1. özel üniversiteye gitmyim,kimse beni işe almaz gibi düşüncelerden sıyrılın. işe alınırken hangi üniversiteden mezun olduğuna değil kendini ne kadar geliştirdiğine,yetiştirdiğine bakıyorlar.
  2. bunu yazarken, acaba hangi hayal kırıklığından başlasam diye kendime soruyorum..
    özet geç / tanım : (bkz: hayal kırıklığı)

    liseden yeni mezun olmuş, hatta olmaya çalışan bir gençseniz hayalleriniz vardır. umudunuz vardır, geceleri heyecandan yatamazsınız. gelecek sizin için ''motorları mavliklere sürmek''ten başka bir şey değildir. ortaokulu bitirip, örgün öğretimin bunaltıcılığından, saç sakal, kılık kıyafet rahatlığından dolayı insan beklentilerini yükseltiyor. en çokta kendi ayaklarının üzerinde durmaktan bahsediyorum ya. otobüsten annenlere el sallamak istiyorsun, hiç bilmediğin sokaklara, yollara gidiyorsun. çok heyecan verici değil mi? çünkü sen polyannasın. neyse veda kısmından önce, bavullar hazırlanır bir ay önceden, karında kelebekler uçuşur. aile yavrum gidiyor diye, hiç olmadığı kadar yakın davranır size. ama siz bir aptal olduğunuz için, üniveriste hayatınızın en güzel yerinin daha başlamamış olan hali olduğundan haberdar değilsiniz. neyse hazırlıklar yapılır veda anı gelir, binilir gidilir. içinizde hep şu soru, ben burada mı yaşayacağım? meşrebine göre dağlar bayırlar, ( türkiyedeki üniversitelerin hepsi dağa bayıra kurulmuştur) ulan in cin top oynar dersin. çünkü orada senden başka kimseler yaşamaz. evini yurdunu bulursun, ilk gün sancılanma başlar, yatakta döner durursun, anneler aranır, abiler ablalar ile mesajlaşılır. ağlama krizleri, sevgili kişisi ile sıcak sohpetler geçirilir. ve nihayetinde sabah olur. artık yapman gereken bir
    iş vardır. kalkıp okula gitmek! hazırlanırsın, o haftalar hep sallamasyon ve uyum programları ile geçer. ufak ufak alışırsın. daha sonra yapacağın işler hiç bitmez. insanların o kirli ilişkilerini görürsün. sınıfa ilk girdiğinde herkes birbirine garip bakışlar sergiler. hoca gelir, ayağa kalkmaya çalışan olur, tenefüs saatini soran olur. zil ne zaman çalacak diyen olur. sınıfta baskın karakterli arkadaşların süper egolarını tatmin eder. sen de mimlenirsin o arkadaşa, bak iyi tanı onu. gelecek 4 sene nefret edeceksin ondan. hele ki muhafazakar bir yerdeysen, haremlik selamlık oturursunuz. daha sonra survivor mantığı başlar, herkes önce bireysel mantığa çalışır. ilk bulduğun tanıştığın arkadaş edindiğin insana iyi bak, ondan da nefret edeceksin seneler içerisinde. doğru insanı bulma olasılığın çok düşük. vizyonu düşük öğrenciler çok konuşur genelde. erkeksen, gözüne kızın birini kestireceksin. yapmam deme, biz bizeyiz şurada. bütün senen onu tavlamak ile geçecek. kadınsan, diğerlerini kıskanacaksın. önce herkes o şehrin verdiği acemilik ile süper kaynaşacak sonra survivor adasında gruplaşmalar başlayacak. alış bunlara. sonra niye böyle oldu deme. erkeksen sakın sınıftan birine yazayım deme, oyarlar. unutma o kızlar aralarında her şeyi konuşacaklar. kadınsan, sende yapma, erkekler ortamlarda şekil yaparlar. canım cicim ayları geçtikten sonra herkes kimin ne mal olduğunu öğrenecek zaten. sınıf bir yana, gitmek isteyeceksin memleketine, sevgilin de başka yerdeyse, uzak mesafe ilişkisi yaşıyorsan. sana allahtan sabır diliyorum. bitmek bilmeyen kavgalar gelecek, kıskançlıklar gelecek. gönüle mesafe girince sağlam sevdalar daha çok ateşlenir, ama sizinki çıt kırıldım ise, kül olur gider. işte sevgili kişisi ile buluşmak için, gün sayacaksın, o şehirden nefret edeceksin. bitse de gitsek diyeceksin. en çokta gelmeden önce dizilerde gördüğün, üniversite çimlerinde gitar çalan gençlerin aslında hiç olmadığını, kızların teklif ettiğinin bir yalan olduğu, hazırlanmanın okumaktan daha kolay olduğunu, hiçbir halt bilmeyen hocalara laf anlatmanın ne kadar zor olduğunu ''torpilin'' ne olduğunu öğreneceksin... hakkın yenecek. sessiz kalacaksın. emek edeceksin 30 alacaksın, yalaka olursan kazanacağını öğreneceksin. hiçbir şey istediğin gibi gitmeyecek. en kötüsü de iş bulamayacaksın. okumak için bir taraflarını yırtmışken bu çileye katlanmışken, üzerine gelecek kaygın bastıracak, annenler babanlar sevgili kişisinin ailesi bastıracak evlenmiyor musunuz? artık diyerek. hayatın bu kıskaçta sıkışıp kalacak. iyi şeyler olmayacak mı olacak, yeri gelecek parasız, yeri gelecek aç, yeri gelecek sabaha kadar ders çalışacaksın. kızlarla özgürce takılacaksın, erkek arkadaşınla şehirde el ele yürüyeceksin korkmadan. veya baba korkusu kalkacak. velayet düşecek. özgür olacaksın. ama gelecek kaygısı denilen şey içini yiyip bitirecek.
    geleceğinde başarılar..
  3. keyfini çıkarın
    kuz
  4. baslamayin bitmiyor adeta kabus içine çekiyor
    girişimci olun para biriktirip iş açın bi kaç arkadaş dahil ettin mi yürür gider dedi girişimcilik dersi hocamız ..
    belit
  5. hayatınızı yaşayın la , torpliniz yoksa elinizdeki diplomanın hiçbir geçerliliği yok bu güzel ülkemde.
    bende çocuk yetiştirmeye çalışıyorum ve eşimin aksine çocuğum istediği kadar okusun diyorum zorlama yapmadan. bir torpilimiz olamayacak nasılsa ve o kaybedeceği yılların telafisi olmayacak.
  6. ingilizce öğrenin.erasmus partilerine gidin.festivale katılın.yurtdışına çıkın.sosyolojiyle ilgilenin.içki için.ot için.ben hepsini yaptım.şimdi mutsuz bir iş hayatım var. nerde o günler ah ah.
  7. "abiii üniveristede kızlar teklif ediyormuş" yalanı ile yüzleşmeye hazır olun^:swh^
    pirus
  8. mal gibi bilgisayar başında geçirme zamanını güzel kardeşim. bir topluluğa üye olun ya da bir etkinlikle ilgilenin ve bir şeyler üretin. zaman öldürme demiyorum ama üretimi de ihmal etme.
  9. not: bu anlattıklarım mühendislik için geçerlidir. diğer fakülteleri bilemiyorum.

