1. insan hayret ediyor.
    git gide büyüyen bir anti-feminizm hareket var. feminizme ve feminizm araciligiyla kadinlara saldirmak iyice moda oldu.
    9gag'da bu "equality bitch" ile basladi. belki bu hareket saglikli bir elestiriden dogdu. kimi feminist kuruluslarinin gitgide radikal olmasi, amacindan sapmasini elestirmek istiyordu. ya da sadece komik bir konsept gibi durmus olabilir. ilkinde, ikincisinde, ücüncüsünde güldük eglendik ama artik is akil almaz boyutlara ulasti.
    kafasindan uydurdugu durumlara sinirlenenler, feministleri kadinligin asil düsmani olarak görenler, her dövülen kadin videosunda erekte olanlar.

    Bu tarz yorumlari buralarda okumak insani gerçekten üzüyor. Belli bir kalite bekliyorsun sonuça bu siteden.

    su resim örnek verilmis. Bu resmi anlamak o kadar mi zor? Türkiye'de dogdunuz, büyüdünüz ya. Bilmiyormusunuz birine zorla evet dedirtilebilecegini? bilmiyormusunuz bazen "hayir" in korkudan bogazda dügümlendigini? cigliklarin sessiz oldugu bir ülke burasi, bu resmi nasil feminizme karsi kullanmak için koyarsiniz?

    Bir arkadas liste yapmis, sira sira cevaplamak istiyorum.

    "-açık fikirli olmak demek feministlerle aynı fikirde olmak demektir"

    Dogru, genelde açik fikirli olan insanlar, kisisel özgürlüklere önem veren insanlardir. Feminizm ise bunu savunan bir akim. Acik fikirli insanlarin feminizme destek vermesi kadar mantikli bir sey yok.

    "-ya feministlerle aynı fikirdesinizdir ya da patriarchal yapıya destek oluyorsunuzdur ve kadınları baskılıyorsunuzdur. bunlar sikinizi kesmenizi istese, kesmezseniz baskılamış olursunuz."

    Son cümle yorumlanmayacak kadar saçma. hiperbol olarak kullanilsa dahi ana fikir bile saçma. feministler "benim yap dedigimi yapmazsan baskicisin" diye bir iddiada bulunmamistir. kadini obje olarak görürsen, gelen geçene laf atarsan, kadin oldugu için ezersen baskicisin diyorlar.
    ilk cümleye gelince. feminizm patriyarkal düzene karsi dogmus oldugu için zaten feminizme karsi iseniz patriyarkayi destekliyorsunuz demektir. Tanimi budur. Ben apartheid olmasin istiyorum ama haklarini arayan siyahi akimini desteklemiyorum demek gibi. saçma.

    "-erkeklere saldırma hakları vardır, erkek kadına saldırırsa "bir kadına nasıl vurursun :((". ne oldu eşitlik diyodun?"

    9gag'in "equality bitch" akimi buram buram kokuyor. kimsenin kimseye saldirma hakki yoktur. feminizm, erkekleri esek sudan gelene kadar dövün diye bir kural çikarmadi sonuçta.

    "-eşit olduklarını söyledikleri halde pozitif ayrımcılık yanlısı kanunlara bayılırlar. mesela boşanınca erkek para ödemelidir. çünkü hanımefendi erkeğin aldığı maaş sayesinde sürdürdüğü hayatını sürdürmeye devam edebilmelidir. "

    öncellikle pozitif ayrimcilik nedir?. Pozitif ayrimcilik, durumda esitsizlik varsa, durumu esitlemek için verilen ekstra haktir. bu konseptin gerekliligi su resimde güzel betimlenmis. uygulamasi hassas bir konu ama.
    nafaka dedigimiz sey feminizmden çok patriarkanin bizlere bir "hediyesidir". Kadin çalisamaz, para kazanamaz, o zaman ben bakayim ona, bosanmis olsam dahi...Bunlar feminizmle örtüsmeyen seyler. çocuk için verilen para hariç, eski kocadan para almanin geçerli bir nedeni yoktur (ya da ben görmüyorum, savunmak isteyen varsa, buyursun). zaten bu yasalarda da olmayan bir sey, yani buna pozitif ayrimcilik yasasi diyemeyiz. elestiri yapici olabilirdi, malesef örnek yine saçma.

    "-eşit iş için eşit maaş isterler. pay equality yani. ama aynı işi yapmadan isterler bunu. neden çalışmıyorsun dersen suçlu çıkarsın. erkekle eşit olan hanımefendi ya dedikodudadır ya da regl olmuştur. baskılama."

    ay regl/dedikodu olayindan bahseden bir yaziya oturup oturup ciddi ciddi cevap veriyorum ya...ayni is için esit maas isterler canim benim. evde oturayim da doktor maasi baglasinlar demez. ben üst düzey yönetici isem, erkek olan, ayni seviyedeki is arkadasimla ayni maasi istiyorum derler.

