1. çoğu kavramda olduğu gibi çirkinlikle ilgili bildiklerimizi de ailemizden alıyoruz aslında. farkında olmadan küçük yaşlardan beri onlar bizim için bir ayna işlevi görüyor. söyledikleri sözler, tavırları, karşılıklı iletişimleri, yaramazlıklarımız sonucu bize olan tavırları.. çirkinlik kavramı nedir bilmedim ben; haa evet benimde geçmişimde alay edilerek arkadaşlarım tarafından kendimi kötü hissettiğim duygulara bürünmemi sağlayan olaylar oldu. "çirkinmişim meğer" dediğim de oldu ama içselleştirmedim. büyüyüp serpilince diye devam eden bir cümle var ya; o serpildiğim dönemlerde kendini beğendirmek ve o kötü yaftalardan kurtulmak adına akıl almaz işlere girişmedim ki hala daha öyle bir halim vardır. ota boka çok takılıyoruz bunda olduğu gibi..

    mahallede karşı komşumuz dediğim arkadaşım vardı. ahırdan bozma evde 4-5 kardeş yaşıyorlardı. bizzat ahır olduğuna ben şahidim, nasıl ev oldu sonra burası demiştim gittikçe. güneş gören yeri, sadece dışarı balkon gibi açılan tel örgüyle çevrili kömürlüğe benzer yerdi. gün ortasında bile karanlık bir ev... bazen kahvaltılarına katılırdım, çocuksu bir heyecanla sabah ev ev gezmeyi pek severdim ben. mahallenin minnoşu zaten, bıdı bıdı konuşan bir tip. o kahvaltı sofrasında ki, sini üzerinde bir yer sofrası idi, sadece siyah zeytin ve margarin olurdu. birlikte kahvaltımızı eder sonra oturup toka yapardık. nasıl yapılacağını öğrenmiştim fazilet'ten. ellerim acıyordu biraz ama birlikte yapmak çok keyifliydi. o rutubetli evin sıcak-samimi kokusu bütün çirkinlikleri de örtüyordu sanki.

    insanların görmezden geldiği, sürekli şikayet ederek söylendikleri hayatın çok daha dışında, eksik bir yaşamı devam ettirmek zorunda kalan bireylerin; çirkin dünyaya nasıl kafa tuttuklarını ben o yaşlarda görmüştüm.

    ^:bu hikayelerimden sadece biri.^

mesaj gönder