1. son dönemlerde veganlığın ve vejetaryenliğin popülerleşmesiyle bunların bir dine dönüştüğünü niteleyenler var. öyleyse her hak dinde olduğu gibi bazı çatallaşmaların ve mezhepleşmenin olması kaçınılmazdır. işbu yorumda vejetaryenliğin çeşitleri incelenecektir.

    i) ovo vejetaryenlik: et ve et ürünleri ile süt ürünleri tüketilmezken yumurta tüketilebilir.

    ii) lakto vejetaryenlik: et ve et ürünleri ile yumurta tüketilmezken süt ürünleri tüketilebilir.

    iii) lakto ovo vejetaryenlik: yumurta, süt ve bal tüketilebilen vejetaryenlik çeşidi.

    iv) veganlık: her türlü hayvansal besinin tüketilmediği durum. ayrıca, üretilen gıda maddesi hayvansal olmasa bile üretilme sürecinde hayvanlar üzerinde test edilmesi de kabul edilemez olarak görülür ve tüketilmesi yasaktır. deri ceket, ipek gelecelik, kaşmir halı, yün kazak yok.

    v) çiğ veganlık^:raw veganism^: veganlığa, 48 santigrat derece üzerinde pişen meyve, sebze, kabuklu yemiş, tahıllar ve otları yememeyi ekleyin.

    vi) mevyecilik^:fruitarianism^: sadece çiğ taze meyve, kabuklu yemiş ve tohumları yenildiği uç bir veganlık türü. bu çeşidinde yediğin şeylerin, onu yetiştiren bitkiye zarar vermemesi oldukça önemli. mesela, patatesi yiyemezsin çünkü o zaten bitkinin köküdür. patatesi yersen bitki ölür.

    vii) satvik beslenme^:yoga beslenme^: yiyecekler satvik, rajasik ve tamasik olarak ayrılıyor. satvik besinler, ruhsal besinlerdir ve ruhumumzu zenginleştiriyor^:swh^. rajasik besinler insanları hayvansallaştığı, kontrol edilemez ve bencil yaptığı söyleniyor. tamasik besinler ise bedene ve zihne zararlı. dolayısıyla, bu iki tür besin yenmemeli. süt, bal, taze meyve ve sebze, kabuklu yemiş ve tohumları yiyebiliyorlar. et ürünler haricinde, soğan, sarımsak, yumurta, kahve, mayalı besinler, alkol, çikolata, acı, ekşi gibi besinleri yemiyorlar.

    viii) bunların dışında budist veganlık, makrobiyotik beslenme gibi türleri de var^:ama içim şişti sonra eklerim kalanını^.
  2. 3 yıldır vejetaryenim. hayatımdaki herkesin " e peki ne yiyorsun?", " doğru sen kebap yiyemezsin, e köfte yiyelim?" gibi sorularına cevap vermek zorunda kaldığım 3 sene.

    bir çok et yiyenden daha iyi beslendiğimi söyleyebilirim.
    eğer türkiye'de yaşıyorsanız başta şunu söylemek isterim ki vegan olmak çok zor.
    bu nedenle vejetaryenliği seçtim. en azından içim rahat uyuyorum. hayvan seviyorum ve onları yemiyorum.

    neden vejetaryen oldum?
    çünkü et yemenin insan doğasına aykırı olduğunu düşünüyorum. bir koyunu, kuzuyu koşarken gördüğümde çatalımı ona batırıp içimden onu yemek geçmiyor.
    ama bir sepet dolusu çilek gördüğümde onu yemek istiyorum.
    dolayısıyla önyargısızca baktığınız zaman göreceksiniz ki, aslında içgüdülerimizde hayvan yemek yok.

    ne yiyorum, ne yiyebilirim?

    protein için: tofu(soya peyniri: pestolu, biberli, ipeksi, sert bir sürü çeşit mevcut), kinoa, mantar, barbunya, fındık, fıstık, havuç, muz, esmer pirinç, soya sütü, soya kıyması ki oldukça lezzetli olduğunu söyleyebilirim, kıymalı her yemekte bunu kullabilirsiniz.