    "-iş demişken bunların hiçbirinin götü kamyonculuğa, inşaat işçiliğine, maden ocağında çalışmaya götü yemez. yüzüne vurursan baskılamış olursun."

    dogru. bu alanlarda kadin sayisi az. fiziksel olarak agir isler bunlar, standart bir kadinin bu isleri yapabilmesi bir erkek için daha zor. fiziksel olarak erkeklerin, genelde, daha güclü oldugu bilimsel bir gerçek. karsi gelen yok.

    "-baba 2 aylık hamile karısını bırakıp giderse orospu çocuğu olur. anne 2 aylık çocuğunu kocasından habersiz kürtajla aldırırsa kahraman olur. mantık budur."

    absürt bir karsilastirma. kimse bir kadini kürtaj oldu diye kahraman ilan etmez. saglikli bir iliskide esinin haberi olmadan, kürtaj olmak elestirebilecek bir sey. hamile esini birak gitmek de elbette elestirilir.
    nedir ama bu iki durum da ortak nokta? karsilastirmanin mantigi nerde? yemin ederim cevap vermek istiyorum, neresinden tutsam elimde kaliyor.

    dedigim gibi, insan üzülüyor böyle seyleri okuyunca. edebiyatla, kültür ile ilgilenen insanlarin bu kadar dogmatik düsünmesi üzüyor insani.
  2. faşizme, seksizme verilmiş bir tepkidir. kimsenin ' bacısı ', ' avradı ' özellikle ' namusu ' olmamaktir.
    erillik özellikle dilde kanıksanmıştır, adeta bir kültür haline gelmiştir. elbette feminizmin bununla mücadelesi kolay değildir ancak ben dili de değiştireceklerine kesinlikle inanıyorum. gezi sürecinde ' o.ç tayyip ' yazılarının o kısmını uzatıp venüs simgesine çevirmesi ve ' küfürle değil inatla diren ' yazısı cok güzel bir örnektir mesela. günlük hayatta da mücadelerini sürdürür bu yüzden pek sevilmezler. çünkü varolan düzene ve algılara karşı bir tepkidir. feministlerin bu eril algıya karşı mücadelesinde biz erkeklere de görev düşüyor. şahsen ben kız arkadaşını nasıl ' siktiğini ' anlatan bir insanla kesinlikle muhattap olmam, olmamalıyız. 'amk ' gibi neredeyse noktalama işareti olarak kullanılan ifadeleri hayatımızdan çıkarmalıyız. ' adam gibi ' biri olmanin bir bok olmadığını bilmeliyiz. toplumsal alanda zaten kazanımlar elde edilecektir. ama bunun daha çabuk olması için de önce toplum, ahlak, aile, din gibi yapıların beynimize işlediği o iğrenç eril kodlardan kurtulmamiz lazım. unutmayalım, kadinlar çiçek de değildir namus da. (kamu spotu tadında oldu ama idare edin.)
    kahve
  3. görmeyenlerin gözünü açmak ümidiyle başlıyorum entry'e.

    dünyada, bilhassa türkiye'de, kadınların ne şartlarda yaşadığını görmeyen, bilmeyen, duymayan var mı aramızda? sırf mini etek giydiği için otobüste tekmelenen, gece dışarı çıktığı için tecavüz edilen, her gün sosyal yaşamda ve sanal ortamda defalarca taciz edilen cinsiyettir kadın. peki biz "feminizm" adı altında haklarımızı savununca cinsiyetçi oluyoruz da, tüm bu haksızlıklar cinsiyetçi olmuyor mu? hatırlamıyorum kaç kez bunun tartışmasına girdiğimi. hatta karşı tarafın "erkeklik gururuna" fazla dokunmuş olacağım ki, ben haddini hatırlatmasam insan içinde fiziksel şiddete başvuracaktı psikolojik şiddeti yetmezmiş gibi.

    bebeklere, engelli kız çocuklarına, yoldan geçen herhangi bir kadına, sırf cinsiyeti "kadın" diye tecavüz, darp, taciz eden zihniyet diye bir gerçek var. bununla birlikte bunu meşrulaştırmaya çalışan bir kitle. her şey normal sanki canına yandığımın dünyasında her şey güllük gülistanlık.

    "kadın dediğin ev işi yapar zaten bu reklamda kullanılmış eee ne var bunda?" değil mi süper zihniyet?

