1. Odama girip şöyle bi baktım etrafa.Çalışma masam, kütüphanem, bağlamam, gitarım... Her şey yerli yerinde. Mutluyum ulan işte yeter bu sonbahar hüznü dedim camı açıp oturdum sandalyeye. Odamın ölgün bi sarı ışığı vardır bana kendimi iyi hissettirir zaten oldum olası sevmişimdir biraz loşluğu, nesneleri ve kişileri olduğu gibi değil de görmek isteğim gibi gösterdiğindendir belki bilemiyorum. Tam böyle güzel güzel dalmışken, meydan okuduğum o sonbahar en güçlü silahlarıyla hücum etmeye başladı. Rüzgar esti yaprakların hışırtısı doldu odama ve arkasından tıkır tıkır yağmur damlaları... "Bok mutlusun kandırma kendini" dedi sanki. Açtım şarkıyı boyun eğdim.
    Koşturuyorum durmadan; dersler, sınavlar, insanlar... Neden diye sorardım hep ama bu aralar azalmış olacak ki bu sorgulamalarım kendimden utandım. Hayatın içine karışmış olmaktan utandım her şeye rağmen sanki hiçbir şey olmamış gibi yaşıyor olmaktan utandım. Eminim size de oluyordur böyle şeyler de üzerinde durmuyorsunuzdur pek. Durmayın zaten, sittir edin.
    Sözlükte "düşün ki o bunu okuyor" diye başlık var. Hep okuduğunu düşünerek yazdım. Şimdi de okuduğunu düşünerek yazıyorum zaten. Hatta defterler dolusu yazıyı da okursun diye yazıyorum. En azından bazı şeyleri bi amaçla yapmak iyi hissettiriyor galiba. Galiba değil ya, tam olarak öyle.
    Şarkı diyo ya hani "aşk elbisesi en güzel sende duruyor ama ne acı, terzin ben değilim", canım yandı be. Aynen burada söylediği gibi "bildiğin gibi değilim sildiğin gibiyim hala" Yo ağlamıyorum gözümü geçmiş kaçtı. Adı gibi değil ama o geçmiş. Sen geçmiş diyosun ama işte sonbahar gelip "nah geçti!" diyo.
    Bu geceme kasvet yükleyen, beni alıp götüren bu satırları yazdıran şarkı için arkadaşıma teşekkür ediyorum. Dost acı söyler derler ya hani, acı söylemese bile acıtabiliyor işte böyle. Eyvallah bro. Şimdi bu gece bitsin bakalım.
    işte o parça

mesaj gönder