1. çalışmak
    ve
    dua etmek
    bunlar bahaneler, uzanilamayan hayatlara daha az özenmek icin uretilmis bahaneler.
    her şeyi başkalari için yapan, yaşayan bu hayvan silsilesinden boynuma kadar boğuluyorum
    her şeyden kurtulmak istiyorum
    bu şehirden, okuldan,
    iç sıkıntımdan.
    bir şeyin sonuçlari için bir şeylere göz yummanin zavalliligi ne zaman bitecek
  2. hayat sadece bir anını bekliyor seni düşürmek için sonsuz karanlığa. bu tedirginlikle, çarpıntılarla uykulardan uyan istiyor sen önemsedikçe daha fazla getiriyor kıyılarına , senin sen olmana izin vermiyor içinde var olanlar da. sonra bir dilek diliyorsun içinden, bu uçurumdan düştüğümde parçalanan etlerim yüzlerinize bulaşsın diye.
    uyuşmamı istiyorlar beynimin, ruhumun. bi şarkıda bile ağlama istiyorlar, hep güçlü hep mutlu dur istiyorlar. sonsuz isteklerden oluşmuşlar, doyumsuzlar.
  3. bu zamana kadar içimdeki mutsuzluğa hep bahaneler biçmişim. bu zaman zaman dünya görüşünü beğenmediğim insanların arasında kalmam zaman zaman da dışardaki sarı otlara bakmam olmuş. şimdi denize bakıyorum. güzel yemekler yiyorum. uzun zamandır hasret kaldığım o boşluğun içindeyim, hiçbir şey yapmak zorunda değilim. sevdiğim insanlar yanımda. ama hala içimde o mutsuzluk var. demek ki tüm bunların sebebi benmişim. kendimden mutsuzmuşum belki de ben. belki ben mutluluğumu çok küçük bir kentte bırakmışım bi daha da bana hiç uğramamış. belki de ben ne istediğini bilemeyen biriymişim. hayat beni nereye itmişse oraya gitmişim. kendi kararlarım olmamış. belki de ben yıllardır dipsiz bi kuyudan yukarı çıkmaya çalışıp çalışıp tekrar dibe düşerken bulmuşum kendimi. o kuyudan yukarı çıkamadığım için sağlıklı ilişkilerim, sağlıklı bakış açılarım, sevgilerim , bağlılıklarım, değerlerim, olmamış. belki de bunların hiçbiri benim suçum değilmiş ? belki benim kafam hastaymış. ben bunu yıllardır kabullenmemişim. belki benim de ilaçlara ihtiyacım varmış. belki de bunları kendimden kaçmak için uydurmuşum yine. belki de benim artık uzak ülkelere gitmem gerekiyormuş. elimde telefon olmadan. elimde para olmadan. sahilde birilerinin yanında oturup denize bakmam gerekiyormuş sadece ya da trende uzun uzun yollar giderken , camdan dışarı bakarken ayaklarımın titremesini düşünmem gerekiyormuş. ne zaman kurtulacağım boynumu sıkan görünmez iplerden ne zaman bulacağım o sonsuz boşluktaki huzuru ne zaman kaplayacak içimi bembeyaz soluklar