1. kendi ülkemizden yakınen tanıdığımız bir sürecin amerika birleşik devletleri'ndeki baş aktörü.

    ağzına geleni söyleyip, rakiplerine bel altı vuran, terbiyesiz ve görgüden nasibini almamış haliyle kameralar önüne çıkmaktan gocunmadığı için destekçileri kendisini "özü sözü bir" olarak görmektedir.

    örneğin bernie sanders ve hillary clinton birbirlerini en ağır şekilde eleştirirken dahi clinton sanders'a "sayın senatör", sanders clinton'a "sayın sekreter" diye hitap eder. seviyeyi yerlere indirmezler, politik nezaket gereği.

    trump ise rakibi rubio ile ilgili getirdiği "eleştiri" de eline bir su şişesi alır etrafa sallamaya başlar ve "hiç bu kadar terleyen bir adam gördünüz mü yahu hahaha" diye palyaçoluk yapar.

    seviyeyi indirme, yazılı olmayan görgü kurallarına uymama insanlara samimi geliyor. halbuki adamın söylediği üç laftan biri yalan, diğeri de çarpıtma, kalan bir doğru laf da diğer ikisini yedirmek için temel olsun diye kullanılıyor.

    kullandığı dile ilişkin yapılan araştırmalarda, konuşmalarında yer alan sözcük çeşitliliğinin azlığı dikkat çekiyor. bir diğer nokta, konuşmalarında kullandığı kelime haznesinin dördüncü sınıfa giden bir çocuğa tekabül etmesi.

    bu yeter seviye, diğer başkan adaylarında daha yüksek bu da diğer adayların eğitimsiz kesime hitap edebilmesini güçleştiriyor.

    "amerika en büyüktür, rusya, çin ve müslümanlar düşmanlarımızdır, ben yaparım" anahtar sözcüklerini kullanarak siz de bir trump konuşması hazırlayabilirsiniz.

    cumhuriyetçilerin adayı olacağı neredeyse kesin. başkanlık konusunda ise amerika'nın, fransa'nın le pen'e gösterdiği gibi tepki gösterip karşısında kim varsa ona mı kapıyı açacağı yoksa türkiye vb. tam gaz sağcılığa kayan ülkelerdeki gibi başına içi boş bir gösteri peygamberi mi getireceğini göreceğiz.
    pinot

mesaj gönder