• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.75)
el espiritu de la colmena - victor erice
ispanyol ustanın bu göz kamaştırıcı ilk uzun metrajlı filmi, 1940'ta, ispanyol iç savaşı'nın bitiminden hemen sonra, kastilya bölgesi'nin kırsalında geçiyor. küçük ana, köy sinemasında gösterilen james whale'in frankeştayn filminden hem çok etkilenmiş hem de kafası karışmıştır. ana'nın çokbilmiş ablası isabel, sinsice canavarın aslında ölmediğini, ruhunun yaşadığını ve gözlerini kaparsa ana'nın onu çağırabileceğini söyler.
  1. ispanya'nın siyasi tarihi ile ilgili sınırlı bilgiye sahip olunarak izlense bile film boyunca hissettirilen, kendi dünyalarında ve kopuk yaşayan karakterlerin hepsine ayrı ayrı yansımış bir baskıyı daha çok, bir çocuğun öldürmeyi ve öldürülmeyi anlamlandıramayışı etrafında şekillenmiş haliyle gözlemliyoruz.

    karanlık bir ev, görünürde otoriter olmayan ama yine de (ana'nın bakış açısıyla bir suçu olmayan, "zararsız" bir mantarı "zehirli" diye bir hamlede öldürmesi, saklanan kaçağa yardım etmiş olan ana'nın, bu karakterin öldürülmüş olduğunu fark ettiği anda babasını görmesi ve dehşetle kaçması gibi nedenler yüzünden verdiği izlenimden ötürü) evde bir güç simgesi olan baba, bir şekilde hayatına devam etmesi gerektiği için yaşayan anne, kardeşinin korkularını besleyen abla, izleyicinin bu umutsuzluk halini ve ana'nın arayışlarını anlamasında oldukça etkili olan öğeler.

    siyasi açıdan baktığımızda, bu ailenin franco rejimine karşı olduğunu, franco'nun 1939'da başa geçmesiyle bir yıkım yaşadığını görüyoruz. filmin başında baba bir yandan yasak bir radyo kanalını dinlerken anne, "hayatı hissedebilme yeteneği"ni kaybettiğinden bahsettiği mektubu, fransa'daki franco rejimi karşıtı gerillaların sürüldüğü red cross camp'taki -muhtemelen- bir aile dostu olan, hayatta olup olmadığından emin olmadığı kişiye gönderiyor. filmin devamında kaçak olarak gösterilen -ölüsünü sinema salonunda babanın teşhis etmesi nedeniyle aynı kişi olduğunu düşündüğüm- karakterin iyi biri olarak yansıtılması, öldürülüşünün net bir şekilde gösterilmesi ve olayın, canavarı -yine ana açısından- suçsuz yere öldüren köy halkının tutumuna benzetilmesi (filmin çekildiği tarih olan 1973'te franco'nun hala başta olduğunu düşünürsek) gayet cesurca.

    film, "francoist aesthetic" tarzı anlatımın örneği olarak gösteriliyor. diktatörlük süresince ispanya'da çekilen filmlerdeki eleştirinin alegori ve fantastik unsurlarla dolaysız hale getirilme çabası nedeniyle, hala anlaşılamamış olan bir çok kısım kalmış hissiyatı veriyor.
    nox

mesaj gönder