1. tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum;
    gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...
  2. rüzgârdan açılsa kapım bir anda,
    kara haber gelmiş gibi ürkerim.
    sanki gemilerim battı ummanda,
    paramparça oldu gökte ülkerim.
    ne acı, kaybetmek için sahiplik!
    ölümlüyü sevmek, ne korkulu iş!...
    hayat mı, püf desem kopacak iplik,
    çıkmaz sokaklarda varılmaz gidiş
  3. çın, çın, on iki hece,
    çaldı bir eski saat.
    on ikide her gece,
    bana diyor ki, saat:
    dün, bugün, yarın, siz, biz,
    bu yayın içindeyiz;
    onu yüzyıl sayın siz.
    ömür on iki saat.....
  4. ben şairim, gaibi kurcalayan çilingir;
    canlı cenazelerin başında münker-nekir..
  5. elimde sükûtun nabzını dinle.
    dinlede gönlümü alıver gitsin!
    saçlarımdan tutup kör gözlerinle,
    yaşlı gözlerime dalıver gitsin!
     
    yürü gölgen seni ugurlamakta,
    küçülüp,küçülüp kaybol ırakta.,
    yol tam dönerken arkana bak da,
    köşede bir lahza kalıver gitsin!
     
    ümidim yılların seline düştü,
    saçının en titrek teline düştü,
    kuru yaprak gibi eline düştü,
    istersen rüzgara salıver gitsin!
  6. âlemin küfre göre, hem başı, hem sonu "hiç"....
    "iki hiç" arasında varlık olur mu hiç?...
  7. şimdi açsam pencereyi beklesem
    sen gelsen
    olmaz ya hani geliversen
    hiç bir şey sormasan
    hiç bir şey söylemesen
    sussam
    sussan
    sussak.
    susuşların anlattığını dinlesek
    sırt sırta otursak
    katılasıya ağlasak
    sormasak birbirimize sebebini
    sarılsam
    sarılsan
    sarılsak.
    ve yine hiç bir şey konuşmasak
    ama anlasak
    ne vardı sahi
    olmaz ya
    hayal ya
    hani diyorum olsa ne vardı.