1. yaklaşık 10 yıldır farklı sıklıklarla otobüs yolculuğu yaparım. küçük yaşlardan beri bindiğimden olsa gerek vücudum otobüs koltuğuna adapte olmuş; otobüse biner pozisyonumu alır uyurum. bu yüzden de gece yolculukları benim için en ideal olanı. hem uyku düzenim bozulmuyor hem de gideceğim şehre erkenden varmış oluyorum, ekstra bir zaman kaybı yaşamıyorum.

    ancak ne olduysa geçen ramazan bayramında oldu. tatil için bodrum'a gece bileti bulamadım. gündüzden almak zorunda kaldım. kimsenin etliye sütlüye bulaşamadığı tekli koltuklardan almak isterdim ancak yer kalmamıştı. cam kenarı koltuğuma geçer geçmez kulaklığımı taktım ve ludovico eunidi'nin spotify'da en çok dinlenenler listesini dinlemeye başladım. ve yolculuk bitene kadar başladığım yerde kaldım. o ilk 22 parçayı başa alıp alıp dinledim ve gözümü camdan ayıramadım. geceleri dışarıda yaklaşıp uzaklaşan otoban ışıklarından fazlası yoktur. ancak gündüzler hiç öyle mi... altında kavrulurum dediğim güneş bana hiç bakmıyordu. sanki sadece etrafın güzelliğine güzellik katmak için oradaydı. o piyanodan çıkan her bir ses ve seslerin uyumu gördüğüm manzaraların sanki cennet bahçeleriymiş sanki her biri bir sanatçının eserleriymiş de ben de ziyaret etmek için o otobüse binmişim gibi mükemmel görünmeye başladı. ve birbirine benzeyen bu müzikler ve bu manzaralar ve bunların oluşturduğu bu ahenk hiç bozulmadı. bozulmadığı gibi iç dünyamda türlü türlü düşüncelerin aklıma gelmesini sağladı. o gün bu gündür otobüs yolculuğu bir araç, "aman günü kaybetmeyeyim de geceye alayım" diyeceğim bir olay olmaktan çıktı beni kendi götürdüğü uzaklardan daha da uzaklaştıran bir etkinlik halini aldı.

mesaj gönder