    kendi bildiği konuları derste anlatmak bir öğretim görevlisine herhangi bir katkıda bulunmayan boş bir iştir. bu sebeple akademisyenler genelde bu görev için minimum zaman harcamayı tercih ederler. (ya da belki de zaten tembeldiler, ikisi birden olabilir.)

    sınav hazırlamak da bu bahsettiğim angaryaya dahildir. bu sebeple akademisyenler, ya da işi üzerine yıktıkları doktora öğrencileri, sınav sorularını kendileri hazırlamak yerine google'da dersi aratıp başka üniversitelerde çıkmış, mümkünse cevapları olan - çünkü yanlış çözmekten, fiyakayı bozmaktan korkarlar - soruları bularak sınavlarını oluştururlar.

    sınav kağıdınıza bakarken (ya da belki de sınav sorularını/çözümlerini dersin internet sitesine koyuyorlardır) eğer soruların bir kısmını bir kenara yazar ve bunu google'da aratırsanız, kuvvetle muhtemel sınavı aşırdıkları üniversite ve dersi bulacaksınız. gerçi bunu engellemek için soruyu hafif değiştirmeye çalışabilirler, onun da farkında olun yani. diğer sınavların da buradan gelmesi yüksek ihtimal, çünkü akademisyenimiz bir defa kendi dersine uygun soru membağını bulmuştur. kim başka ders bulmakla uğraşacak?

    fakat sınavların birebir aynı olması düşük ihtimaldir. bu uygulamaya alternatif öğrenciye önermediği ancak dersle ilgili olan başka bir textbook'tan soru sorma, kendi hocasının soru arşivinden soru seçme gibi yollar da vardır. dersin kapsamlı arşivi varsa onu da kesin edinmeye çalışın, çünkü bu soru denen meretin iyisini bulmak kolay değil, illa ki döndürüp döndürüp sormak gerekiyor, hele ki normal sınavların haricinde gereksiz make-up/bütünleme/af/tek ders gibi saçmalıklar da varken. bir de mit ocw'e bakın ama oradan soru beklemeyin, çünkü artık ayağa düştü.^:swh^