1. bir yandan çalınan şey bilgi edebiyat olduğu için hoşuma giden, diğer yandan da eseri çalınanın ödüllendirilme hakkını elinden aldığı için yanlış bulduğum eylemdir.

    ama şu da var ki; kitap yazanların motivasyonu geelde ticari değildir. belki de bu nedenle korsan kitap diğer korsanlara göre daha rahat ve yaygın bir alan buluyor kendine.

    neyse; ödünç alabiliyorsanız, fiyat farkı uçurum değilse korsan almayın. gerekirse kendinize fotokopi çekin ama yazarın hakkını korsancıya vermeyin.
  2. Nasıl anlaşılacağı konusunda kesin ve yeterli bilgiye pek ulaşamadım . Şimdilik en işe yarar olanı
    Bandrol Sorgulama programı ile manuel girmek. (kamera ile okutamadım)

    Bandrolü sökme ile ilgili teknikler var ama kitabı aldıktan sonra ne anlamı var, almadan öncede nasıl yapalım?

    Bunun haricinde bandrol tarihi ile basım tarihini karşılaştırmayı öneriyorlar. Lakin şu durumlara rastladım. Dolayısı ile büyük fark yoksa pek anlam ifade etmiyor.

    1- Oblomov-dorlion yayınları. Basım tarihi yazılmamış, Bandrol biraz değişik ve siyah yazılar ile barkodu silinmiş durumda. Buna rağmen arattığınız zaman yayın evi kısmı hariç bilgiler doğru. Zaten yayın evi kısmı diğer kitaplarda da farklı olabiliyor.
    2-Aklından Bir Sayı Tut-Koridor Yayınları. Bandrol tarihi ile baskı tarihi 1 yıl ile farklı.
    3-Zar Adam- Pegasus yayınları. Bandrol tarihi ile baskı tarihi 1 yıl ile farklı.
    4-Ateşi Yakalamak-Pegasus yayınları. Bandrol tarihi yok yada silinmiş.


    Sahte ya da eskiler
    1-Metal Fırtına SKB-201618-UGH . Zaten bandrol ön kapağa yapıştırılmış. 2004
    2-Janson Talimatı -6 rakamlı- . 2002
    3-Prestij-Laika Yayıncılık SKB-0013711-UW veya -UVV . UVV olarak aratırsanız Anadolu korku öyküleri -Laika yayıncılık çıkıyor. 2006

    Ayrıca ilginç bir durum var. Elimde tıpatıp aynı resim 2 cilt Suç ve ceza var.
    2- Suç ve Ceza 2. cilt - İskele yayınları. THG-0113544-ADL. Bunda bir sorun yok. Orijinal gibi. Bandrol 2013.
    1- Suç ve Ceza 1. cilt -İskele yayınları. THE-0417673-ANS. Kapak renkleri diğerine göre aşırı soluk duruyor. Bandrol ön kapakta ve barkodu silinmiş. Bandrol 2012. İçinde "Bandrol uygulamasına ilişkin usul ve esaslar hakkındaki yönetmeliğin 5. maddesinin 2. fıkrası gereğince bandrol taşıması zorunlu değildir." diye bir uyarı var. Yazılar daha silik.
    Bütün bunlara rağmen bandrol orijinal demekte. Buda haklı olarak aklıma şu soruyu getiriyor.

    Bandrolde korsan ise ne yapmalıyız? Nasıl anlarız?
  3. internetten alınan kitaplarla korsan kitapların fiyatları bir şekilde birbirine yakın konuma geliyor. yine de korsan kitaba karşı olmak bence büyük saçmalık çünkü içindeki anlatılanı asla azaltmaz bir şeyin korsan olması. titiz bakış açısı biraz mantıksız gibi gelir bana hep. korsan kitaba karşı olmak neden ?
    sezar
  4. korsan kitap, film ve müziğin bir neslin kültürel aydınlanmasına etkisi çok büyük oldu. internet yaygınlaşmadan önce ismini duyup seyretmek istediğim nice filmi hayatım boyunca görebileceğimden bile ümidim yoktu söz gelimi. aklıma hayalime gelmeyecek nicelerini seyrettim, nice müzikler dinledim, kitaplar okudum.

