1. yarın kadehlerimiz neşeden dolacak.

    yarın kadehlerimiz her zamankinin aksine efkardan değil neşeden dolacak.

    ben hava ne zaman güzel olsa balkona çıkar, serinlikte mehtabı izlerim. evimin suni ışıklarından sıyrılıp gökyüzünün doğal karanlığında kendimle baş başa kalır kendi içimi aydınlatırım. balkona en yakın olan sokak lambası çalışmadığı geceler ise daha mutlu olurum, rabbimin bana özel olarak huzurlu bir ortam hazırladığını düşünürüm. ben alkol almam, soda içerim. meyhane işleten arkadaşımın, kardeşimin mekanına gidip, onun muhteşem mezeleri ve trt müzik kanalı eşliğinde dost meclisinde soda içerim, kadeh tokuştururum, masa adabına uyar, mezenin gözüne vurmam, ağır içerim. sanki çarpılacakmışım gibi.
    dostlar olmayınca mehtaba karşı açarım bir soda. oh mis.

    lise yıllarımda bir kıza ilk defa bir şeyler hissettiğimde arkadaşlara özenip içmeyi çok istemiştim de, muhafazakar yetişmemden ötürü elim anca sodaya gitmişti. o zamanlar hep efkardan içtim. evimizin balkonunda radyo, soda, ben ve dolunay. bir de ara sıra yoldan geçen benim gibi yalnız insanlar... o zamandan alışkanlık olmuş ya pavlov'un köpeği misali olmuşum soda açıldı mı efkar basıyordu vücuda. bir de içmek bana yakışıyor. delikanlı bir efkar bende güzel duruyor. yılların verdiği görmüş geçirmişlik de var üstümüzde. artık lisedeki kız için dolmasa da soda bardağım, yaşanmamışlıklar, eksik yaşanmışlıklar, hatalar, hayal edip de yapamadıklarım efkar vermeye başladı. ama bu güzel bir efkar. böyle dinginleştiriyor adamı, sakinleştiriyor. ben zaten karakter olarak gözümüzden düşüp yanağımızda süzülen yaşları dahi gülerek silebilen birisiyim.

    aradan yıllar geçti, çok sevdim bir kızı. hep düşündüğüm kadındı. allem ettim kallem ettim evlendim o kızla. karım oldu. candan öte canan oldu. halde haldaş, yolda yoldaş oldu. her şey oldu. sonra sevgimizden bir tomurcuk oldu, yarın bu tomurcuk çiçek açacak. adı zeynep. bahtı güzel olsun, hep mutlu olsun. yarın işte o kadeh neşen dolacak. radyoda ağır türküler değil oynak türküler çalacak. aslında bu türkü kısmından o kadar emin değilim. belki de bebek aman uyanmasın diye sessizce de içebilirim. henüz huyunu suyunu bilmiyorum kızımın. belki de cazgır biri çıkacak. ne çıkacaksa çıkacak benim canım bir varlık çıkacak... heyecan var. allah'ım sen sağlıkla kavuştur. karım da çok yorulmasın. o da rahat bir doğum geçirsin. biliyorum zahmet olmadan rahmet olmaz ama ben bu hayatta çok zahmet çektim, bu zahmetlerin bir olumlu karşılığı olacaksa bunun karşılığı olan rahmetini eşimle kızım görsün...

    iyi geceler dünya, kızım yarın mekansal olarak içine gelecek, artık biraz daha iyi bir ortam oluşturmaya gayret etmelisin.
    iyi geceler insanlık, kızım yarın sosyal bir topluluk olarak içine gelecek, artık biraz daha yardımsever, insanlığı bireyselliğe karşı biraz daha ön plana çıkarmalısın...

    herkese selam olsun...
  2. gündemim bu kadar yoğunken, insanları az, yapacağım işleri daha çok düşünüyorum. zaten karar aşamasında olmak ziyadesiyle yorucu. hayatımın en keskin virajı günlük. nasıl toparlayacağım ki ben? ya da hangisi doğru, ben nereden bileyim.
  3. bazı günleri kayda değer bir şey yaşamazsın, içinde heycan yoktur, aşk yoktur, hatta belki hiç gülümsememişsindir. bu yüzden yaşamadığın günlerden bir farkı yoktur. ölmüş halinle, geçirdiğin o boş günler arasında da bir fark yoktur. anlarsın ya, bugün öyle bir gün.
  4. bugünki kısa yolculuk iptal oldu. iş çıkışı seğmenlerde bi kısa mola verdim yine. burdaki büfeylede kanka olduk. beni görünce hanımefendinin sıcak çilolatasını hazırlayın diyorlar. bazen uzun kalırsam çay ikram ediyorlar. çaylar şirketten. uzun zaman gelmeyince nerelerdesiniz diyorlar. içeçeği alırken günlük olayları konuşuyoruz. yaz ayları gelen giden çok, biz kışında müdavimiyiz buranın.

