1. mevcut bilinçaltındaki 3 farklı kişiliğe dördüncünün de eklenmesine neden olan mecra.
    şöyle ki;
    ilk olarak insanlara yansıtmak istediğimiz bir kişilik var.
    ikinci olarak olmak istediğimiz bir kişilik var.
    son olarak gerçek kişiliğimiz var.
    ancak bu noktada yoğun sosyal medya kullanıcılarında dördüncü olarak sosyal medya kişiliği diye bir şey gelişiyor kanımca.
    bu üç kişilikten bağımsız olarak bu defa sanal bir gerçeklik üzerine kurgulanıyor kişilik. kişi bu defa kendini bildiğimiz sosyal yaşama göre değil, sosyal medya dinamiklerine göre şekillendiriyor. üstelik içinde bulunduğu durumun tam tersi bir ruh haline bürünüyor. örnek olarak çok mutsuz kişiler çok mutlu, çok durağan bir hayat yaşayan kişiler çok hızlı, çok çirkin olduğunu düşünen kişiler çok güzel gibi görünmeye çalışıyorlar.

    adam akşam arkadaşlarıyla meyhaneye gidiyor, sohbet goygoy derken kravatlar kafaya takılıyor ve kumkapıda göbek atılıyor, ertesi sabah aynı kişinin bir önceki akşam çektiği rakı bardağı ve şalgam suyu fotoğrafının altına "bu gece yine efkarlıyız" yazdığını görüyorum. ulan gece götün bi oraya bi buraya vuruyordu senin, gömleğinin sırtından çatalına kadar terlemiştin göbek atmaktan, ne efkarından bahsediyorsun?

    ya da;

    tanıdığım bir kadınla konuşurken, daha yeni birinden ayrılıp başka biriyle ilişkiye başladığını ve her şeyin çok iyi gittiğini öğreniyorum. ama ertesi akşam çok yalnızım minvalinde paylaşımlarını görüyorum.

    tanıdığım çoğu sosyal medya kullanıcısının(yoğun kullanıcıların) paylaşımları sürekli olarak ruh halinin tam tersi şekilde oluyor yani. herif gelip 4 saat mutsuzluğunu anlatıyor, ama instagram hesabına bakınca dünyanın en mutlu insanı olduğunu görüyorum.
    daha belirgin bir örnek anlatmak gerekirse;
    bir adam tanıyorum(iş) allah affetsin ama, adamın 3 değil sürüyle farklı kişiliği var kendi içinde. aslında son derece standartlar dahilinde yaşayan bir insan olmasına rağmen çizmeye çalıştığı profiller günlük olarak değişiyor. ilk işe başladığım gün adamın ismini sordum, cevap vermek yerine oturduğum yeri sordu. söylediğimde ise; "beni o semtte tanımayan yoktur, sen nasıl tanımazsın?" dedi. o günden sonra bir daha her hangi bir soru sormadım. bu adam bir gün gariban babası bir mafya lideri oluyor. ertesi gün billioner gece klübünün daimi bir üyesi. bir gün çalıştığı şirketin ceo yardımcısı oluyor, başka bir gün en kallavi emekçisi. ve bütün bunlar sosyal medya hesabında oluyor.
    adam köşe bucak hatun kovalıyor gerçek hayatında, ama sosyal medya paylaşımlarında düzinelerce kadınla birlikte olduğuna dair subliminal mesajlar veriyor.

    kısacası sosyal mecrada çizilen bu garip profiller hayat telaşesine düşmüş ve kendi içinde mutsuzluklar yaşayan genç yaşlı herkesi bu akıma dahil olmaya itiyor. sanki bu hesapları kullanır ve bu tür paylaşımlar yaparsa mevcut mutsuzluklarından kurtulup musmutlu bir insan olacakmış gibi hissediyor. ardından aynı şeyin içine dahil olup fazladan bir kişilik daha yaratıyor.
    ve biz uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızı sosyal medyada bulduğumuz zaman sırf onun yaptığı paylaşımlara göre bir karakter canlandırıyoruz kafamızda. ancak yüz yüze geldiğimiz zaman kafamızda oluşturduğumuz profille örtüşmeyen yönlerini olduğunu farkedip girdiğimiz beklentiden ötürü o kişiyi daha tuhaf bir düzeye indirgiyoruz. halbuki bu tür paylaşımlara ve sosyal medya hesaplarına maruz kalmadan yolda karşılaşmış olsaydık, ön bir fikir sahibi olmadığımızdan dolayı kendisini daha rahat benimseyebilirdik.
    belki bu sebeplerden, belki de başka türlü bir cezbedici nokta bulamadığımdan dolayı yaklaşık 2 yıldır hiçbir sosyal medya mecrasını kullanmıyorum. sadece anonim olabildiğim sözlük gibi yerler var. kullanmamak hayatımdan bir şey götürmüyor/katmıyor. sadece tercih meselesi.

mesaj gönder