    "kadın gece çıkarsa tecavüze uğrar aga, dizide de bak maço yiğit izin vermiyor dışarı çıkmasına kadının kır dizini otur diyor heyyt bee erkek gör erkeeek." bakın ne güzel meşrulaştı gece dışarı çıkan kadının tacize tecavüze uğraması. ne güzel rol model ilan edildi bu zihniyet.
    ne güzel oldu her şey mis gibi günaydın hepimize. bugün de kadınlar öldürülecek. bugün de kadınlar diri diri toprağa gömülecek.

    hanımlar! kimse bizi yıldıramaz!

    toplumun bize biçtiği her rolü reddediyorum. ben istersem her şey olurum. ben istersem boksör olurum, istersem doktor. istersem 5 çocuk doğururum, istersem hiç doğurmam. istersem çalışırım, istersem çalışmam. bunlar ne benden ne kadınlığımdan bir şey eksilmez. kadın yarım değildir, sensin o yarım!

    edit: yayınlanalı 5 dakika olmuş, hemen zülfiyare dokunmuş. kıyamam ya :')
  4. ülkemizde hatta tüm dünya da, büyük bir çoğunluk tarafından " kadınları savunan kadınlar " olarak adlandırılan bir olgu, akım.

    oysa ki, feminizm ya da feminist insan erkek- kadın eşitliğini savunan ( her anlamda ) bir bireydir. özellikle yaşadığımız bu çağda herkes feminist olmak zorundadır.

    çevremdeki tüm erkeklere feminizm'i anlatmaya çalışırken, şunu fark ettim. erkeklerin beyinlerinde feminizm=kılıbıklık var. hemencecik cumhuriyetimizin kurucusunu, ulu önderimiz mustafa kemal atatürk'ü örnek veriyorum. bana göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük feminizm savunucusu ve feministi kendisidir. dünya tarihinde ( yanlış hatırlamıyorsam ) kadın-erkek eşitliğini devlet anayasasına sokan ilk adamdır. ve kadınların seçme, seçilme hakkını tanıyan kişidir.

    gururla söylüyorum ki, feministim.
    sekiz
  5. “kadınlar feminizmi çarptırıyor.”
    “kadınlar feminizmi açıklığa vuruyor.”
    “kadınlar feminizmi yanlış aksettiriyor.”

    arkadaşlar biraz nefes alın, nefretiniz biraz soluklansın. sizi yemeyecek feminizm ya da erkekliğinizi zedelemeyecek. ha şayet gâye kadınların özgürlüğünden, kendi başınalığından ve kendi parasını kazanmasından korkmaksa o zaman başka. ne kadar yazılsa, ne kadar çizilse anlamak istemeyeceksiniz. fakat biz anlatmaya devam edeceğiz.

    ideolojileri siz sahiden büsbütün bir amaç yönünde mi görüyorsunuz? ya da sahiden herhangi bir ideolojiye gönül vermiş her insan aynı bir noktadan sonuca doğru yürüyebilir mi? hayır. bu sosyalizmde de, liberalizmde de, muhafazakârlıkta da böyle. her insanın bir ideolojiyi yaşayış biçimi farklıdır ancak bu teoriyi değiştirmez. aslında her ideolojide olduğunu bildiğiniz şeyi sadece feminizm üzerinden yansıtmanız gülünç.

    -kadına saygım var ama...
    -kadın-erkek eşitliğinden rahatsız değilim ama...

    ile devam eden cümleleriniz gülünç.

    eğer ortada bir çocuk varsa burada onu büyütmekle yükümlü olan kadın ve erkektir. salt kadın değil. kadının çocuğu emzirme istisnası dışında erkeğin herhangi bir görev yüklenmemesi ve bunu tamamen kadına adaması “analık” vazifesinden bahsetmesi, bir bireyi yalnızca bir amaca adayarak onunla var etmesi yeterince yanlış.
    kadın çalışınca çocuk boş kalıyormuş. bu çocuğun babası yok mu? ne iş yapıyor o? eve ekmek getiriyor. e kadın da getiriyor? durumlar ve şartlar eşit. burada tabii ki geçmişten gelen öğretiler devreye giriyor ve iş çözülüyor. kadın eve, erkek eve ekmek götürmeye uğurlanıyor. bu zamanla kadını ikincilleştirip erkeği “evin direği” yapıyor. çünkü eve ekmek getiren erkek. ha deniyor ki feminizm bununla ilgilenmeyip bacak kılları ile ilgileniyor. siz nerede yaşadığınızın ayırdında değilsiniz sanırım. bırakın kadın erkek eşitliğini, insan kavramı bile değersizken şu ülkede, aile normlarını baş aşağı etmek bir toplumsal devrime dönüşür. tepeden inmeci hiçbir şey başarıya ulaşmaz. kadınlar olarak seçme ve seçilme hakkına sahip olan ilk ülkelerden biri olsak da normlar hala aynı. çünkü bir düşünceyi değiştirmek dünyanın en zor devrimi. hele de bu kadar kapalı bir ülkede.

