-
hiç bi şey beklediğim gibi olmadı.
e madem o kadar istikrarlıyız şu piyasa neden 1000 puan yukarda kapanmadı?
sonra eve dönüyorum. aa yağmur. yepyeni ayakkabılarım leke oldu. dün moralim bozuldu diye almıştım. delircem derken... amaaağğnnnn dedim. olan oldu keyfini çıkar. yağmur çok güzel yağdı. hava da soğumadı. yüzüm, saçlarım öyle tatlı tatlı islandı ki. -
bugün hava o kadar güzeldi ki iş yerinden kaçıp gitmek istedim.
kaçamadım -
sabah alarmdan önce uyandım.
uyanır uyanmaz diğer yarım kardeşim geldi aklıma.
hemen aradım. onun da sesi çok canlı geliyordu. sabah sabah bi kaç küçük şaka goygoydan sonra en sevdiğim şarkıyı açtım. saçlarımı kuruturken duymuyorum ama olsun evden çıkana kadar kapatmıyorum.
dolabın önünde dikildim bi kaç dakika. ne giyeceğime karar vermeye çalıştım. üşenmedim o elbiseyi ütüledim. o sırada kahvem hazırdı. alarmdan önce uyanmak ne güzelmiş...
sonunda çıktım evden. hiç beklemeden taksi buldum. şirketin önündeki seyyar börekçi de hep biterdi peynirli kol böreği. bugün bitmemiş. böreğime de kavuştum. asansöre gmy ile birlikte bindik. aslında gerici bi durum ama severiz birbirimizi. bizim kata da hemen çıkılıyor zaten. günaydın nasılsın diyene kadar yukarıdaydık.
sabah toplantısı... ufff her sabah... bu sabah iptal oldu. rahah rahat böreğimi yedim.
seans başladı. bugün seans çok keyifliydi. müşteriler mutlu, biz mutlu... kazançlı bir gündü.
akşam eve geldiğimde annemin pasaportuyla ilgili bi sorun yaşıyorduk. eve yürüyene kadar onunla uğraştım. telefon trafiği... onu da hallettik.
ne tv ne de bilgisayara bulaşmadım bu gece. kitap da okumadım. kardeşim aradı. tavşan kardeşim benim. içim titriyor ondan bahsederken. yazarken... yine akşamımı güzelleştirdi. nasıl da eğlendik yarım saat içinde. sıpa :)
ardından müzik dinlemeye başladım. çok sürmedi dans etmek için kalktım. bi şarkı daha. bi tane daha. bu güzelmiş bi daha... o kadar yoruldum ki salonun ortasına boylu boyunca uzandım. hayal bile kurmadım. gülümsedim. gülümsedim. sarhoş olmak gibiydi. kısa sürdü ama gerçekten küçük çaplı bi sarhoşluktu.
bugün hiç olağarüstü şeyler olmadı aslında. sadece sabah koşturmadım. her şey o kadar dingin ve rayında ilerledi ki. sonrası da güzel geldi. yazmak istedim. uyuyorum -
o kadar keyifliyim ki
düşman çatlatacak bi şımarıklık var üzerimde
biraz yaramazlık kıpırdıyor içimde
bacak bacak üstüne atıp elimdeki kadehin tadını çıkarıyorum
her bir yudumun damağımda dans etmesine izin veriyor ve aheste aheste içiyorum şarabımı
yüzümdeki tebessüm bana o kadar yakışıyor ki
ben şımarıkken çok güzelim -
günlük kafam kazan gibi,
kendime gelemiyorum
ama konumuz bu değil
konumuz; ben deli gibi dondurmalı irmik helvası istiyorum
bu kadar -
köyden geliyorum.
bu defa tek başıma gelmedim. yanımda takım arkadaşı getirdim.
kardeşim artık benimle yaşayacak.
dün mutluluktan uyuyamadım.
bu it ne zaman yanımda yamacımda olsa içimi huzur kaplıyor.
al işte içerden sesi geliyo salak neye gülüyorsa. allah'ım çok mutluyum -
bugün ofiste "evrim hakkında ne düşünüyorsunuz?" dedim.
"evrim kim?" dediler.
sustuk -
bu sabah takside chopin'in spring waltz bestesi çalıyordu.
günlük mutluluk hakkımın tamamını orada kullandım. radio değildi. adam bayağı chopin dinliyor. o kadar sevindim ki.
hergün medeniyetsiz, suratsız, sigara kokulu taksicilere ve kendileri gibi kokuşmuş araçlarına rast gelirdim ama bu sabah içinde chopin çalan bir taksiyle geldim işe. evet şu an bulunduğum ortamdan ve bi süre daha burada olmak zorunda kalmaktan hiç memnun değilim ama inanın 5 dakikalık yolculuk gülümsetiyor beni. -
köye geldim. çıldırcam neşeden.
soğuk yalnız ceketsiz durulmuyor dışarıda geceleri. yorgan çıkardı annem.
hem düğün hem cenaze var. köylü bi o yana koşturuyo bi bu yana. sizin çabanızı yerim.
ya biz şehirde cidden yalnızız. -
bugün şirket tarihinin en yüksek işlem hacmine ulaştım. yöneticim pasta aldı küçük bi kutlama yapacağız.
kutlamadan sonra zincir emir bağlamayı unuttuğum 500.000 tl emir için teftişe savunma vereceğim.
iyi miyim, kötü müyüm inanın bilmiyorum.
çok saçma bi gün.
ama hoşuma gitti.
sıradan değildi.