    dolayısıyla korsanın bitmesi gençlerin kültürel fakirleşmesi demek. sistemin sahipleri gençlerin kültürel gelişimini bir nedenden ötürü hala önemsiyorsa, parası olanla parası olmayanı ayırt edecek bir filtre geliştirmeli bu sistem. avrupa'daki toplu taşıma mantığı gibi: her binişte bilet basmazsınız. süreli bir kartınız olur, kontrol görevlisi sorarsa gösterirsiniz. evsiz barksız olduğu her halinden belli olanlara görevli bulaşmaz.
  5. bugüne kadar kesinlikle karşıydım. hatta internetten pdf olarak bulup okuduğum kitapları ilk kitap alışverişimde mutlaka satın alıyordum he alamayacaksam pdf olarak da okumuyordum. bugün çok sevdiğim murakami'nin yeni kitabının 90 sayfa ve fiyatının 35tl olduğunu görünce "bu saatten sonra bu yayınevine kuruş kazandırmam" dedim. daha dün iş kültür yayınlarından 5 ciltlik koca sefiller'i 36liraya aldım. üstelik doğan kitap bazı kitapların sayfa kalitesini düşürerek basım maliyetinden de çalmaya başladı, eminim ki diğer yayınevlerinde de yaşanıyordur bu gibi olaylar. böyle bir durum varsa korsan mübahtır.
  6. yazardan çok yapımcı kazanacağına param bende kalsın diyerek sıkça alırım korsan.
    wtf
  7. maalesef ülke şartları gereği zaman zaman mecbur kalınmaktadır. yeni basım son dönem kitapların arasından uygun fiyatlı bulmak neredeyse imkansızdır. daha da ilginç olanı, klasikleşmiş eserlerin veya iyi çeviri eserlerin pahalı olmasıdır. kaldı ki vaktin bol, maddi imkanın kısıtlı olduğu gençlik dönemlerinde ayda hatırı sayılır miktarda kitap okumayı istemek bu şartlarda mümkün değildir. bu sebeple korsana yönelişin nedenleri okuyucuda değil yayın evlerinde aranmalıdır.
  8. mülkiyeti, mülkiyet hakkını reddeden insanların özünde fikri mülkiyeti savunmak olan telifi savunmaları, bir korsan tanımı oluşturmaları ve buna karşı bir dil geliştirmeleri bir ironi daha doğrusu ve hatta bir oksimoron.

    kendi adıma mülkiyeti savunuyorum ama fikri mülkiyeti, intihale ve hatta esinlenmeye karşı olma özeli haricinde naçizane reddediyorum.
  9. herkeste büyük bir yanlış düşünce var. orijinallerin fiyatı düşünce korsan bitecekmiş gibi. size iki anımı anlatayım

    korsan kitaba ağır savaş açıldığı dönemlerdi. adını hatırlamıyorum ama sırf korsanla mücadele için zararına 2.90'na satılan yeni çıkmış bir kitap vardı. okuldan bir arkadaşla giderken yolda görüp bariz korsan olduğu her halinden belli olan kitabı 3'e aldı.

    diğerinde de yine benzer şekilde, fiyatları hatırlamıyorum ama arada 1 tl olmasına rağmen korsan kitap seçildi.

    şu anda bile 14 tl'ye aldığım kitabın korsanı 10 tl'ye satılıyor. özetle bu iş fiyat işi değil kültür işi, bakış açısı işi.

    parası olmayanlar için filtremiz zaten var. çok olmasalar da kütüphaneler var. doğuda nasıl bilmiyorum ama ege köy kahvehanelerinde bile kitaplık olan yerler var. (çoğu din ile ilgili kaynaklardı ama olsun).

    korsan kullanan kullansın, ülkenin hali ortada. ama yarın öbür gün 3-5 bin tl maaş almaya başlayınca yukarıdaki örnekler gibi sırf alışkanlıktan dolayı korsan kullanmaya devam etmesin.
  10. başka bir şeyden bahsedeyim. 2006 yılında, korsan kitap karşıtı bir film için eskişehir'de bir yer bulunuyor. 6.45 yayınevinden kaan çaydamlı 30 bin kitap getiriyor. prodüksiyon, dekor vs. muazzam. polis kılığına girenler baskın yapacak sözde. silahları bile emniyete kaydettiriyorlar. haber veriyorlar tabi ki valiliğe böyle böyle diye. lakin küçük bir şey unutuyorlar. burası türkiye.

    baskın sahnesi olmadan gerçek polisler basıyor mekanı. bu filmdir, izin aldık, silahlar kayıtlı, kitapların sahibi zaten biziz demek kâr etmiyor. enis batur'un iblise göre incil kitabı da orada çünkü. siyonistler mi, teröristler mi, kim lan bunlar diyorlar tabi. fetö metö yok o vakit. velhasıl kelam terör şube'den maliyeye kadar herkes geliyor. film yarım kalıyor. kapıya da kilit vuruluyor. dava süreci başlıyor.

    şimdi tabi diyoruz ki yanlışlık olabilir. ortaya çıkacaktır. 1 ay sonra, 5 ay sonra, bir yıl sonra. ama biraz daha sürüyor dava süreci. tam beş yıl. 2011 yılına kadar, beş yıl, 30 bin kitap tutuklu kalıyor. sonuç beraat oluyor tabi. biz de öğreniyoruz ki, türkiye'de adaletin tecelli edemeyeceği ne bir insan ne bir nesne var. bu güzide örnekten anlaşılıyor. sağolsun tutuklanmayacak/gözaltına alınmayacak hiçbir şeyin olmadığını gösteren (kitaplar, heykeller...) dünyanın en eşitlikçi adaleti.

    "eğer hayal edebilirsen, yapabilirsin" - walt disney

    "eğer hayal edeni bulursam, tutuklayabilirim" - devlet