1. turkiye de bilimin gelismeme sebeplerinden bir tanesi de ideolojileri bilim olarak ogretmek...
  2. kafatasının içinde bir organ olduğunu ve bunun düşünmeye, akıl yürütmeye,sorgulamaya yaradığını anlayamayanların bolca olduğu ülkemde bilime gerek yoktur ve gelişmemesi normaldir.
  3. maslowun ihtiyaçlar pramidinde ilk basamağı atlatabilsek gerisi gelecek.bilim ve sanat biraz yukarıda kalıyor sorun bu.30 yaşında olup da kpss ye çalışmayan asgari ücretle çalışıyor.fizyolojik ihtiyaçlarına yetmiyo aldığı nasıl tırmansın pramidi.bilim sanata gelene kadar yaş kemale eriyor.
  4. tek sebebi arap daşşağı fetişimiz. çok seviyoruz, başka bir şey düşünemiyoruz.
  5. eğitim sistemsizliği
    ezberle unut dersleri
    öğretebildiğin kadar öğret ama uygulama yok!
    düşün, sorgula, uygula, soru sor tekniğinin eğitimimizde hiç yer almamaması.
    ne bileyim ortaçağ alimlerinden 17 kat bilgili öğrenciler yetiştir ama ile yaramasın. bunun üzerinde kafa yorulmalı.
  6. size bunu bir fıkra ile anlatmak istiyorum.

    "bir gün temel üniversite okumaya karar verir ve sınavlara girerek dört yıllık bölüm kazanarak okumaya başlar. ilk dört yılı başarılı şekilde bitiren temel kendine hedef olarak akademik olarak ilerlemeyi seçmesi üzerine yüksek lisans yapmaya karar verir. yoğun bir şekilde hazırlanarak istediği gibi eğitimine devam eder. yüksek lisansı bitirmesine az bir zaman kaldığı dönemde netten üniversitelerin birinde okutman ilanı açıldığını görür. temelde hayaline bir adım daha yaklaştıracak bu durum üzerine çok heyecanlanır. o heyecanla hızlıca başvuru yapmaya gider. ancak başvurusunu tam yapacağı zaman bide ne görsün çocukluk arkadaşı dursun başvuruları yapan görevlidir. sıkıca sarılırlar , koyu sohbet yaparlar derken konu başvuruya gelir. dursun temele boşuna başvurma dostum alınacak kişi az çok belli dekanın bir tanıdığı imiş ama gördüğüm kadarıyla başvuru dereceleri epey düşük der. temelde bunun üzerine olur mu öyle şey kim başarılı ise o alınır puanlarım da iyidir der ve başvuruyu yapar. mülakat günü gelip çattığında sınav olacak yerde toplanılır. mülakata kendisi dışında bir fransız , bir rus, bir amerikalı ve dursunun dediği adam katılır.ilk olarak rus mülakata girer uzun bir süre kalıp çıkar. içinden zor soruları cevapladım kesin beni seçecekler der. peşinden fransız ve amerikalıda aynı düşünceyle mülakattan çıkar. sıra gelir temele odaya girer peşi sıra zor olduğunu düşündüğü sorulara uzun uzun cevap verir neticesinde içerdiler bile iyi hazırlanmışsın diyerek temeli uğurlar. çıktığında temel içinden kesin benim çünkü övgü bile aldım der. sonuncu olarak dursunun dediği adam girer ve bir dakika sonra çıkar. bunu gören temel iyice morallenir çünkü başarısız olduğunu düşünerek mutlu bir şekilde oradan ayrılır. sonuçların açıklanacağı geldiğinde nete girerek sonuç sayfasına tıklar. çıkan sayfada dursunun dediği kişi asil kişi olarak birinci sırada olduğunu kendisinin ve diğerlerinden hiçbirinin barajı geçemediğini görür. o an içinden şunu söyler marifet çok bilmekten ziyade dayının olabilmesi imiş."

    aslında burada anlattığım olay kabataslak kendi başımdan geçmiştir. bunu da tecrübe etmemiz gerekiyormuş. şundan da çok eminim buna benzer bir süreç çoğu kişinin başından geçmiştir. kısaca söylemek istediğim dayının olması, adam kayırma, torpil gibi kavramların günümüzde geçerliği devam ettiği sürece bilim alınında dahil birçok alanda gelişmemiz mümkün değildir. mümkün olmadığını da günümüzde net şekilde görüyoruz. olayı neden düzgün anlatmadın derseniz ağlanacak halimize gülelim istedim elden gelen budur.
  7. 1. kültürel müsamahasizlik
    2. sanat'in kiymetsizliği
    3. toplumsal sorumsuzluk

    farkli kulturler dusunsel yaklasim cesitliligini artirir. sanat dallari da bu cesitliligi harmonize ederek somutlastirir. sorumluluk alma bilinci olusmus toplumun bireyleri de sanatla motive olarak bilimsel üretimi ve gelişimi gerçekleştirir.

    ülkemizde ise; farkli kültürlere müsamaha yoktur, tekilliğe indirgemek vardir. sanat bu tekilliğe hizmet ettiği sürece manidardir ve sadece takdir edilecek birşeydir, ödüllendirme yoktur. üstelik toplumuzda sorumluluk almak yüceltilmemektedir. en basit günlük mevzularda dahi bir başkasi suçlanmak sosyal yaşamin vazgeçilmezidir.

    bu arada,öz eleştiri yapmak = kendini aşağilamak eşitliği genel geçerdir.
    t
  8. yukarıda belirtilmiş ama söyleyelim gene de.

    türkiye'de insanlar daha 'temel' ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. açlık sınırının altında yaşayan insanlar, can güvenliği olmayan bir ülkede yaşıyoruz hepimiz. psikolojisi korku ve geçim derdine düşen adam bilimi düşünmez.

    geniş açıdan bakacak olursak, geçmişte ezberci şimdilerde dine dayalı eğitim anlayışıdır. yeteneklerinin nolduğunu bilmeden, yönlendirilmeden yetişen insanlar yüzünden sadece bilim değil, spor, müzik ve sanat gibi dallarda da başarımız pek olmuyor ne yazıkki. olanlar da geçici süreliğine oluyor.

    insanların ilgili alanlarına yönelik eğitim sistemi geliştiriliebilirse belki daha kolay olabilir herşey. he rantçıların kol gezdiği ülkede olur mu derseniz onun da cevabını siz verin
  9. çok basit.

    köy enstitülerinin kapatılması.