1. “dönemin şartları” kalıbına sığınırsak bunun sınırını kim belirleyecek? ben şekilcilikten bahsediyorum ve bunun hangi dönemde olursa olsun yanlış olduğunu söylüyorum. bahsettiğim şeyler atla deve değil. demokrasi dediğin kavramı lastik gibi sündürürsen içine dünyayı sığdırırsın.

    her devrim kendi kitlesini oluşturur. cumhuriyet de öyleydi. doğrularını övünerek savunan bu kitle, konu yanlışlarına gelince “dönemin şartları” deyip çıkıyor işin içinden.

    cumhuriyet sonrası kadınlara seçme seçilme hakkı verildi mi? verildi. bunu takdir ediyor muyuz? ediyoruz. niye? çünkü birçok avrupa ülkesi bunu yapmamışken biz yaptık.

    peki seçebilme özgürlüğü verdik mi? hayır. yarışacak parti olmadıktan sonra neyi oyluyoruz? 1 oy da çıksa o parti ülkeyi yönetecek. sonuç baştan belli zaten. iyi de meşrutiyet dönemi cumhuriyetin ilk yıllarından daha demokratikti. en azından bir seçim vardı ve seçimlerde yarışan “sosyalist” parti dahi vardı. yıllar içinde daha geriye giden bir şeyi eleştirdiğimizde neden “dönemin şartları” argümanı sunuluyor?

    kandilde tekbir getirdi diye, alevilik ritüeli gereği mum yaktılar diye fişlemişler diyorsun “dönemin şartları” deniyor. dersim katliamını eleştiriyorsun, önüne “dönemin şartları” duvarı koyuluyor. dilini yasaklamışlar diyorsun, kendi vatandaşına öküz demiş diyorsun “ama kardeşim dönemin şartları öyleydi” diyorlar. başörtüsü yasağı diyorsun “dönemin şartları” deniyor. ne dönemmiş be abi.

    o zaman hitler de “dönemin şartları” nedeniyle yahudi soykırımını yaptı. bu şartların sınırını kim belirleyecek? yahudiler alman ekonomisine hakimdi diye yahudi soykırımı yaptı, çünkü dönemin şartları öyle gerektiriyordu. stalin de dönemin şartları icabı milyonlarca ukraynalıyı açlığa mahkum etti. kardeş katli fetvası da “dönemin şartları” için çıkarıldı.

    veya bu kadar geri gitmeyelim.

    akp de “dönemin şartları” gereği ülkeyi böyle yönetiyor, nesi eleştiriliyor? yanlışlarını konuşmayalım o zaman. başkanlık sistemi geldi ama bunu eleştirmeyelim çünkü “dönemin şartları” otoriter bir yönetim gerektiriyordu. medyada tekelleşmeyi kimse eleştirmesin çünkü “dönemin şartları” icabı güçlü bir medya desteği gerekiyordu.

    tek parti cumhuriyeti “dönemin şartları” dediğimiz uygulamalar neticesinde “darbeciler dışkı yedirmişse ne olmuş, dışkı zararlı değil” diyen ağır cumhuriyetçi aydınlar yetiştirdi. “benim ilahım atatürk” diyen cumhuriyetçi aydınlar yetiştirdi. bu tiplerin süleyman emmi seviyesinden farkı ne merak ediyorum gerçekten. celal şengör ile süleyman emmi arasında bir seviye farkı göremiyorum açıkcası. hatta bir fark varsa bu süleyman emminin lehinedir çünkü okursa belki düşünceleri değişebilir, celal şengör’ün görüşleri okuduğu halde böyle. 7/24 yılmaz özdil okuyup “ülkeyi sata sata bitiremediler” veya “taşı gediğine oturtmuş”, “saksıya fesleğen gibi oturturum anlamı da çıkar” diyen chp’li üniversite mezunun seviyesi ne ki?

    her neyse.. telefonumun şarjı azaldı. “dönemin şartları” gereği entrymi sonlandırıyorum. başka bir dönemde görüşmek üzere iyi geceler.

mesaj gönder