekilmiştir. sonuçta ergenler melankoliye bayılır. ama bu kitabın eskimeme sebebi anlatımdır, üsluptur,psikolojiyi yansıtmasıdır. karakterlerden biri seni o kadar iyi anlatır ki " vay anasını yazar beni tanısa kesin bu kadar olurdu " dedirtmiştir. sabahattin ali'nin bu kitabı türk edebiyat tarihi için de insanın içsel karmaşalarını, yalnızlık duygusunu, karmaşık psikolojisini en iyi yansıtan bi kaç kitaptan biridir.
  7. günümüzde popileşip sabahattin ali'nin tekrardan vitrin insanları arasında ünlenmesini sağlayan kitap. insanların kırk yılın başında güzel bir kitap okuyunca vereceği anormal ve hayvani tepkilerin incelenmesinde rolü büyük. çok değerli bulduğum ve tüm romanlarını okuduğum yazarın değerli kitaplarından biri. fakat dili şaşalı, beyni dantelli insanların dilinde basitleşmekte. üzücü
    zmawe
  8. insanların elinde o kadar piç oldu ki bu kitap. bir de "içimizdeki şeytan". ha, bir de oğuz atay'ın "tutunamayanlar"ı. alıp da inatla ve ısrarla okumadığım kitaplar rafında yerlerini koruyorlar. ne zaman kahve-kitap 'kombini' ortadan kaybolur, o zaman biz de bu güzelim eserleri okuma şansına nail oluruz artık...
  9. geçtiğimiz yıl, cemil meriç sosyalbilimler lisesi öğrencileri tarafından, ilk defa tiyatroya çevrilip, sahnelenmiştir. insanın üzerinde derin izler bırakır hem okuması hem izlemesi inanılmaz keyifli bir eser. populariteye kurban gitmesine her ne kadar üzülsem de sevdiğim insanlara okumalarını tavsiye ederim.
  10. öncelikle kitabın içeriğinden çok kendi duygularımı yazdığımı belirteyim.bence bu tarz kitapların konusundan çok okurken kendinizden bir şeyler bulabilmeniz, o hislere ortak olabilmeniz etkiliyor insanı. kendi iç çekişmelerinizi, yaşamınızdan bir şeyleri buluyorsunuz bu kitabı okurken pekçok cümlede ben bu duyguyu bu hisleri yaşamıştım zaten bana hiç de yabancı değil bu kelimeler diyeceksiniz. ayrıca sabahattin alinin üslubu ve kelimelerin uyumu akıcı bir şekilde ifade ediyor bu hisleri, doğru duyguyu doğru kelimeyle seçmesindedir belki de bu başarısının sırrı.