    feminizm, bu noktada eşitlik diyor. asla üstünlük demeden. sen ne yapıyorsan onu ben de yapabilirim diyor. ya da fırsat eşitliğinden bahsediyor herhangi bir amaçta. bacak kıllarından falan bahsedilmiş, bu kaç kez mantıklıca düşünüldü herhangi bir estetik kaygı yüklenmeden? erkek kıllı bir vücuda sahip olduğunda çok mu estetik oluyor? hayır ama cevap “hehehe olum biz türk’üz, biz erkeğiz”

    kadın ince olmak zorunda değil, tüysüz olmak zorunda değil, evde oturmak ve emek sömürüsüne uğramak zorunda değil, çocuk doğurmak zorunda değil yani sizin atfettiğiniz hiçbir şeyi yapmak zorunda değil çünkü o aynı senin gibi bir birey ve kendi ile ilgili, bedeni ile ilgili kararlarını kendi verebilir. bir salın artık. çağdışılığınız iğrendiriyor.

    ha bir de şimdi hatırladım, kadınları savunurken ne olur “benim de kız kardeşim, benim de annem var” şeklinde düşünmeyi bırakın. senin kız kardeşin ya da annen olmayan herhangi bir kadın, senin düşmanın değil. ona istediğini yapamaz, o hakkı kendinde bulamazsın.

    sözüm bu nefret kusanlara,
    biliyorum hoşunuza gitmiyor kadınların bu kadar özgürleşmesi ve bireyleşmesi ya da örgütlenmesi, ama üzgünüm. dikte ettiğiniz hiçbir şey bizi ilgilendirmiyor. aksine “kahkaha atarak” gülüyoruz.
  6. muhalif ideolojidir, hakkında geri kalan her söylenen şey yalandır. tek bir feminist ideoloji olmadığı gibi tüm feministler de aynı şeyleri savunmaz. ortada iki yüzyıldır hakkında sayfalarca yazılan, konuşulan bir ideoloji var. bu ideoloji önce kadınların temel haklarını (oy kullanabilme, eğitim kurumlarına ulaşabilme, mülkiyet hakları vb.) alması için mücadele eder. kadınların 1900'lü yıllarda pek çok ülkede bu hakları alması ile sorun çözüme kavuşmuş gibi görünür ki bazı ülkelerde bu haklara hala ulaşılabilmiş değillerdir. bu haklara ulaşılmasına rağmen kadınlar hiçbir şeyin değişmediğini gördüğünde ikinci dalga feminizm başlar ve feminist kadınlar şunu sorar? görünürde her hakkı elde ediyor olmamıza rağmen neden hiçbir hakka sahip olamadık? neden çalışamıyor, iyi eğitime ulaşamıyor, mülkiyetin çok az bir miktarını elimizde tutmaya devam ediyoruz? bu sorular feministleri sorunun kökenine yani bu ezilmenin nereden başladığını anlamaya yöneltir. bu geriye dönme pek çok feminist akımı doğurur. sosyalist feministler ezilmeyi kapitalizm ve ev içi emek, kadınların işçiyi yeniden üretmesine bağlarken radikal feministler ezilmeyi üreme, cinsellik ve bedene bağlar. liberal feministler ezilmeyi toplumun içinde var olan maddi eşitsizlikler üzerinden çözmeye çalışırlar. bunun yanın da seksenler de çıkan akımlar dil ve beden politikaları üzerine daha fazla yoğunlaşama eğilimi gösterirler ki açık bir biçimde lacan ve foucault’un etkisi kendini hissettirir.
    fakat tüm bunlar gene yetmemektedir. ortaya faydalı analizler sunulsa da feminizm akademi, ideolojiler ve kendi içindeki bireyler tarafından çok ciddi eleştiriye uğramaktadır. bunun sonucu içine diğer ırkları, lgbtileri, engellileri, vegan ve vejetaryenleri, seks işçilerini ve en önemlisi erkekleri içine alan kapsayıcı bir feminizm doğar. şu an içinde bulunduğumuz üçüncü dalga feminizm ayrı ayrı grupların yer aldığı, eski ikinci dalgadan beslenen güçlü bir muhalif görüştür. hakkında şu an otursan on yıl okumakla bitiremeyeceğin psikanalizden, dil bilimden, tıptan, liberalizmden, marksizm’den, postmodernizmden, postkolonyalizmden, biyolojiden, mimariden ve sayılamayacak pek çok alandan beslenen bir çalışma alanıdır. bugün çıkıp feminizm erkek düşmanlığı diye sığ bir açıklama yapıp içini doldurmuyorsan hiçbir şey okumamışsın demektir. hangi feminizm erkek düşmanlığıdır diye sorarlar insana. gidip dil bilimcilere saldırabiliyor musun mesela yaptığınız iş yanlış diye? içerisinde kaç milyon tartışma var biliyor musun, hayır onu da bilmiyorsun. niye çünkü alanın değil, okumamışsın ama gelip koskoca bir çalışma alanına çemkiriyorsun. konu feminizm olunca neden böyle yaptığını bir daha sorgula. eril sistemin ne kadar içinde olduğunu, dişlide nasıl dönüp durduğunu ve buna gelen eleştirilere neden kulağını tıkadığını sorgula.
    benim feminizmim tüm cinsiyetlerin de eril dünyada ezildiğini söyler. bu dünya erkeklerin eline silah verip birilerini öldürmeye yollar çünkü penisi vardır. bu dünya erkekler ağlayınca ayıplar, bu dünya erkeğe şiddeti normalleştirir, erkeğe tecavüzü yok sayar. erkek suskundur çünkü anlatırsa erkekliği eksilir. toplumlarda erkeklerin uyguladığı şiddeti kadınlar da kendi çocuklarına uygular. diğer erkekler birbirine şiddet uygular. kimse eril dünyanın şiddetinden dışlanmış değildir. eril dünya yıkılmadıkça bu sömürü sistemi tüm cinsiyetler arasında devam edecektir.
    nedra
  7. sonuna kadar katıldığım önerme. feminizmden daha iyisi yok. çok farklı kollara ayrılan bu düşünceyi sırf halk bilmiyor diye vazgeçecek değiller. bir de feministler itici, yok şöyle yok böyle diyenler var. aynı laf solculara ya da ülkücülere edilse, sistematik eleştiri değil, nefret kusuyorsunuz denir. ama feminizme gelince bambaşka bir tutum.

