• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.85)
içimizdeki şeytan - sabahattin ali
"isteyip istemedeğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması.. "

bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" gösteriyor sabahattin ali. aydın geçinenlerin karanlığına, "insanın içindeki şeytan"a keskin bir bakış.
  1. -- kitabı okumadan okumayınız --

    ömer'le macide arasında olup bitenler kısmen raskolnikov'la sonya'nın ilişkisini hatırlattı bana. ömer her ne kadar kendisinin iyi bir insan olmadığını, içinde o kötülük cevherinden oldukça büyük parçayı gezdirdiğini bilse de, macide'nin iyiliğinden, vicdanından asla şüphe etmiyor. her düşüşünden, çıkardığı her rezaletten sonra o cevherin zerresinin bulunmadığını bildiği macide'ye koşuyor. aynı raskolnikov'un kurtuluşu "mutlak iyi" olarak gördüğü sonya'da bulması gibi. ayrıca raskolnikov'un tefeci kadının öldürdükten sonra çaldığı para ve altınları yolunun üstünde terk edilmiş bir bahçeye fırlatması gibi, ömer de hafız'dan şantajla kopardığı parayı gidip harcamak yerine, yaşadığı pişmanlık neticesinde tek kuruşuna dokunmadan arkadaş çevresinden birinin (nihat'tı gâliba) evine bırakıyor. raskolnikov ve ömer, kalplerinin derinliklerindeki kara cevheri bir yandan kazan, bir yandan da elde ettiklerinden hiç memnun kalmayıp arınmak için iki iyi kadına koşan büyüyememiş iki erkek kardeş gibiler bu nedenle.

mesaj gönder