    bu arada sabahki neşeli halim devam ediyor. bu 1 eylül güneş tutulmasımı, 28.ağustostaki güzelliğin etkisimi bilmiyorum. eylül iyi başladı iyi gidiyor. üzerimdeki kara örtüyü attım atıyorum :))
  5. sevgili günlük,

    bugün de sözlükte 10-15 kişi birbirine girmeyi başardı. kavga çıkınca bir anda başlığa toplanıyorlar. işık hızıyla kapışırcasına hem de.

    halbuki ölüyorum desen bi bardak su veren bulunmaz, 9-10 halı saha maçına adam eksik gelen var mı desen hiç çıkmaz. ama tartışma var de, ondan sonrasını seyreyle.

    buralar da sıkmaya başladı yani, söyle gaffur gidelim mi gari ?
  6. çok yürüdüm,çok soru sordum,hiç yanıtlayamadım.
  7. şimdi çay koyuyorum, bergamotlu.
  8. içimi dökmeye çalışmayalı uzun zaman olmuştu. kendimi, düşüncelere daldıkça damla damla dolan bir çöp gibi hissediyorum. içerisinde bulunduğumuz bu dönem beni gerçekten yordu.

    uyuyup uyandıkça, günler birbirini kovaladıkça tek değişen, akıp giden zamanmış gibi geliyor. gün içinde her şey olabildiğince rutine kapıldığı zaman, gözlerin anlık bi dalmasıyla saniyeler yahut yıllar süren bi hayal beni benden alıyor. insanoğlu sadece hayal etmek için yaşayabilir. ancak realitede bu çok farklı. insanların genç yaşta hayalleriyle sınanması sizce de çok korkunç değil mi. genç yaşta hayata küstürülmek beni ürkütüyor! hayatının baharında kuracak, belki de gerçekleştirecek onca hayal varken.

    garip ruh halleri içerisindeyiz. kendi yaşantımda bir şeyler oluyor mu olmuyor mu bilmiyorum fakat dünyada her gün onca olay olurken, hayatın böyle sakin akması, insanların strese ve bıkkınlığa bu denli alışması beni delirtiyor. ayrıca herkes kendi derdinde. kimsenin kimseyi düşündüğü yok. hepsi yalan.

    birtakım şeyler yaklaşıyor; bunu görmek, hissetmek zor değil. ancak neden bu dünyada binlerce yıl yaşamış da her şarabın tadına bakmış gibi hissediyorum kendimi?

    çocukken böyle hissetmezdim. sanırım büyümek, ölümün bir parçası.
    zmawe
  9. dün itibariyle içimin sızısını, yarasını bir kenara bıraktım ve sarıldım sevdiğime. bu saatten sonra ne olacaksa insanlar "ben demiştim" diyecek, hatta birçoğunun gözünde saygınlık denen şeye sahip değilim artık. umarım değer. umarım buna layık bir insan olur.
  10. bir kaç aydır türlü sosyal mecralarda türlü insanları takip ediyorum. yada tanımadığım ama beni takip eden insanları tanımaya çalışıyorum. bu şekilde takip ettiğim iki kişi vardı ve ikisinin de sevgilisi yoktu. ah bu arada ben ankaradayım. çocuklardan da biri ankara, diğeri antalya'da. ilk önce antalya'daki için ''sevgilisi var mı acaba?'' diye düşündüm. o sıra yoktu ama benim bunu düşünmemden 12 gün sonra biriyle çıkmaya başlamış ve fotoğraf atmış. sonra ankara'daki için aynı şeyi düşündüm. 1 hafta önce de o bir kızla resim atmış.

    kimin gözünün içine baksam sevgilisi oluyor. bu işi paraya döksem mi?