    sosyal medyada görülen sözde feminist söylemleri göstererek de bir yere varılmaz. bir grup insan düşünceyi farklı algılıyorsa düşünceye içkin bir yorum yapılamaz. ayrıca feminizm kadınları koruyalım değil, tüm cinsel yönelimlere sahip çıkalım mottosuna büründü. gayi, lezbiyeni, drag queeni ve tomboyı da destekliyor artık feminizmi. ama elbette sosyal medyadaki eleştirilen feministlerden farklı olmayarak eleştirenlerin de bir şey bildiği yok. femen ve erkek düşmanı demekten başka kuramsal bilgileri var mı merak ediyorum.
    velev ki kadınlara fazla dikkat çekmek istiyorlar. bırakın çeksinler. nordik ülkelerde yaşamıyoruz ki. kadınlar istediği hakkı elde etti diyebilir miyiz?

    edit:linkteki tweette kadın erkek kimlikleri eleştiriliyor. medyanın nasıl kullanıldığı ve yüklediği rolleri gösteriyor. kızların sindirella kompleksi, ev işi yapan anne prototipinin farklı bir öz sunumudur çünkü. bunu geleneksel toplumda dile getirmek "aşırı" duyar gibi görünür tabi.
    sezgi
  8. feminizm kadınların kendi sesi ve sözüdür. kadınlar kendi sözlerini söyleyebilsin, erkekler onlar adına konuşmasın demektir aynı zamanda. çünkü kendi sözü olmayanın varlığı olanaksızdır.

    yaşamımız pahasına yarattığımız ve savunacağımız feminizm'i erkeklerden öğrenecek değiliz. eril açıklamalarınızdan (mansplaining) bıktık usandık. bir sussanız diyorum artık. gerçi susturmak için erkek yöntemlerini asla kullanmayacağız. ama sözümüzü söylemekten de geri durmayacağız.
  9. pankart konusunda pankartı taşiyan beren azizi cevap vermiş, daha iyi bir cevap verilemezdi sanırım. kendinizi kötü hissetmeden sorunlarinızı çözemezsiniz baylar bayanlar...

