1. az önce ekran görüntüsü alırken görünmesini istemediğim yeri parmağımla kapattım. işe yaramıyormuş...
    keşke öyle bir özellik olsa, bunu ilgili kişilerle paylaşmalıyım.
  2. ütünün sıcak olup olmadığını tüm elini üstüne yapıştırmak suretiyle kontrol etmek

    !---- spoiler ----!

    sıcakmış

    !---- spoiler ----!
  3. çok istediğim şeyi, fırsat olduğunda, o an heyecan ve duygu karmaşasından daha doğrusu bok gibi donup kaldığım için yapamıyorum. sonra da çok üzülüyorum.

    bir de öğrencilik zamanlarımda kaç durak kaçırdım sarhoş gönlümdeeee. yanlış otobüslere binip, lan sağdan gidecekdi niye soldan gidiyor, diye söylene söylene, tabii içimden söyleniyorum dışımdan söylenirsem şoför dayağı yerim, beklemelerim oldu. hayır salak, kimse bişey demiyor işte, niye bekliyorsun ki?

    sigara yakmışken, sigara yaktığım anları saymıyorum, onlar normal artık.
    bi de aptal oluyorum ışığı görünce.

    su şişemi doldurayım diye kalkıyorum, aa çişimi de yapayım diyorum, çişimi güzelce yapıp suyla oynamadan ellerimi yıkayıp geliyorum yatağıma. bi su içeyim diyorum? su yok.
    sigaram bitmiş du çantadan yeni paketi alayım diye kalkıyorum, küllüğü alıp masaya koyuyorum, uzanıyorum sigarayı arıyorum. sigara yok.
    hayır aynı anda dört beş işi yapan biri olarak çok acıyorum kendime. dövücem kendimi ama milletin içinde yapmiyim bari diyorum, yalnız kalınca da şindi kendimi dövsem yarın utançtan kendimin yüzüne bakamam diyorum, sonra yüzüne bakıcam da nolucak maymun pis diyorum, öyle ağız dalaşı yapıyorum kendimle, uzanıyorum. kesin bişey yok. unuttum bişeyi. du bakalım çıkar yakında.

    ama biliyorum ki tanrı istemezse yaprak düşmez, ondan hep.
  4. bu konuda babamın üstüne yoktur. her zaman kafası bir şeylerle meşgul olduğundan ruh gibi gezer ortalıkta, asla arabayı nereye koyduğunu hatırlayamaz, asla akşam eve dönerken alması gerekenleri hatırlamaz, insanları bile.

    fakat, bazı olayları var ki artık sınırı aşmıştır.

    evin katını tutturamayıp, elinde malzemelerle üst komşunun kapısını zorluyor, sonra ev sahibi komşu kadını sesi duyup kapıyı açınca hala anlamıyor durumu önce içeri girmeye çalışıyor, sonra da içeriye doğru kafasını uzatıp annemin adıyla sesleniyor.

    bir gece de anneme ilaç almak için eczaneye gidiyorlar ve babam dönüşte, hiçbir şey olmamış gibi arka koltuğa oturuyor. dalgınlığın seviyesini siz hayal edin ki, ön koltukta oturan anneme dönüp, direksiyon nerede diye kızıyor.

