• izledim
    • izliyorum
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (9.37)
breaking bad
doktor, hasta olduğunuzu ve yaşamak için iki seneniz kaldığını söyledi... ne yapardınız? dünyayı gezmek, sevdiklerinizle vakit geçirmek, asla cesaret edemediğiniz bir şeyi denemek... tüm bunlar sizin için bir seçenek olabilir. ancak walter white için durum biraz farklı. the x-files'ın yapımcısı vince gillian'ın imzasını taşıyan breaking bad, ölümle yüzleşen sıradan bir adamın sıradışı hikayesini anlatıyor. walter, eşi ve engelli oğlu jr. ile new mexico'da tüm hayatını kurallara göre yaşayan kendi halinde bir kimya öğretmeniyken, ölümcül safhada akciğer kanseri olduğunu öğrenir. yaşamak için iki senesi kalmıştır. bu haberle sarsılan white, hayatının denklemini değiştirir. tüm günlük endişelerden ve toplumun dayattığı sınırlamalardan sıyrılarak yeni bir adama dönüşür... kimya bilgilerini farklı bir neden için, uyuşturucu üretip satmak için kullanan bir adam. amacı ölümünden sonra ailesinin geçinebilmesini sağlayacak parayı kazanmaktır. ancak işler kontrolden çıkar. basit bir aile babasının uyuşturucu çetesinin elebaşına dönüşmesinin komik ama aynı zamanda duygu yüklü hikayesini kaçırmayın. hele malcolm in the middle'ın babası bryan cranston, emmy kazandığı walter rolünde hayatının performansını sunarken.


  1. !---- spoiler ----!

    sonunda skyler'a bütün bu bokları neden yediğini açıklarken sadece "i liked it, i was good at it and i was alive" der. canını yediğim walter.

    !---- spoiler ----!
  2. bitirdikten sonra eski sevgiliyi özler gibi ara ara özlenen dizidir. dizinin müthiş ayrıntılar ve efsanevi repliklere sahip olduğu bütün youserlar tarafından biliniyor fakat özleten tarafları bence bunlar değil. bana hala dizi müziklerini dinleten şey bu dizinin samimi atmosferiydi. kendi kapalı dünyasında kendine ait küçük bir sistemi vardı ve dünyayı kurtarmak gibi birtakım sistem dışı gayelerle bu sistemi bozmuyorduk. izlemeyen youserlar'ın kalpleri kırılmasın diye^:swh^ spoiler altında birkaç örnek vereceğim.

    !---- spoiler ----!

    1- diziye dışarıdan gelen karakterler bile halihazırda orada yaşayan kişilerdi yani aynı atmosferin çocuğu, adeta yan mahallenin bebeleriydi. örnek olarak gus fring verilebilir. karakteri tanıdığımızda o zaten işinin, ekmeğinin peşinde bir adamdı.^:swh^

    2- bütün işlerimizi sistemden dışarı çıkmadan halledebiliyorduk. misal legal problemler için saul goodman, illegal problemler için ise mike ehrmantraut'a gidebiliyorduk. (belki sex ihtiyacımız için mrs. white)

    3- karakterlerin mantık içerisindeki değişimleri empati yapıldığı takdirde ''ulan ben olsam ben de aynısını yapardım'' tadı veriyordu. mesela walter'ın parayı bulunca oğluna ve kendine janti birer araba çekmesi bana arkadaşlarımla fakir gecelerde yaptığım zenginlik hayallerimizi hatırlatmıştır. ayrıca jesse'nin başlarda parasızlık yüzünden kırmızı bir araba alışı oğlunun cebine para koymak için fedakarlık yapan memur kardeşimizin burukluğunu taşıyordu bence.^:swh^

    !---- spoiler ----!

    toparlamak gerekirse, bazen dizinin bende yarattığı samimiyet duygusu albequerque sokaklarında aylak aylak gezme arzusuyla birleşiyor ve eski sevgiliye duyulan özlem gibi alıp götürüyor beni uzaklara.
  3. bence dizinin en çarpıcı yanı o kadar sürükleyici olmasına rağmen hayatın gerçeklerinden kopmaması. izlerken oha dersiniz, ne olacağını kestiremezsiniz ama bir yandan da olan size mantıksız gelmez.
  4. bryan cranston, anna gunn, dean norris, aaron paul gibi cevherleri bir araya getiren ve yeri dolmayacak olan dizidir. sırf diziyi bitirmemek için son bölümünü izlemeyen bir ton fanı vardır. deli gibi özlenen dizidir de aynı zamanda. doğrunun ve yanlışın ne kadar göreceli kavramlar olduğunu sorgulatır. kesinlikle efsanedir. bazen hala açar jeneriğinin 30 dakika civarında olan versiyonunu dinlerim. müzikleri de çok başkadır, heisenberg song, baby blue gibi şarkılar her zaman dinlenesidir. izlemeyen varsa tez izlesin vakit kaybetmeden.
  5. amerikan dizi tarihinin en piiis en şeytaann en yılaaann en biiitch karakterini barındıran efsane dizi.
  6. crime' da rakipleri var maalesef
    (bkz: oz) (bkz: sopranos)
  7. izlemeyenlerin açıkça bir şey kaybettikleri bir dizidir.
    gizeh
  8. geçmişe dönüp hafızamı silmek ve tekrar izlemek istediğim bir televizyon dizisi.
    yok hayır, bu kadar basit kalmamalı bu yapım.
    hayat ve insanın kanlı bıçaklı savaşı olmalı tanım. belki de daha ilerisi. insan ne kadar ileri gidebilir, hayat ne kadar çirkinleşebilir ve bunlar olurken aslında biz nerede oluruz.
    ulan ne güzel diziydi be.
  9. insanların çok fazla abarttığını düşündüğüm dizi, evet çok güzel hikaye, kurgu, oyunculuklar çok iyi ama kesinlikle kült denilebilecek bir dizi değil. hani ne eksik dersen özel olarak bir şey söyleyemem ama bu dizi efsane diziler kategorisinde değildir. sad but true.
  10. izlerken insan biraz sıkılmıyor değil ama sonunda illa "iyi ki izlemişim" dedirtiyor ve boşluğunu da hissettiriyor... üşüyoruz heisenberg reis