    !---- spoiler ----!

    beren azizi’den:

    "yoksa bir kadının parası amıdır kumbarası" dövizim üzerine bazı zorunlu açıklamalar:

    1) fotoğrafın 3 mart dünya seks işçileri günü'nden olduğu iddia edilmiş. değil. anlı şanlı 2014 yılı 8 mart feminist gece yürüyüşü'nden. 8 mart'ın namusunu kurtarmak isteyen namus bekçileri, fotoğraf anlı ve de şanlı olarak 8 mart'tan! ben dahil onlarca kadının elinde seke seke gezdi o döviz o gün 8 mart'ta. evli, barklı, anne, öğrenci, namuslu, namussuz, seks işçisi, "gerçek" işçi onlarca kadının elinde seke seke gezdi. sonra da benim elime geldi. taşıdım. bugün olsa gene taşırım. yoksa bir kadının parası amıdır kumbarası! yalnız 3 mart dünya seks işçileri günü’nde açılmış kocaman bir pankart vardı ve şöyle diyordu: “yollular yolsuzları yenecek!” ahlaksız kadınlar da dövizimi 8 mart’ın namusunu kurtarmak adına hop 3 mart’a paslayan ikiyüzlü ahlakçıları yenecek.

    2) dünyada feminizm çok daha ciddi kadın sorunlarıyla uğraşırken türkiye'de feminizm işte böyle seks meks işlerine kafayı takmışmış. bak sen! bu ucuz geyiği kasmaya çalışanların türkçeleri dahi son derece kötüyken hangi yabancı dilleriyle evrensel feminizmi takip ettiklerini merak ediyorum. otursunlar önce türkçe öğrensinler, ne yazdıkları anlaşılmıyor. sonra yabancı dile vakitleri kalırsa oturup onu öğrensinler ve baksınlar bakalım dünyadaki kadınlar neler yazmışlar. toronto polisinin "kadınlar sürtük gibi giyinmekten kaçınmalı!" demesinden sonra kanada'da ve sonrasında tüm dünyada neler oldu? slutwalk nedir ve ne değildir oturup okusun dil ve kültür cahilleri. sonra iranlı feministler neler neler yazıyor ve paylaşıyor biraz baksınlar ki, bunu da yapacaklarını hiç sanmıyorum. elifi görse mertek sanacak tiplerden dünyada feminizmin daha “olgun” daha “ciddi” konulara yöneldiği konusunda kötü bir türkçeyle uyarılıyoruz.

    3) "bir kadının taşıyacağını sanmıyorum, fotoşop bence." photoshop değil. tabii ki şantaj ve montajı onlardan öğrenecek değiliz; ama fotomontaj değil. gene anlı şanlı gerçek bir döviz. tam olarak "yoksa bir kadının parası amıdır kumbarası" yazıyor ve tam olarak bunu taşıyorum. rahatsız mı olmuşlar? şimdi daha çok olsunlar o halde! “ya ben aslında tam olarak öyle demek istemedim”ciliği de onlardan öğrenecek değiliz, tam olarak ne anladıysalar onu demek istedim. okurken onları ne tiksindirdiyse, neye delirip öfkelendiyseler tam olarak ve tam olarak onu dedim. yoksa bir kadının parası hop! artık gerisini herkes biliyor, bilecek.

    4) “bir kadın olarak ben utandım, tüm feministleri temsil edemez, ben bile feminizmden soğudum.” diyen kadınlar var bir de! bir kadın olarak ne demek? bile ne demek? kendine gel kızım! ne oldu? itibarın mı sarsıldı? sarsılmasın; en küçük yanlışında, çevrendeki erkeklerin suyuna gitmediğinde sen de orospu olacaksın. hatta bu lafları söylediğin adamlar, sana günün sonunda “sen var ya! o kadından bile aşağılıksın, en azından o...” deyivererek canını yakmaya çalışacaklar. neden mi? çünkü ''…orospu terimi genelde fazla ayırım yapılmadan kullanılır. bu terim kadının özgüvenini azaltmak için, erkek tarafından yaratılıp kadın tarafından benimsenmiştir. örnek olarak 'ibne' teriminin kullanılması gibi orospu da, toplumsal olarak kabul gören davranışların konforunu bilmeyen bir kitlenin izolasyonu ve itibarının sarsılmasını sağlamaktadır.'' (kaynak: orospu manifestosu) şimdi aklını başına topla ve şu ucuz prensesçilik ve mütevazı kadın oyununu bırak ve erkeklere cici görünmenin anlamını bil. erkeklere cici görünmek ve “kadınlığı aşağılamayan kadın gibi kadın” olmak demek başka kadınların tecavüzü, tehdidi, küfrü, dövülmeyi, öldürülmeyi hak ettiği anlamına geliyor. ahlak yolundan şaşmış kadınların linç edilmesine nasıl ortak olursun? bugün yoldan çıkmışlık o dövizi taşımak olur yarın şort giymek olur, başka bir gün de emin ol senin başına gelecek şekilde karşına çıkar bu şeytanlaştırma. yıllardır olan bu kızım! kendine gel!

