1. insanlık tarihinin başlangıcından beridir üzerine kafa yorulan varsayım.

    tanrının olmadığına iman etmiş aciz bir kul olarak, zamanında zihin egzersizi olsun diye kendisi üzerinden kafa karıştırmışlığım çokçadır. tabii bunu peygamberlerin taktiğiyle yapardım.

    1) önce karşımdakinin zihnindeki tanrı algısının ne olduğunu çözümler ve algının zayıf yanlarını tespit eder,

    2) bambaşka bir yaklaşımla zihnindeki tanrı algısını yıkıp, yerine farklılaşmış bir tanrı modeli oluşturur

    3) sonra da yarattığım tanrı algısını, allah bizi affetsin, kendi ellerimle yıkardım.

    bazen de tanrının genel bir kavramdan ziyade, aslında bireylerin zihinlerinde özelleşmiş kavramlar olduğunu fark ederdim. kimi için adalet, kimi için masumiyet, kimi için bilgelik mesela aynı tanrı. ya neyse çok uzadı yazı.

    bu arada, hz. peygamberlerden farklı olarak üçüncü adımı ben ekledim.

    bunu yapmaktan haz duyardım önceleri. çünkü her defasında şunu ispatlardım kendime : bunu ben yapabiliyorsam, "mucizeleri" olduğunu iddia eden birileri hayli hayli yapabilir. bu kadar basit.

    sonra sonra vazgeçtim bundan. pişmanlık ve bir çeşit vicdan azabı duymaya başladım. insanların maneviyatını paramparça etmek onlara sadece üzüntü veriyor. kişi "tanrı var" denklemini kıracak farkındalığa sahipse bunu er ya da geç kendiliğinden yapar zaten. başka türlüsü sadece yıkım.

    ve kabul etmek gerek, tanrı kavramı içimizdeki o manevi boşluğu fazlasıyla iyi dolduruyor.

mesaj gönder