ulus sedat baker

Kimdir?

(d. 14 temmuz 1960, leningrad, sscb - ö. 12 temmuz 2007, istanbul), kıbrıslı türk sosyolog, yazar, çevirmen ve öğretim üyesi.

kitapları
dolaylı eylem, derleyen: ege berensel
beyin ekran, derleyen: ege berensel
kanaatlerden imajlara, duygular sosyolojisine doğru
yüzeybilim fragmanlar derleyen: ege berensel
aşındırma denemeleri
kant üzerine dört ders, (çeviri)
spinoza üzerine on bir ders, (çeviri)
leibniz üzerine beş ders, (çeviri)
siyasal alanın oluşumu üzerine bir deneme
  1. "foucault hiçbir zaman yazmayı bir amaç olarak görmedi. onu büyük bir yazar yapanın tam da bu olduğunu söyleyenler haklıdırlar. onlar, foucault'nun yirmibeş yılı aşkın bir zamana yayılan eserinin güzergahlarında şen bir bilimin yolaçtığı kahkahaları bastırmasız, özgürce ve sakınmaksızın savuranlar olabildiler: foucault'nun öncesinde spinoza ile nietzsche'yi, sonrasında ise deleuze'ü ve yeni bir düşünür kuşağını, bu kahkaha içinde yakalıyoruz. foucault önümüze ilahi bir cezalar komedyasını çıplak bir yemek gibi sürdüğünde bu kahkahaları tutabilecek olan ancak bir iktidarın müdahalesi, ölümcül susturma araçlarının devreye sokulması olabilirdi. ama yine, bu aygıtların inanılmaz komikliği karşısında kahkahalarını tutabilene aşkolsun: ondokuzuncu yüzyılın şu harika icatlarına bakın hele ~ çocuklar için mastürbasyonu engelleyici aygıtların garip şekillerine, sanatkarane inceliklerinin pek gizleyemediği iki yüzlü zarafetlerine şahit olun. yetişkinleri kapatacak hapishanelerin dahiyane mimarilerine bakın. kentimizin manzarasını bir zamanlar şenlendirmiş bu yapıların içinde gezerken, etraflarında dolaşırken, arşivlerini didiklerken her an karşınıza kahkahalarınızı tutamayacağınız görüntüler çıkabilir. ve yine, ancak ceza, susturma ve ölüm hakkından gelir bu kahkahanın.
    cellatlar ise çok ender gülerler. daha doğrusu, onlarınki aynı gülüş değildir. ondokuzuncu yüzyıl sosyalisti valles, dehşetin içinde bile baki kalacak bitimsiz bir neşeyi, devrimcilere özgü bir neşeyi katillerin, cellatların korkunç neşesine karşı sürmüyor muydu? nefretin ve dehşetin yeterince şiddetlenmesi gerekiyordu, bu gülüşü hayatı hedefleyen, ona karşı olan düzeneklere karşı çevirebilmek, korkudan ve güçsüzlükten hayatı yıkmak, hapsetmek isteyen güçlere karşı dirence geçebilmek için. bu, nefret edişten duyulan şu gizli, ikiyüzlü haz ve keyiften ne kadar da uzak!
    foucault büyük bir sevgiyle eserinin içine serpiştiriyordu şu dehşet verici, mide bulandırıcı tasvirleri: damiens'e çektirilen büyük eziyet ve eziyetin karşılaştığı zorunlu, kaçınılmaz başarısızlıklar... vebayla çarpılmış, ıssızlaşan kent ve karantina... başka bir kenti kateden zincirli forsalar halkla söz alışverişindeyken... ardından yepyeni bir ayrım, kapatma makinası: hapishane, cezaevi, hücre arabası... "cezalandırma sanatında yepyeni bir duyarlılık..." hapishanenin tarihi bir sanat eserinin duyarlığıyla keskin çözümlemenin kılı kırk yarıcı, zor takip edilebilir "etkilerini" aydınlatıyor... sorun, bir resim ve optik sorunu olarak beliriyor: eski, geleneksel cezaların kırmızı kırmızı üstünesi, yeni hapishanenin gri üstüne grisi... çözümleme ve resim kolkola gitmektedir. iktidarın mikroskopik fiziği ve insan bedeninin siyasal bir kuşatılması... sanki milimetrik bir haritanın üzerine yerleştirilen renkli tablolar..."

    (bkz: yüzeybilim fragmanlar - ulus baker)

mesaj gönder