    5) kadın argosu düşmanlığına karşı ya am dibine ya çam dibine ya tam dibine diyorum. eril heteroseksüel cisgender -siz şimdi bu sözcüklerin de ne demek olduğunu bilmezsiniz, diyorum ya cahilsiniz- erkeklerin adeta “hava ne kadar güzel, değil mi?” der gibi envaiçeşit cinsiyetçi küfür saçabildiği bir toplumda ben kadın argosunu ve hem de orospu kadınların argosunu kullanamayacağım öyle mi? yok öyle yağma! sadece ben değil, ben dahil her kadın istediği gibi kendi cinselliğini masaya yatırıp üstünde tepindiği argosunu yapacak. bu arsızlığı bu rezilliği bu vasatlığı ve bu çirkinliği tatmak kadınların da lüksüdür. hetero-cis erkekler yüz yıllardır festivallerde, arenalarda, sokaklarda, stadyumlarda vs. kendi cinselliklerine dair üstelik her zaman ötekini hedef alarak cinsiyetçi şovlarını yaptılar, yapıyorlar. çok yeni eleştiriliyor hetero-cis erkeklerin bu cinsiyetçi özgüven şovları; gene de bir şeylerin onurunu lekelemiş olmakla suçlanmıyorlar. oysaki tek bir kadın ve dövizi 8 mart'ın "gerçek" anlamının içini boşaltmakla ve oradaki "kadınların" onurunu zedelemekle itham edilebiliyor. liseli, üniversiteli hetero-cis erkek grupları maçlarda orada burada istediği gibi ötekini hedef alan cinsiyetçi ve cinsellikli eylemler yapar, sloganlar atar, bununla dibine kadar eğlenir ve günün sonunda "kadınlara ayıp etmiş olmak, adamlığa yakışmamakla"la eleştirilir ancak; ama bir kadın üstelik cinsiyetçi olmadan kendi cinselliği ve hikayesiyle aynı özgüvenle eğlendiğinde, saçmaladığında veya "ciddi ciddi" politika yaptığında diğer "kadınların" namusunu da kirletmiş olmakla suçlanıyor. bu korkunç bir eşitsizlik ve cinsiyetçilik.

    6) her şeyin başı eğitimmiş. eğitimsizlik feminizmde de almış başını yürümüş. “kezban” ve “feminikler” olarak cahil cahil konuşmuşuz. hadi oradan! orospu ve ahlaksız kadınlar fakülteye ilk gidenlerdi! orospu ve ahlaksız kadınlar kütüphanelere ilk girebilenlerdi! ''….uzmanlığın görülmez engellerini ilk kaldıranlardı, ilk sosyal devrimcilerdi, ilk çalışma liderleriydi, diğer kadınları ilk organize edenlerdi. pasif olmadıklarından, aşağı görüldükleri için gücenip darılmadıklarından diğer kadınların yapamadığı her şeye el atabildiler. onlar toplumun onlara uzattığı kirli tabaklarını geri fırlatıp kadının görmesi bile mümkün olmayan, dünya üzerindeki payını ortaya koydular. kenarda köşede yaşadılar. yalnız ya da kız kardeşlerinin yardımıyla içinde bulunduğumuz dünyayı değiştirdiler.” (kaynak: orospu manifestosu) yani ey cahil akıl verici, senin okuduğundan daha çok yazmış ve hatta çeşitli dillerden kitaplar çevirerek bugün ağzının az da olsa feminist laf yapabilmesini sağlamış feministler hazırladı ve taşıdı o pankartları.

