• youreads puanı (6.20)
  1. hayatımın seyrini beklenmedik bir zaman ve şekilde değiştiren iki playlist vardı. ikisi de benim evvelinde kendi playlistlerimi yazdığım kraft defter kağıtlarının boşta kalan arka taraflarına yazılmıştı. lioness bunlardan birinin içindeydi, ve diğer onlarcasına yaptığım gibi onu da dinledim, daha doğrusu dinlemişim. nasıl bir zamanıma denk gelmişse, içimde yer etmemiş. anormal bir zaman olmalı, yoksa böyle bir şarkıya aşık olmam için tek bir dinleyiş bile yeterli olurdu.


    istanbul'a yaptığım son yolculuğun bitişine yakın, müzik çalarımda dolanırken parmağım lioness'in üzerinde durdu. dinledim. sonra bir daha, sonra bir daha. takip eden iki haftada dinlemeden geçtiğim bir gün bile olmadı.


    kafamı çok meşgul ediyor bu şarkı. cevabını bulamadığım ilk soru şu: "böylesine üzüntü ve acı dolu bir şarkı, nasıl oluyor da bu kadar erotik olabiliyor?" evet, tuhaf olabilir ama, benim dinleyişimle bu şarkının cinsel bir boyutu var. salt fiziksel tatmin kaynağı bir cinsellik değil ama; seyreltilemeyecek bir duygu yoğunluğu da mevcut. sonra bir de teslimiyet var. mücadele edemediği ya da mücadelede kaybettiği için teslim olan biri en az bir noktada zayıflıkla bağdaştırılabilir. lakin bu şarkıda teslim olan tarafın farkındalığı ve gücü dehşet verici derecede fazla. öngörülen bir sona boyun eğmiyor; sonunu bizzat kendisi yazıyor:

    "want to feel my heart break, if it must break, in your jaws
    want you to lick my blood off your paws"

    acı ve erotizmin birbirinden ayrılmayacakları bir homojenlikte karıştığı muazzam bir kısım mesela tam o nokta. "birine bunları diyebilecek şekilde, ve tam da bu kadar, onun tarafından kırılmayı ve tüketilmeyi kabul etmekten öte bunu isteyecek kadar bağlanmak hakikaten mümkün mü?", oluşan ikinci soru. belki mümkündür, belki değildir. ama bu şarkı çaldığı müddetçe kendimden emin bir şekilde mümkün olduğunu söyleyebilecek bir konumda bulunmakla kalmıyor, birini belki de tam da bu şekilde sevdiğime de inanıyorum. ne kadar sağlıklı olduğu elbette tartışılır. sadece, bu şarkı içindeyken böyle bir teslimiyet ve kendini sunma bile müthiş bir ayrıcalık gibi geliyor.


    ertesinde meydanı "you can't get here fast enough" yakınmaları istila ediyor. vokalde birden bire garip bir öfke ve sitem peydah oluyor, müzik hızlanıyor, "i will swim to you"da bir çözülme yaşanıyor sonrasında. başından sonuna dek form ve miktar değiştiren duygular üzerinde sarsılmaz bir hakimiyeti var şarkının. aynı anda insanın içindeki birçok noktayı uyarabiliyor, farklı bir olayı var. çözemedim.

mesaj gönder