1. doğru, gerçek islam bu değil. bir siyasi partinin politikalarıyla, bir örgütün yapıp ettikleriyle, bir devletin yönetim biçimiyle bir dine dair çıkarım yapmak kolay değildir, bunun için psikolojik, sosyolojik ve tarihi çözümlemeler yapmak. o bölgenin kültürünü, tarihini, dini geçmişini, toplumsal yapısını araştırmak, sonra din bu topluma/devlete nasıl, ne şekilde girmiş onu belirlemek, ardında da din-devlet ilişkisi ne biçimde gelişmiş onu anlamak, toplum daha önce neymiş, dinle ne olmuş, kurumsallaşmış din ile ne olmuş bir karşılaştırmak gerekir. bir din kendini kurarken, insanlığın felsefi, ezoterik, düşünsel tarihini ve önceki dinlerin temel ilkelerini de kendi içinde harmanlar. bir din öylece fırlatılıp atılmaz; din canlı bir yapıdır, insanlığın ilk anından beri süregelen pek çok düşünceyi, geleneği değerlendirmesi, onlarla hesaplaşması, onları kullanması gerekir. bu bağlamda din, döneminin toplumsal adetlerine karşı yeni bir perspektif, ezoterik öğretilere bir güncelleme, geleceğe karşı bir mesaj, bir düzenleme amacı da taşır.

    dar bir bakış açısından pek çok şey bize akıl dışı ya da insanlık dışı gelebilir. bu işe ilkin ekonomik düzenle başlamak, sonra dinler, sonra ideolojilerle hesaplaşmak gerekir. şöyle bir haberlere baktığımızda bunların insanları öldürdüğünü, köle ettiğini, yozlaştırdığını görürürüz. bu durumun suçunu fikirlere yüklemek kolaya kaçmak demektir.
    isa, luka'da şöyle seslenir: "sizden bir şey dileyen herkese verin, malınızı alandan onu geri istemeyin. insanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın."
    kuran'da şöyle bir ayet vardır: "bundan dolayı israiloğullarına (kitap’ta) şunu yazdık: “kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır. andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler. ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir."

    şimdi, bu iki ayetten yola çıkıp bu inançların son derece humanist, çiçek çocukların temsilcileri olduğunu söylemek doğru değilse, başka bir ayetten, daha da üzücüsü bu inanca mensup olduğunu söyleyenlerin edimlerinden yola çıkıp tüm inancı kötülemek son derece yanlıştır. din böyle değerlendirilmez çünkü.

    dinin doğası, onun bir vahiy mi yoksa insan aklının bir ürünü mü olduğu tartışılır, tartışılmalı da ancak din hakkında konuşurken, yozlaşmış kurumlardan/kişilerden yola çıkıp ortaya yoz bir düşünce çıkarmak yanlıştır.bu sidik yarışının kazananı olmaz çünkü. şu anlaşılmalı: ne kadar inanan varsa, o kadar din vardır; çünkü kutsalı algılama biçimi bireyseldir. pagan da olsa yahudi de müslüman da bu böyledir. bir de şu vardır: dine ihtiyaç duyan güç sahipleri. bu sahipler, dini evirip çevirmekten hoşlanırlar. yeri geldiğinde cinsel ihtiyaçlarını tatmin etmek adına, mallarını yoksullara dağıtmamak adına, güçlerini korumak adına dinin çeşitli yorumlarını kullanırlar, gerekirse geçmişe müdahale edip yeni yorumlar yaratılar. bunun suçunu dine atmak yanlıştır. halk kendini yönetenden, yöneten de halktan sorumludur. sorgulamayı unutmuş düşünme tembellerinin iplerini dinle oynatırlar bugün, yarın bilimle, sonra mistisizmle ve uzak bir gelecekte başka bir şeyle. her insan kendinden sorumludur. bilince vurulan kilitten, özgür düşünceye olan düşmanlıktan tanrı değildir sorumlu, bizizdir biz. yoksa demez miyiz hata yapma hakkını nasıl elimizden alabildi bu varlık diye. sorun da burada yatıyor işte: sesimiz kısılmış bir kere, ekonomik düzen yapışmış yakamıza, bir yandan güç sahipleri geliyor üstümüze, günü kurtarmak için soramıyoruz kimi soruları cellatlarımıza. bu ahmaklığını insanlığın gelecek affedecek mi, peki tanrı? kıramıyorsak zincirleri, cellatlarımız için dua ediyorsak, onları alkışlarla ülkemize sokuyorsak, bizi çarşafa bürümelerine izin veriyorsak suçlu kimdir?

mesaj gönder