• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.08)
the grey - joe carnahan
alaska'da petrol sondajında çalışmak için görevlendirilen bir ekip, uçaklarının düşmesi sonucu bölgenin vahşi ve ıssız bir alanında mahsur kalırlar. grubun başı olan ottway (liam neeson), ekibin vahşi doğada aç kurtlara karşı hayatta kalabilmesi için elinden geleni yapmak zorundadır. hem kaza sonrası aldıkları ölümcül yaralar, hem de insanı donduran hava koşulları karşısında kurtlara yem olmadan buradan kurtulabilecekler midir?
  1. ghost walker isimli kısa hikayeden beyaz perdeye uyarlanan film. hayatta kalma olgusunun temele oturtulduğu; ama onun çevresinde gelişen insan-insan, insan-doğa ve insan-hayvan ilişkilerinin vurucu bir şekilde işlendiği, liam neeson'ın, filmin sonunda muhteşem bir tirad ile döktürdüğü -kanımca- bu türden zevk alan herkesin izlemesi gereken bir yapıt.

    film bittikten sonra kafamda bazı şeyler daha da netleşti. misal, alet-edavatsız, insan, doğa karşısında bir hiç. birbirine tutunulması gereken en zor zamanlarda bile, insan insanın kurdu olabiliyor. elinde hiçbir çıkar yolu kalmayınca, inancı bile kişiyi bulunduğu durumdan kurtaramayınca, insan, en başta olması gereken varlığa -bir nevi öze- geri dönüyor: hayvan.

    son olarak, film vizyona girdiğinde, özellikle hayvan hakları gruplarından ve çevreci gruplardan -haklı olarak- çok büyük tepki aldı. çünkü film, ister istemez alaska'da türleri tehlike altında olan bozkurtları vahşi ve kana susamış hayvanlar olarak tanıtıyordu. yönetmen, bunun önüne geçebilmek için, amacının insanın doğaya karşı verdiği mücadeleyi seyirciye aktarmak olduğunu açıklamak zorunda kalmıştı. zaten facebook veya tweeter sayfalarında da sürekli bozkurtlar hakkkında bilgilendirici yazılarla beraber tanıtım-reklam yapıyorlardı.

    yazmadan geçemeyeceğim:

    !---- spoiler ----!

    once more into the fray,
    into the last good fight i'll ever know.
    live and die on this day,
    live and die on this day.

    !---- spoiler ----!

mesaj gönder