1. acı, fiziksel bir nedenden mütvellit ise kendime sorduğum "eee acıyorsa ne olacak yani?" şeklinde bir soruyla savuşturabiliyorum. hakikaten bazen acıdan kaynaklı değil refleks olarak sızlandığımızı, göz yaşı döktüğümüzü düşünüyorum bu konuda. çünkü öyle ah tüh edecek bir durum yok. vücudunuzun bir bölgesinde bir şeyler ters gidiyor ki kırmızı alarmlar çalıyor. bunun vücuttaki karşılığı ise duyduğumuz acıdır. bu durumda gözle görülen şeylerde tepinmenin kıvranmanın bir manası yok gibi, zira zaten farkına varabiliyoruz sorunun ne olduğunun.

    ancak ne olursa olsun çoğu zaman bunu akıl edemiyorum ve şok etkisi yaşatan acılarda istemsiz olarak aciz konuma düşürüyorum kendimi. alışmışlık gibi tamamen, yukarıda belirttiğim soruyu kendime sormadan bu halden çıkamıyorum. "acıyorsa acıyor işte ne yapayım şimdi" demedikçe tuhaf tuhaf hallere bürünüyorum.

    acıya olan bu bakış açımın hayatımda değiştirdiği en büyük şey iğne korkusudur. öncesinde iğne olacağımı öğrenir öğrenmez; baş dönmesi, mide bulantısı yaşayan ve soğuk terler döken biriydim. şuan ise solak olmam hasebiyle "iğneyi sağ kolumdan yapsanız?" şeklinde bir ricada bulunuyorum. iğneyi yapan görevli iğneyi yaparken de iğnenin vücuda girişini ve çıkışını izliyorum. ilginç oluyor. iğne sonuçta ne olabilir. bu işi yapanda ilk size yapmıyor zaten, işinde deneyimli.

mesaj gönder