    7) “dünya emekçi kadınlar günü!”ymüş. “sınıf mücadelesi!”ymiş. “kadınlar gününün içi boşaltılıyor!”muş! ağzından köpükler fışkıra fışkıra bunu söyleyen solcu herifin giydiği donu bile daha düne kadar annesi yıkıyordu. o; berbat köşe yazıları, komik ve ucuz şiirleri, niteliksiz kitapları yazana ve dahası -yesinler aman aman- sınıf politikası yapacak yaşa gelene kadar lavaboya dan diye bıraktığı bulaşıkları da çıkarıp attığı çorapları da yediği yemeği de yapan da belli yıkayan da! yanı başındaki seks emekçisini fark edemeyecek kadar kadın sarhoşu aynı zamanda. bir kere annesine sordu mu istemediği halde kaç kere sekse evet demiş evlilik içinde? evlilik içi tecavüz uzun mücadeleler sonucu 1 haziran 2005 yılında suç olarak tanımlandı. döviz hakkında atıp tutan 20’li, 30’lu ve 40’lı yaşlardaki bu solcu bozuntusu heriflerin hepsi bu tarihten önce döllendiler ve doğdular. hiç merak ediyorlar mı acaba tecavüz çocuğu muyum ben diye? kim merak ediyor? orospuluk meselesini bitirmek gibi gerçekçi niyeti olan gerçek orospufobiklere bir öneri: önce evlilikten başlayın! hiç düşündüler mi neden 2005’e kadar böyle bir suç düşüncesi yoktu? el-cevap: her evli kadının hesabı her gün erkeğin eve getirdiği parayla ödenen emeklerinden biri olarak görülüyordu, karılık göreviydi karılık! her gün parası ödenen görevlerinden biriydi, hayır deme hakkı yoktu. seks işçilerine acıyanlar, seks işçilerinin daha iyi hayat hak ettiğini söyleyerek onları kurbanlaştıranlar aslında seks işçileriyle değil seks işçisi olmayan kadınların asayişi ile ilgileniyorlar. orospuların sokaklarda dolaşmasını namuslu kadınları yoldan çıkarıyorlar diye yasaklayan zamanın örfi idare bekçileri gibi namuslu kadınların yoldan çıkmasından korkuyorlar. namuslu olsun olmasın namuslu olma iddiasındaki kadın kırılgandır, tehdide açıktır, sosyal itibarı zedelenmesin diye şantaja boyun eğer, yönetilmesi her zaman çok daha kolaydır; çünkü susar, susar ve susar. en son konuşan her kadın gibi “orospu muamelesi görmeyi” göze alarak konuşur! işte bu göze almayı kolaylaştıranlara düşmanlıktır bu dövize yöneltilen her türlü nefret saldırısı. bu solcu müsveddesi vasat herifler aslında feminizmle, 8 mart'la, lgbti+ mücadelesiyle kişisel hesabını görüyorlar. toplumun "ahlaksız" bir kadını linç edeceğini bildikleri için bu dövizi paylaşıp feminizmi eleştirmenin kolaylığını yaşıyorlar. popülist, demagog, fırsatçı ve intikamcı ama asla nitelikli ve eleştirel değiller. linç korkusu yayarak feministlerden intikam alıyorlar ve de bu dövizin "kirletici" gücüyle de kendi vasat feminist eleştirilerini kitleselleştiriyorlar. öteki durumda vasat eleştirilerini kitleselleştiremezlerdi, hiç kitlesel olamadılar.

    ???? 8 mart feminist gece yürüyüşü neden var? zaten aynı gün başka bir yürüyüş gündüz varken neden bir tane de gece var? el-cevap: bu ve bunun gibi nefret kusulan dövizleri ciddi ciddi teşhir etmek için var. çünkü “…bir orospu, eğer ciddiye alınırsa kadını köleleştiren sosyal yapı ve onların konumlandırıldıkları yerden ayrılmamalarını sağlayan sosyal değerler açısından tehlike teşkil eder. şuna şahitlik ederler ki kadınların boyunduruk altında olmaları gerekli değildir ve tüm sosyal sistemin doğruluğu konusunda şüpheler uyanmaktadır. bir tehlike olarak görülmelerinden ötürü ciddi bir sosyal konumda görülmezler. bunun yerine sapkın olarak toplumdan defedilirler. erkek, onlar için kısmen insan olarak görüldükleri ama gerçek kadın olamadıkları bir sınıf oluşturur. onu insansı bir varlık olarak kavramlaştırmalarına karşı seksüel bir varlık olarak ilişkilendiremez ve kabul edemezler. kadınlar kadın olduklarını unutamadıkları için bu konuda daha çok korkutulurlar. kadınlar orospularla yakınen ilişkilendirilmekten acayip korkarlar. onların, gıpta ettikleri zincirlerinin sağladığı güven duygusuna meydan okuyan özgürlükleri ve bağımsızlıkları vardır. orospu gerçeğiyle ne bir kadın ne de erkek yüzleşebilir. çünkü bu yüzleşme onların kendi ahlaksızlıklarıyla yüzleşmeleridir. bu yüzden o tehlikelidir. bu nedenle onu bir ucube olarak görüp çevrelerinden uzaklaştırırlar.'' (kaynak: orospu manifestosu)

    bitmedi, devam edecek.

    !---- spoiler ----!
  10. kadınların daha üstün olduğunu empoze etmeye çalışmayan; sadece, erkeğin daha üstün olduğunu varsayan sisteme karşı çıkan dünya görüşüdür. sanıldığı gibi 'erkek düşmanlığı', 'lezbiyenlik' ya da 'anarşistlik' değildir.