    kalsiyum: yeşil bitkiler, kereviz, badem, keten tohumu, biber, ıspanak, brokoli vs.
    fosfor: deniz yosunu, tofu, fasulye, mercimek, kuru üzüm, kuru kayısı vs vs.
    vitamin&mineral: her türlü meyve, soda.
    b12 ve omega3: zenginleştirilmiş soya ürünleri, mısır gevrekleri vs.
    ve en önemlisi her gün farklı renklerde meyve tüketmek gerek. keçiboynuzu veya üzüm pekmezi tüketmek de kan şekeriniz için önemlidir.

    istanbulda vejetaryen ve vegan ürünleri nerede bulabilirim?

    vegandukkan, parsifal galata, büyük market zincirleri gibi yerlerden bulunabilir. veggy adlı markanın etsiz şiş kebap, etsiz döner, etsiz şinitzel gibi çeşitleri var.

    bir iki not düşmek isterim: vejetaryen olunca güçsüz olmuyorsunuz. dünyanın en güçlü hayvanı goril, otçuldur. masraflarınız azalıyor çünkü gerçek deri, kürk, hayvan testi uygulanan kozmetik ürünleri kullanmıyorsunuz. evde hayvan besliyorsanız, yüzüne bakabiliyorsunuz.
    ve evet, balık da yemiyoruz.
  3. insanlık son yüzyıldaki hızıyla gelişmeye devam edecekse (ve kendini yok etmeyecekse), 150-200 sene sonra norm haline geleceğinden neredeyse emin olduğum beslenme biçmi. öyle ki, başka bir hayvanı öldürüp yediğimiz için bizlerden "barbarlar" diye söz edecekler.
  4. Vegan ve vejeteryan beslenme ile alakalı bilgilendirici bir animasyon

    Tarihe damga vurmuş aydınların Vejetaryen beslenme ile ilgili yorumları...

    Okumaya üşenenler için başlıca yorumlar:

    !---- spoiler ----!

    Albert Einstein: "Vejetaryenliğin yayılması kadar insanlığın sağlığına ve dünyada hayatta kalmalarına fayda sağlayacak başka bir şey yoktur"

    Pisagor: "Et ve kandan oluşan canlılar, et ve kanla beslenmemeli; bu, kendini zehirlemekten başka bir şey değildir."

    Buddha: "Vejetaryen olmak, nirvanaya ulaşan bir yolda bir adımdır."

    Charles Darwin: "Gördüğüm en olağanüstü çalışan işçiler; Şili'deki maden işçileri, yalnızca sebze yerler (ayrıca bazı baklagil ve tohumları)."

    David Pimentel: "Amerika Birleşik Devletleri'nde, yemek için beslediğimiz hayvanlara yedirilen buğdaylarla direkt olarak insanları besleseydik 800 milyon aç insanı doyurabilirdik."

    George Bernard Shaw: "Benim çapımda bir beyin besinini ineklerden almaz. Vejetaryendir."

    James Hansen: "Karbon salınımını azaltacak en etkili ve uygulanabilir çözüm et yemeyi bırakmaktır."

    Moby: "Bir hayvanın gözlerinin içine bakıp şöyle diyebilir misiniz: "Benim iştahım senin ıstırap çekmenden daha önemli?"

    Nikola Tesla: "Genel ilkeler adına, sığırı gıda sağlayan bir araç olarak yetiştirmek sakıncalıdır. Kesinlikle sebze yetiştirmek buna tercih edilmelidir ve bu nedenle de vejetaryenliğin, kurulu olan barbar alışkanlık sisteminden övgüye değer bir ayrılış olduğunu düşünüyorum. Bitkisel gıdayla geçinebileceğimiz ve hatta bu yolda çalışmalarımızı avantaja dönüştürebileceğimiz, yalnızca bir teori değil, müspet bir gerçektir. Birçok ırk, neredeyse yalnızca sebzelerden gelen üstün fizik ve güce dayanarak yaşar. Örneğin, yulaf ezmesi gibi bazı bitki besinlerinin, etten hem daha ekonomik hem de mekanik ve zihinsel performans konusunda etten daha üstün olduğuna şüphe yoktur. Dahası, bu tür gıda, sindirim organlarımızı kesinlikle daha az vergilendirir ve bu gıda miktarı bizi daha mutlu ve girişken yapar. Bu gerçekler ışığında, her çaba, ahlakımıza aykırı bir şekilde hayvanların nedensiz yere vahşice katledilmesini durdurmaya yönelik olmalıdır."

