1. tam anlamıyla cevabını hiçbir zaman alamayacağınız soru. 2 türlü bellek olduğunu düşünürsek: "2+2 kaç eder" ve "osmanlı beyliği ne zaman kurulmuştur" gibi sorulara cevap veren bellek kısmı ayrı; bisikleti nasıl sürdüğünüzün bilgisini tutan bellek ayrı.

    ilk bellek tipi gayet söze dokulebilen bilgilerden oluşuyor. sözle öğrendiğiniz şeyleri sözle açıklayabiliyorsunuz.

    öteki türlüsü zor. kimse bir insana gidip "bak hissetmek böyle böyle oluyor" diye öğretmediginden. birisi size gelip sorsa; "bisiklet sürmeyi öğrenmek istiyorum, bana bisiklet sürmeyi öyle bir anlat ki ben öğreneyim. yapabilir misin?". tam olarak bunu anlatmak mümkün değil. aynı şey "bana piyano çalmayı öyle bir anlat ki öğreneyim", "bana yürümeyi anlat" gibi sorularda da
    geçerli. beyninizde buna dair bilgi var, ama bunu söze dökemezsiniz.

    bu da öyle bir soru. "bana ne hissettiğini öyle bir anlat ki anlayayım". boşa uğraş. sadece ne şekilde hissettiğinizi ancak kabaca anlatabilirsiniz. üzgün, mutlu, heyecanlı gibi kelimelerle. yine de tam anlamıyla kapsamaz.

    z. e.: sebebi neydi ki?