    ben de her zaman dalgınlıkla bindiğim katın düğmesine basıyorum asansörde ama daha babam kadar olamadım.
    isk
  5. tarih 4 temmuz 2013, yer new york astoria park civarı. bilirsiniz 11 eylülle birlikte islamofobi ve terör korkusu tavan yaptı orada. olayın geçtiği gün amerikanın kurtuluş gününün yıldönümü ben de o sırada kutlamaları izlemek ve onlardan biri gibi çoşkuya ortak olmak için çektim üzerime amerikan bayraklı t shirt ü kaldığım yer çevresinde dolaşmaya çıktım yanımda birkaç türk daha var. amerikanlar o kadar çoşkulu ki yapmadıkları taşkınlık yok ve polis kesinlikle karışmıyor duruma. astoria parka doğru yürürken ara sokaklardan birinde kalabalık bir grup havai fişek atıyor o sırada yanımdakilerle durduk izliyoruz yakılan fişeklerden birinin devrilip hemen yakınınındaki arabanın üzerinde patlaması üzerine bendeki feryat figan bağırarak tepki "alllaaaahh arabaya geldi" sokakta bir sessizlik herkesin dönüp bir an bana bakması sonucu ortamdan hızlıca uzaklaşmamız... iyi korktular ama.
  6. amerika'dan izmir'e istanbul aktarmalı dönüyorum. özlemişim ailemi, memleketimi. nihayet izmir adnan menderes havalimanı'na inmişim, kapıdan çıkmışım, ailemi arıyorum heyecanla. o esnada yolcusunu bekleyen bir amca "oğlum nere uçağıydı bu indiğin?" diye sordu. "izmir amca" dedim. arkamdan güldü mü küfür mü etti bilmiyorum.
  7. arkadaşımın o zamanlarda ki kız arkadaşı, şimdiki üç çocuğunun annesi eşi bize arabasını verdi. arada kızı da alıyorduk yanımıza ama araba sürekli altımızda bütün gündüz ve gece sürtüyorduk. bir gece kızı da aldık, biz önde kız arkada gidiyoruz. kızcağız arka koltukları ortalamış, hafiften öne eğilmiş bıcır bıcır konuşuyor. arabanın çakmağıyla sigaramı yaktım, çakmağı şöyle bir salladım ve camdan dışarı attım. biz öküz gibi hahaha diye böğüre böğüre gülüyorduk ama kızcağız öylece kala kaldı.

    1-2 hafta içinde apar topar sattı arabasını.
  8. dün bana yapıldı bu,youreads yazarlarının öyküleri başlığına yazacaktım da edebileştirmeye üşendim birazcık :)

    dün bir mağazadan birkaç parça kıyafet alışverişi yaptım, çıktım, avmde biraz dolaştıktan sonra eve giderken arabada gaipten olduğunu düşündüğüm melodimsi, alarmımsı bir ses duydum. zaten bu aralar biraz sinirlerim yıprandı, dedim herhalde iyice sıyırıyorum:/

    eve gidip poşetleri boşalttığımda ne göreyim, mağazanın telefonunu poşetime koymuşlar. google'a mağazanın adını yazdım, çıkan numarayı arayınca bendeki telefon çalıyor :) alışveriş fişinin üzerinde yazan sabit numarayı aradım, başka mağaza açtı :/ dedim herhalde fark edip aradılar beni yoldayken, son arayan numarayı aradım bir müşteri çıktı :/ avmnin kendi danışma numarasını aradım operatör meşgul uyarısı çıktı :/ telefonun rehberini karıştırıp ismini gözüme kestirdiğim serpil hanımı aradım açmadı. avm danışmasını tekrar aradım, bu sefer görevliye bağlanabildim ama adam ilk aramada yanlış anladı, sonra hafif dert yandı "bugün buraya şahan gökbakar geldi, güvenlikçiler meşgul, ne yapsam ki" filan,dedim çayı da mı ben demleyeyim :) neyse nihayet mağaza müdürüne ulaşabildim ama o zamana kadar fark etmemişler durumu :) kabanını sormak için arayıp ben durumu anlatınca kafası karışan amca n'aptı acaba merak ettim bak :)
  9. geçen pazartesi spor salonuna gittim.belediyenin tesisi olduğu için istanbul kartla girilebiliyor. aynı kartı ulaşım için de kullanılıyorsunuz. salonun kapısına geldiğimde kartı dün giydiğim montun cebinde unuttuğumu farkettim.

    yaşadığım en aptalca dalgınlık bu olsaydı keşke:)

    salona giremedim tabi. otobüse de binemiyorum. yolculardan kart istemeyi de hiç sevmiyorum. mesafe 4 kilometre. yaklaşık 30-35 dakikalık bir yürümeden sonra evime vardım çok şükür. anahtarı almak için elimi cebime attım.
    yani insan bir kontrol eder, gerçekten unuttum mu diye.
    kartın cebimde olduğunu farkettim ve ağlamaya başladım.