    Richard Dawkins: "Ben vejetaryen olmak istiyorum. Herkesin vejetaryen olmasını isterdim. 100 veya 200 yıl sonra bugünkü hayvanlara karşı davranış şekillerimizle dedelerimizin kölelere davranış şekillerine baktığımız gibi bakabiliriz. Çiftliklerde ve kesimhanelerde hayvanlara karşı zalimce muameleye karşı çıkmak bizim için çok önemlidir."

    Sokrates: "Hayvanları yeme arzumuzu sürdürdükçe; mutluluğu elde etmek, dolayısıyla da adil bir toplum yaratmak için gereken şartları sağlamak nasıl mümkün olacak."

    Thomas Edison: "Vejetaryenlik, vücut sağlığı ve canlılığı üzerinde olduğu kadar zihin ve zihin faaliyetleri üzerinde de güçlü bir etkiye sahiptir. Diğer canlılara zarar vermeyi sonlandırmadıkça bizler, canavar ruhlular olarak kalacağız."

    !---- spoiler ----!

    Amerikan Gıda ve Beslenme Akademisinin Açıklaması: Bilimsel bulgular; vejetaryen beslenme ile; birçok kronik dejeneratif hastalıkların (aşırı şişmanlık, koroner kalp ve damar rahatsızlıkları, yüksek tansiyon, şeker ve bazı kanser cinsleri… gibi) risklerinin azaltılması arasında olumlu bağlantılar tespit etmiştir.
  5. veganizmin daha makul ve uygulanabilir olanı.
    bir gün vejetaryen olabilirim ama veganlık başlı başına bir disiplin, uygulaması çok zor ve kesinlikle saygı duyulası.
  6. insan doğasında hem et yemek hem ot yemek uzun bir süredir bulunmaktadır. aksi iddialar çoğunlukla bilimsel temellere değil duygusal temellere dayanmaktadır. vejetaryen insanların çoğunun da duygusal sebeplerden bu yolda olduklarını düşünmekteyim ben.

    atalarımızın et yemeye başlayarak evrimsel süreçte ne gibi gelişmeler yaşadığı ortada. bunların sebepleri de ortada. bunlardan birisi de vücuda gereken enerjinin et ağırlıklı besinlerden daha kolay bir şekilde karşınlanmasıdır. bu sadece bizde değil birçok türde vardır. bu yüzden gelecekte bizim zamanlarımıza bakıp, "vay barbarlar hayvan yemişler, kuzuya kıymışlar." dediğinde bilinki, kendisi bir cahil olarak hayat sürmektedir. atalarımızın et yemeye başlayarak geliştirdiği beyin kapasitesi sayesinde oluşabilmiş bu düşünceye lütfen itibar etmeyiniz. ve merak etmeyin, et yemenin beyni geliştiren tek sebep olduğunu söylüyor değilim.

    öte yandan günümüz teknolojinin ilerlemesi sayesinde hayatlarımız daha tembel bir hale geldiği için ve görüldüğü gibi obezite de arttığı için gelecekteki evrimsel sürecimizde yeniden otçulluğa döneceğimizi düşünmekteyim ben. şu an için konuşmak gerekirse, bunlar militanlığı yapılması gereken konular değildir. hiçbir vejetaryen "inek" diye dalga konusu olmamalı ve hiçbir et ağırlıklı beslenen insan "barbar, katil" tarzı yaklaşımlarla alaya alınmamalıdır. şu an türümüz hepçildir, hem etle hem bitkiyle beslenebilir. bu şekilde gelişmiştir. ancak insan vücudu özelleştiği açıdan birçok diyet şekline ihtiyaç duymaktadır. sağlığı açısından bitki ağırlıklı beslenmesi gereken insanlar olabilir yani.

    bu yüzden vejetaryenliği duygusal açıdan değil de, vücudunun gereksinimleri açısından kendine has bir diyet türü olarak seçen insanlara ben saygı duyarım. duygusal bir bakış açısıyla yapılan seçimlere ise diyebileceğim bir şey yoktur. haddim değildir.

    not: endüstriyel hayvancılık konusunda şikayeti bulunan dünya vatandaşları, şu dakikadan itibaren çoğalmalarını durdurarak bu konudaki yararlı ilk adımı atabilirler. çözüm, hepçil bir türü otçulluğa zorlamakta değil, nüfus çoğunluğunun doğurduğu inanılmaz tüketim sayılarını azaltmak için konunun aslına yönelmektir.
  7. tüketim sektörüne getirdiği eleştirinde haklı olan, ancak öngördüğü çözümler noktasında politik açıdan tamamen başarısız olan bir politik harekettir. sadece gıda tüketimi değil, hayvansal deri ve giyim sektörü, kozmetik, cilt bakım ve temizlik ürünleri, ispanya’daki boğa güreşleri ve türkiye’deki horoz dövüşleri, at yarışları, çin’deki yulin köpek yeme festivali gibi farklı olaylar da vejetaryenliğin alanına girmektedir. çünkü sadece et ve süt tüketiminden uzak durarak hayvan haklarını korumak mümkün değildir.

    dolayısıyla aslında vejetaryenlik, doğrudan hayvan hakları konusuyla da ilişkilidir.

    evet; besi hayvanları son derece kötü koşullarda besleniyor, kimi hormon takviyeleri ile hızla büyütülüyor, kimi inorganik besinlerle. özellikle kümes hayvanları daracık alanlarla günışığı görmeden (veya çok kısıtlı görerek) gelişiyor ve sonra dünya üzerindeki 7 milyar insanın tüketimine sunuluyor. balıklar, hindiler, inekler, domuzlar ve tavşanlar da öyle.

    vejetaryenler, tepkilerinde haklı ama çözüm önerilerinin reelde pek bir karşılığı yok. bir defa önlerine şu soru çıkıyor:

    1) hayvanları kötü koşullardan kurtardıktan sonra, iyi/doğal koşullarda yetiştirip et ve süt tüketmeye devam etmeli miyiz?
    2) hayvanların öldürüp et yemekten vazgeçmeli, ölmelerine sebep olmayacak alanlarda onlardan yararlanmaya devam etmeli miyiz?
    3) “hayvanlar, hiçbir şekilde insanlar tarafından yararlanılacak varlıklar olmamalıdır” deyip hayvan yetiştirmekten tamamen vazgeçmeli miyiz?

    yani hayvanları kurtardıktan sonra daha iyi koşullarda yiyecek miyiz, yiyeceksek bunun ölçüsü ne kadar olacak, yoksa hiç mi tüketmeyeceğiz sorunsalı var vejetaryenlerin önünde. ve 2017 itibarıyla bu sorun hâlâ aşılamadı.

    günümüze bakarsak, yine vejetaryenlerin bireysel bazda et tüketiminden kaçınmasınıın zerre kadar anlamı yok. çünkü hayvanlar yine kötü koşullarda yaşayıp ölmeye devam ediyor. vejetaryenlerin et yeme boykotu, hangi hayvanı kurtarıyor o korkunç mezbahalardan? elbette hiçbirini kurtarmıyor.

    hatta vejetaryenlik, zaman içinde popüler kültür tarafından öyle metalaştırıldı ki, günümüzde sadece belli bir ekonomik seviyenin üstündeki kesim arasında bir trende dönüştü. (bkz: trend)

    vejetaryenler, etten almaları gereken proteini çeşitli bitkilerden, baklagillerden, inorganik besinlerden alıyor. ama bu, gelir seviyesi düşük insanların kolayca yapabileceği bir iş değil. en azından ülkemizde değil. et yerine alternatif bulmak demek, para demektir. dolayısıyla bir politik hareket olarak vejetaryenlik, sadece zenginler arasında görülebilen bir tutumdan başka bir şey değil günümüzde.